"elalemin derdi,seni mi gerdi be adam" dediğim lüzumsuz memuriyet makamı. kimin çükü kime temas etti, kimin eli kimin cebinde gibi boş işlerle uğraşırlar alan razı veren razı size ne yemek düşer malu demekten kendimi alamıyorum.
bizim bildiğimiz '' serhat bedük'' ün şimdiki ''bedük'' olduğunu daha yeni anlamama sebep olacak derecede deli bir imaj yapmıştır.* kökten değişimi borç bilmiş gibi müzik türüne de el atmıştır ki yine iyi bir işe imza atmıştır.
son dört isimli (sanırsam amatör) bir müzik grubunun hoşçakal isimli şarkısında geçen söz. ne zaman dinlesem içimi fiker atar o kısım. "özlüyor musun*" diye sormak istesem de hiçbir zaman soramayacağım ama her zaman da merak edeceğim aklıma gelir. hüzün çöker aniden. sanırsam herkes mutlaka birilerine bunu sormak istemiştir. o kişiyle bir daha asla birlikte olamayacağını bilsen de özlüyor olması çok şeyi değiştirir çünkü.
neden genelde hep bir tanışma olgusu olmasını pek anlamıyorum. iki taraf da aynı şeyi istiyorsa, artık karşılıklı beğeni tamamsa daha ne? tanışıp, sohbet edip, evlenip 3 çocuk falan mı yapıcaz beyaz çitli evlerde falan mı yaşanacak nasıl bir hayal bu yani. ha ille de tanışma gerekli ya da ben sekse anlam yüklüyorum, ilişkide vs bir üst basamak diyorsa kişi onu da anlayabilirim ama o zaman zaten sevişme akılda olmamalı, biraz kendi içinde çelişkili bi durum bu da.
kendisi "güzel ya da akıllı olmaktan, güzeli olamayacağımı fark edince akıllı olmayı seçtim" diyerek hırslanmış. ayrıca erich fromm ile aralarında bir ilişki olduğu söylenir. (bkz: devlerin aşkı)