bu ülkede herkes müslüman ama vicdansızlık had safhada

"burası müslüman bir ülke. %99 müslüman. müslümanlıkta vicdansızlık olmadığını düşünüyorum. iktidar çok müslüman, halk çok müslüman, bürokratlar çok müslüman. bu ülkede herkes müslüman.fakat bir zalimlik var. çocuğa olan şiddet, hayvanlara şiddet, cezaevinde şiddet, kadınlara şiddet... çocuğa tecavüz ediyor cezaevinde. sorsan o da müslüman. müslümanlıkta vicdansızlık yoktur. bu ülkenin çoğu müslüman ama vicdansızlık had safhada"

söyleyen ben değilim,

(bkz: leman sam)
herkes zina yapacak kadar günahkar ama cenabet gezmeyecek kadar da müslüman
"vicdan gibi bir konuyu dinle sınırlandırmak" gibi bir anlam çıkaramadigim basliktir. evet vicdan, müslümanlik baglaminda dinle ilişkilendirilmiştir ki bu doğaldır. zira müslümanlar, inandıkları değerler sisteminin, kendilerine vicdanlı olmayı öğütlediklerini iddia ederler. oysa, verilen örneklerde de görüldüğü gibi, teori ile pratiğin uyuşmadığına işaret edilmiş ve bu durumdan duyulan hayal kırıklığı ifade edilmiştir.
yoksa leman sam, vicdanlı olmak için dinin bir ön şart olduğunu belirtmemistir. aksine, müslüman olmanın vicdanlı olmayi gerektirdiğini vurgulamıştır.
bence söylemek istediğini doğru bir ifadeyle dile getirebilmiş yani "becerebilmiştir".
çok doğru bir tanımlamadır. *