betül aşık

dikkat gay çıkabilir isimli yazının sahibi şahsiyet. sözde dinle, ahlakla, sevgiyle vs besleniyor ama o islamın neferi gibi bayrak tutan yapısında nedense eşcinseller hoşgörüden nasibini alamıyor. * *

şimdi bildiğiniz tüm homofobik açıklamaları unutun ve cahilliğin, araştırma yoksunluğunun, öğrenmeye kapalı olmanın, koyu milliyetçilikle, şiddetle, hatta ve hatta kırılmaz kitin tabakasıyla örülü olup hoşgörüsüzlükten beslenmenin insanı linç denen kavramın nasıl esiri ettiğini görün, bunu nasıl biz çözüm yolu olarak gösterdiğini farkedin.

'' böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikayet etmemelidirler ''. (f. schiller)

'' dikkat gay çıkabilir ''. sokakta böyle bir uyarıya ne dersiniz? trafik levhaları gibi. tabi bu uyarının ne manada olduğu da önemli. kendimizi gay olarak tanımlanan canlılardan koruma manasında mı, yoksa bunlara karşı saygıda kusur etmeme manasında mı?

şu sıralar gaylik ve gaycilik pek revaçta. yakında onları gördüğümüz yerde hazır ola geçmemiz istenebilir. aman efendim hazır ol ne ki? reverans, reverans, reverans...

kısa bir süre önce gazetede bir haber okumuştum. içerik; alanyada yaşayan gay sevgililerle (?) ilgiliydi. bu hilkat garibeleri, alanyaya çok fazla gay turistin sökün ettiğini ileri sürerek gay bar açmaya karar vermişler!!!

ve hatta alanya belediye başkanı başta olmak üzere, birçok belediye başkanına davetiye yollamışlar!

dört yıldır birlikte yaşayan bu canlıların yani gay sevgililerin bir sitemleri varmış. şöyle ki;'' biz alanyayı çok seviyoruz ama bizim gibi gaylerin buluşabileceği bir mekan yoktu. bunun sıkıntısını ve yokluğunu çektik. bu nedenle bar açmaya karar verdik ''. diyor ve devam ediyor. 1 nisan tarihinde açılacak olan gay barımız alanyanın tanıtımı açısından da çok büyük bir hizmet yapacaktır.

uyan ahali uyan! uyan da bak etrafına! destan yazan aslanlarıyla meşhur ülkem şimdi gayleriyle mi nam salacak yani. düşünsenize tanıtım broşürlerinde şöyle bir slogan görmek ister misiniz. gayler diyarı. tepkisizliğimizin cezasını böyle ve daha beter bir şekilde görmemiz çok mümkündür.

bu sefil yaratıkların diğer talepleri ise gay evliliğine izin çıkması. bakınız sayın gay bu masum talebini nasıl dile getirmiş. türkiyede gay sayısının fazla olmasına rağmen gay barların azlığına dikkat çeken ad van de wouw: ''avrupada ise bu sayı çok fazla. her köşe başında bir gay bara rastlayabilirsiniz. ab kapısında bekleyen türkiyenin de gay evliliklere izin vermesi gerekiyor. bu konuda gerekli kanunlar çıkartılmalı. eğer böyle bir kanun çıkarsa, biz sevgilimle birlikte türkiyede evlenen ilk gay olmak istiyoruz!!!!!!

bu kanun çıkar mı çıkar! şaşırmamak gerek hatta üzerine tatlı niyetine bir de gay günü ilan ettik mi her şey tamam olur. gayler bir çiçektir incitmeyelim... ya da gayler bir böcektir ezmeyelim de besleyelim.

merak ettim şimdi. bu barın açılışına tüm davetliler iştirak edecek mi? açılışı kim yapacak? açıldıktan sonra hani bizde adettir: '' vatana millete hayırlı olsun'' denir. bu sözde açılış esnasında ağızdan çıkacak temennilerin başını çekecek mi? gerçekten çok merak ediyorum.

heyhat! şu köşede 3 haftadır çanakkale savaşından, bizim olmayanı değil bizim olanı sahiplenmemiz gerektiğinden, mehmetçiğin yazdığı destandan bahsetmeye çalıştım. biliyorum yazdığım menkıbelerin ardından bu '' gay haberi '' yorumum dumur etkisi yarattı. ama hali pürmelalimizi ortaya koyma noktasında da isabet oldu. bu bir ibrettir. daha o destana dair anlatacak o kadar çok şey vardı ki. bu vatanın yüzlerce gazi çocuğundan bahsedecekken, minik askerlerin koca yürekleriyle milli sorumluluk şuuru içinde gösterdikleri fedakarlıkları, çileleri yazacakken, işgal gören yörelerimizdeki minik kahramanların büyük şehitliklerini anlatacakken, ülkeme çöreklenmiş, sanki o zamanların intikamını almak istercesine, bugün en iğrenç, hayvandan aşağı istek ve halleriyle işgal çabasında olanları anlatmak varmış kaderde.

buna işgal denir. buna içten yıkma çabası denir. bu bir felakettir. bu ayıba dahil olmak felakete ortaklıktır. bu ve bu tip davetlerin konukları bellidir. mantıksız bir hoşgörü ve sözde ileri görüşlü olma adı altında ahlaksızlıklara prim verilmemelidir. konuk olması gerekenler hissiyatım bunu gerekli kıldı kabilinden söylediği sözlerle gerçekleştirmiş olduğu iğrençliği meşru kılmaya çalışan gay ötesi canlılardır.

bunların yegane görevi bir nesli çökertmektir. bilmem kaç karat, 250 bin dolarlık pırlanta yüzüğünü kameralara uzatmak suretiyle gözlere sokarak yaşadığı şaşaalı fakat içi boş hayatıyla gençleri yoldan çıkarmaya ant içmişçesine önderlik eden bu garabetlere dur diyen olur mu bilmem... sahnelerde böğrünü yumruklayarak, tekbirler eşliğinde şarkısını söyleyerek her kesimden alıcı toplamaya çalışan bu öncülere dur denir mi acaba?

yüzlerce binlerce gencin bugün bu önderler yüzünden hayatı mahvolmuş durumda... kimi intihar etti, kimi alkol ya da uyuşturucu komasından öldü, kimi de akıl hastanelerinde ömür geçirmeye mahkum oldu!!!

tek bacağıyla vatan mücadelesi veren çocuk askerlerimiz olmuş bizim... 1000 yıl öncesinden bahsetmiyorum. hepi topu 90 yıl öncesinden bahsediyoruz. ne çabul değiştik? onlar bugün hayatta olsalardı ne derlerdi acaba? eminim yüzümüze tükürmezlerdi bile, yazık etmezlerdi tükürüklerine... gay barın kordelasını da kesmezlerdi sanırım!!!

eskiden çocuklara sorulurdu büyüyünce ne olacaksın diye. o zamanlar verilen cevaplar ya doktor olurdu ya öğretmen. bugüne baktığımızda özellikle kız çocuklarının verdiği cevaplar üzücü. çünkü çoğunluğu asena olmak istiyor... yani dansöz asena... ve cevabını hemen hemen bir dansöz kıvraklığındaki figürle de süslemeyi ihmal etmiyor...

çocuk askerlerden, çocuk dansözlere!!!

korkuyorum erkek çocukların da '' gay olmak istiyorum '' cevabını vermelerinden. ya da halihazırda verilen bu cevabın daha da yaygınlaşmasından... şaşırmayalım zaten. bu gidişle olacağı da bu maalesef... dini eğitim deyince birinin dudakları uçuklayadursun. işte halimiz... işte gidişat...

dini ve milli eğitimden yoksun bir çocuktan fazla bir şey beklemeyelim... buna hakkımız yok.

gay milleti ve acil ihtiyaç olarak niteledikleri, özlemini çektikleri gay barlar konusunda siz ne düşünürsünüz bilemem ama bu tepkisizlikle sanırım nikah salonları hilkat garibelerine artık ev sahipliği yapacak, bir nesil mahvolacak, her sokak başında bir gay bara rastlayacağız. daha neler ve neler, neler.

tepkisizlik derken yaşanmış bir olayı aktararak yazımı noktalıyor ve insanları duyarlı olmaya çağırıyorum.

ünlü virtüöz piyanonun başına oturmuş ve salonu hıncahınç dolduran seyircilerin önünde, konserine başlamıştı. ancak tuşlara basıp çalıyor görünmesine rağmen, telleri önceden sıkılmış olan piyanodan hiçbir ses çıkmıyordu. dinleyiciler, birbirine göz ucuyla bakarak ne yapmaları gerektiğini araştırıyorlar, fakat nedense tepki göstermiyorlardı.

iki saat süren sessiz konserden sonra ünlü virtüöz oturduğu yerden kalkarak büyük bir ciddiyetle onları selamladı. salon sürekli alkış sesleriyle çınlıyordu. ingiltere’de yaşanan bu olaydan sonra kendisiyle röportaj yapan televizyon spikerine,”insanlardaki tepkisizliğin nereye kadar varacağını öğrenmek istedim,”diyordu. ”meğer sınırı yokmuş…”

bu yazı aslında insanın bilmediğinden korktuğunu ispatlıyor. yoksa sadece kendi cinsini sevmek, kendi cinsini arzulamak gibi başka bir heteroseksüeli rahatsız etmeyecek bir canlıdan!!! neden korksun insan. neyse eğer kendisi üremeye karşı değilse belki birgün eşcinsel canlılar doğurur da sadece kendi kanından olanlar ülkeyi işgal eder. hem komik, hem korkunç. cahillik işte.

(bkz: dikkat homofobik çıkabilir)