80 lerin sonunda 90 ların başında çocuk olmak

ilkokulu okumak ,80lerde siyah,90larda mavi önlük giymektir.sokaklarla daha özgür olmak ,oynamak demek,pazar sabahı erkenden kalkıp bakkaldan gazete ile alınan karton maketleri yapmak demek,voltranı,he-meni,işitme engelli haberlerini,kovboy filmlerini izlemek, yatarken istiklal marışında hazır olda durmaktır, atari solanlarında babaya yakalanmaktır**.bizimkiler ve parlament sinema klubüdür. leblebi tozu,kansuk,gol atan kaleye,istop,bitmez uleenn
o zamanların kokusu bile bir başkaydı be sözlük. hiç bitmeyecek gibiydi o dönemler, 2000 yılında 18 yaşımıza gireceğimizin hesabını yapardık,reşit olacaktık daha özgür olacaktık amerikan piçleri gibi,30 olduk da ne oldu,dünya kirlendi biz büyüdükçe,hayat acımasızlaştı,gerçekler gün yüzüne çıktı.evet şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler sözlük neler yapmazdım be.
parliament sinema klübünün pazar gecesi sineması demekti. pazar akşamı banyo yapmak ve erken yatmak. güzel zamanlardı.
ahh... keşke büyümeseydim diyeceğim. ve hep o tarihlerde çocuk kalmak isteyeceğim zaman aralığı...
aklıma hemen cino çikolata ve koko geldi.

zillere basıp kaçmak, 9 taş, saklambaç oynamak..!
saat geç olunca annelerin hemen hemen her gün balkon ve pencerelerden çabuk yukarı çık allahın cezası, bak babanı yollıycam demeleri.
kapıların önünde, akşam yemeğinden sonra sokak sakinlerinin bir yerde toplanıp çekirdek çıtlamaları.

vay be nerede o günler..?
şapkadan çıkan tavşana şaşırmaktır.

(bkz: sermet erkin)
84lü olmama rağmen niye benim çocukluğum test çözerek geçti ki diye hüzünlendiğim başlıktır.*
belki çocukların son demlerindeki çelik çomak, saklambaç, kuka, dokuz taş gibi oyunların son kez oynandığı dönemdi.

(bkz: playstation)
(bkz: wii)
susam sokağı, micro genius, sega, horoz şeker, su fışkırtan yüzük, taso, power rangers, hi-man, voltran, ilk heyecanlar...
...you need me and i need youuuuu pooo kee mooooonnnnn gotta catchem all!! gotta catchem all!! pokémon!
altın çikolata (çeyrek şeklinde), jetonlar, atari salonları...
gazetelerin verdiği karton maketlerden evler, şehirler yapmak. barış manço nun 7 den 77 ye ve adam olacak çocuk programını izlemek. pazar günleri pazar konseri çıktığında televizyonların kapatılması.
karton evler, arabalar, bay ve bayan giydirme, televole programı.
rengarenk legolar ile kaleler dikmek.
aslında özlenilen kaybettiğimiz masumiyetimizdir. tabi artık feleğin çemberinden geçti çoğumuz,kaşarlandık.
90larmuzesi.com a bakıp bakıp geçmişi yad etmektir.
fıstıklı ve peynirli tombi arasında herkesin fıstıklısını aldığı dönemde; ayak kokuyor diye kimsenin peynirlisine dalmadığını bildiğinden, parmaklarındaki kokuya aldırmadan doya doya tüm paketi bir başına yiyebilmendir.
action man 90ların oyuncağıdır ve her küçük bebe gibi komandosundan polisine kadar vardı bende ama ben bide buna gidip barbie bebek istemiştim adınıda kibariye koymuştum 80lerin arabesk etkisinide arkama alarak ve o action manimle kiboşumu seviştiridim.
sokakta özgürce oynamaktı, ezan okununca eve girmekti, arkadaşlarını dışarıya çağırmak için camın önünde bağırmaktı, telefona arkadaşını istemek için telefonu açan arkadaşının ailesinden birisiyle konuşup hal hatır sormaktı... ve dahası... iyi ki de o dönemde çocuk olmuşum şimdiki çocukların yaşadığı da çocukluk mu... hepsi evlerinde bilgisayar başında online oyunlar oynayıp cep telefonlarıyla haberleşiyorlar... o dönemde çocuk olduğum için çok şanslıyım...
pokemon izlemek ve tasolarını biriktirmek, posetler dolusu rengarenk misketlerinin olması, sporcu kartlarıyla oynamak*, luz clarita izlemek, babaya action man veya tavana yapışıp 360 derece dönen helikopterlerden alması için yalvarmak, kırtasiyeden piramit şeklinde naylonun içindeki renkli kolonyalardan alıp heryerine sürmek, karşı komşunun ağacına dalmak, ataride süper mario oynamak ve onu zıplatırken yanlışlıkla ayağınla atariye vurmak, okullar tatil olduktan sonra balkona çıkıp flüt çalmak*. hey gidi günler hey diyorum sayın yazarlar.*
  • /
  • 3