alttaki yazara soracaklarım var

  • /
  • 29
hmm güzel soru aşık olduğum erkek sadece bir kişiyle olsun daha az acı verir hem onu seven birisiyle olur ben de onun için mutlu olurum ah ah ...
alttaki yazar, ben birine uzaktan çok fena vuruldum 3 senedir arada başka hoşlantılarım olsa da unutamıyorum ne önerirsin?
partnerime bağlı. son sevgilimi domine etmeyi seviyordum. ama bu domine etme arzumun seviyesi kişiden kişiye değişiyor. fakat domine edilen taraf olmayı hiçbir koşulda sevmiyorum.

bir filmin içine hapsedilecek olsan hangisini seçerdin?
orta ünlü bir tiyatro/dizi oyuncusuyla birliktelik yolun başında bir popçu, çok izlenmeyen bir kanalın magazin spikeri; eskiden çok izlenen şimdi daha muhalif bir çizgide yayın yapan tv sunucusuyla takılmaca ile celebrity kotamı doldurmuşum. uzun zamandır eski manitaya benzediği için furkan andıça yükseliyorum çok fena.
alttaki yazar. deniz kum güneş mi sevgiliyle beraber yoksa yağmur kahve battaniye mi?
karşıdaki kişinin karakteri, ilişkilere bakışı, yaşam tarzı, işi-gücü hatta burcu, o kadar çok etken var ki senden senin kadar etkilenmediği fikri en sonlarda. eğer çok etkilendiysen ve ilişki yaşamak istiyorsan nelerden vazgeçebileceğine bir bak. ılişkiler verdiğin kadar almak gibi bir denklem üzerine kurulu.

alttaki yazara; dünyada yaşanan tüm adaletsizliğe ve bunca zulme rağmen mutlu olmayı nasıl başarıyorsun?
ülkemi değiştirmeyi isterdim. bunu sadece ekonomik kriz ya da çürümüş zihniyetten dolayı değil, ülkedeki enerjiden dolayı istiyorum özellikle. başımı nereye çevirsem karamsar insanlar, hayallerinin peşinden koşarken ayağı takılıp düşenler, rol yapmaktan kendini kaybedenler, çok istediği bilgisayarı alacakken ay sonunu düşünenler, sınav stersinde boğulanlar... herkes çok yorgun, çok sıkkın. bu her coğrafyada var biliyorum, ancak türkiye'deki neredeyse tüm insanların yüzlerinde bir kaybetmişlik ve tükenmişlik ifadesi var. ve işin ilginci kimse birbirine yardımcı olmaya ve empati kurmaya çalışmıyor. kim kime çamur atarsa yarışında şampiyon olma derdindeymiş gibiler. bu döngünün kirli enerjisi bana da geçiyor bazen. özetle hayat zor, ancak türkiye'de hayat çok daha zor.

alttaki yazara sorum; hayatının dönüm noktası olan olay/kişi nedir? ve bu şey seni nasıl etkiledi, önceki hayatınla sonraki hayatın arasındaki en belirgin fark nedir?
iyiyim, hayatıma yön vereceğim yeni bir döneme gireceğim için heyecanlıyım.

alttaki yazar, hiç aşık oldun mu? olduysan, aşık olduğun kişinin hangi özelliği seni çok etkiledi?
hayatı akışına bırakıp pasif kalmak, müdahele etmek yerine izlemek. konfor alanını bozmadan işlerin hallolabileceğine inanmak.*

20'li yaşlarında özleyeceğini düşündüğün veya özlediğin şey ne?
birkaç yıl önce anne marie konserine gitmiştim. kadını hiç tanımıyordum. yolda giderken birkaç şarkısını dinledik arabada.
konserde görenler muhtemelen fanboy zannetmislerdir. baya kaptırdık kendimizi.

peki sen disney+ a abone olmayı düşünüyor musun ve bunu yaparsan netflix hesabın varsa kapatacak mısın? ben abone olmucam böyle şeylere zırnık koklatmam!
kitap okumayı çok seviyorum çünkü sanki beni daha önce hiç bulunmadığım yerlere götürüyormuşlar gibi hissediyorum, özellikle arkaya sözsüz müzik ya da pop şarkılarının instrumental coverlarını koyduğun zaman. ben de bugün kendime üç tane yeni kitap siparişi verdim.

kendini sıkışmış ve çaresiz hissettiğin zaman ne yaparsın?
her şeyi yakıp yıkmak, sıfırdan başlamak çok büyük fiiller. ben insanın sıfırdan başlayabileceğini düşünmüyorum. adını, aileni, kişiliğini değiştiremezsin. oldu ki bunları değiştirdin diyelim, o zaman sen sen olmazsın. ben hiç sıfırdan başlamadım ama sevmediğim şeyleri zaman içinde değiştirerek dönüşüm geçirdim.

hayatta hiç "...... benim için çok değerliymiş, fark etmemişim" dediğin bir şey oldu mu?
ebem anneannemdi vefat etti, sevgilim yok o yüzden ikiside fiyasko.

hayatında değiştirmek istediğin bir günü nasıl yenilemek istersin?
dışarıda eğlenmiş hafif alkollü eve gelirsin.... güzel bir müzikle başlayan öpüşmeyle başlayan şiddetli sevişme esnasında 2 kişi de poppers çekerek 69 yapar ya... işte o...
altımda duran yazar en sevdiğin yeri yabancı dizi ismi versene eski yeni fark etmez.
the wire çok seviyorum nickimden de anlaşılacağı üzere. black miror, love, death and robots, çok eskiden izlerdim hala ara ara açıp gülüyorum the bigbang theory. dark çok severek izledim tekrar başlayacağım.
ciddi bir konu hakkında, motivasyonumu kaybettim, yapamıyorum artık diyen birine ne söylerdin?
hayatını tek bir seçenek üzerine kurmamasını ve olmuyorsa deli gibi zorlamamasını söylerdim. daha önce bunu yaşamış ve tek seçenek uğruna kendini, fiziksel mental sağlığını kaybetmiş biri olarak söylüyorum, o hayatımın her şeyimin bağlı olduğunu sandığım seçeneğe ulaştım, çok mu yer yandı, hayır. boyum mu uzadı, hayır uzamadı bak söylüyorum uzamadı. şu an mesela o seçeneğin dışında bir hayattayım, daha mutluyum ve en önemlisi ölüm kalım meselesi değilmiş, bu kadar önemli değilmiş. hayata biraz daha geniş bakmasını, mutlaka başka yolların seçeneklerin olduğunu söylerdim.

altıma gelecek yazara:

ikili ilişkilerinde aradaki dengeyi koruyamadığında, senden hep fazlasını vermen istendiğinde ne yapıyorsun? ilişkiyi hemen kesiyor musun yoksa kendinden fedakarlık yapıp karşındakini hoş mu tutmaya çalışıyorsun?
eskiden ve körkütük sevdalı olduğum zamanlar da kendimden vermeyi aşk zannederdim. yani birini sevmenin yegane şartı onu mutlu etmekmiş gibi geliyordu. ancak daha sağlıklı düşünebildiği inandığım şu günlerde ilişkinin bir bayraklı koşu maratonu olduğuna inanıyorum. sen ne kadar koşarsan koş partnerin yavaş ise skorboarda neyse o yansıyacaktır. iyi bir ilişki için benzer eforlarin sarfedilmesi gerektiğini düşünüyorum. yer yer elbette bir taraf diğer taraftan daha fazla odun verecektir ama bu dalgalanma yataydaki hedeften çokta sarkmamalidir diye ümit ediyorum.
ezcümle kimse vazgeçilmez değildir ve seni sen olmaktan uzaklaştıracak her zorlama hareketin kişiliğinden götürür o yüzden öyle durumlarda içinden mırıldanman için ; hakkı bulut-ben buyum tavsiye ederim :)

altıma gelecek yazara sorum:
arkadaşların ile arana zamanla giren maddi kazanç ve sosyal statü farkları dostluğunu eskisi gibi sürdürebilmene engel teşkil eder mi?
kesinlikle kalan çeker diyorum. giden, ne sebeple olursa olsun, hayatına devam etmek için yeni bir adım atmıştır. ortak bir ayrılık sonucu gitmiş olsa bile muhtemelen etrafında yeni bir ortam şekillenecek, geçmişi unutması kolaylaşacaktır. öte yandan kalan, balçığa batmış gibi sürekli giden kişiyi düşünecek şeylerle karşılaşır: gerek bulunduğu ortamdan onu hatırlatan şeyler, gerek terk edilmenin verdiği his, her şey onun için daha zorlaşmıştır.

alttaki yazar söyle bakalım en büyük pişmanlığın ne, elinde olsa bu pişmanlığı değiştirir miydin?
benim tavrım bu şekilde oluyor genelde

daveti senden beklemiş veya hetero arkadaşlarıyla, ailesiyle gelmiş olabilir. ama dengesiz olduğunu düşünüyorsam uzak duruyorum.

alttaki yazar:
flörtüm lübnan’a tatile gitmek istiyor. uçak bileti, otel vs tüm masrafları ben karşılayacağım diyerek beni de ısrarla davet etti. sen olsan gider miydin? gidersen neden gitmezsen why not?
penis boyu düşünmedim, üzerine kafa yormam sanıyorum. siki büyük olup beyni küçük olan insan çeşidi çok. bu tarz küçük şeylere bakarak kimler ne kısmetleri kaçırmıştır bu dünyada. ekşide bir yazı okumuştum, “avucumu değil kalbimi doldurmalı” diye hahaha.

alttaki yazara sorum; sence şu an hak ettiğin bir hayatımı yaşıyorsun yoksa hak etmediğin bir yaşamın içinde hapis misin?
yalnıztanrı olmazdı orası kesin

aşağıdaki yazar: ayısözlükte bloklama seçeneği olsaydı kimi bloklardın?
1- dostoyevski suç ve ceza
2- albüme gelirsek sezene ve yıldıza ait iki üç albüm var.
3- not: seni seviyorum. aslında bir iki tane daha var ama zirve buna ait.

hey altta ki yazar, kimsenin bilmediği bir itirafta bulun.
  • /
  • 29