bu arada benim gerçek adım aslında x

koliyle geçirilen sohbetten en az 1 saat sonra gay pişkinliğiyle edilen itiraftır. potansiyel koli, çok samimi veya çok güvenilir bir insan olduğu için bu itiraf yapılmaz, sadece gerçek isimle ilgili bir açık verilmiştir. ve telafi etmenin en iyi yolu yüze pişmiş kelle ifadesi verilip "bu arada benim gerçek adım x" demektir. bu bir heteroseksüel çiftin buluşması olsaydı bu itiraf buluşmayı noktalayabilirdi belki ama 2 eşcinselden bahsediyorsak taraflardan biri bu itirafı yaptıktan sonra öbürü de çok büyük ihtimalle "aaa öyle mi benimkisi de y, memnun oldum" şeklinde aynı pişkinlikte bir tepki verecektir. açıkçası eşcinseller neden sahne adı kullanma ihtiyacı duyarlar onu anlayabilmiş değilim ama eşcinselliğe yeni başlayan arkadaşlara bu konuda bir ışık, bir ampül bir floresan olabildiysem ne mutlu bana.
hepsi aslında birer assolist olan gaylerin sahne adı kullanmasının dayanılmaz hafifliğinin yarattığı durum.
diyene değil de dedirtene bak diyeceğim durum. herkesin içinde 007 james bondculuk oynama hissi var ki ondan zahar herkesteki kendini farklı biriymiş gibi tanıtma, başka dünyaları yaşama hevesi. yoksa in midir cin midir bu kişi, niyeti nedir diye bilmemesinden kaynaklı yaşadığı korku değildir. doğrudur, sen böyle yaparsan karşındaki böyle yaparsa kısır döngü olmaz mı? doğrudur, doğrudur ama bir de canı yanana sorun bakalım. sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar aydınlığa diyemiyorsun işte canın yandığında.
superman modundan klark kent moduna geçme durumu. da çoğu zaman hazretin kendi için çok önemli olan bu bilginin sizin nezdinizde gram değeri yoktur:

acımasız pasif: ismin çok güzelmiş canım, bu arada bi kahve daha mı yoksa gidecek miydin artık?
- merhaba ben mehmet.

(biraz sohbet edilir)

- gerçek adım ahmet aslında.

(buluşulur)

- ya ben sana adımı söylemeliyim, güveniyorum artık sana, onur ben.

(iç ses: lan söylesem mi acaba okan olduğumu? :/)

= malmısın olum ya mehmet olarak kal işte, götünün atış hızına yetişemiyorum artık.
"feri cansele benzediği için ben feri diyorum. asıl adı gülşen arkadaşları münevver diyor yalnız kalınca da kuzu diyorum"*
isimleri hafızamda tutmadığım için önemsemediğim durum. ortada kasıtlı olarak adını gizleyerek daha sonra gerçek adını açıklama gereği duymuş biri olsa bile benim için hangi kafada olduğu mühim değil. ali olmuş hakan olmuş çok da mühim değil hani. adını gizleyen başka şeyleri de gizler mi, elbette evet. ama buna takılıp kalacak kadar da durumları umursamıyorum artık.

isme kadar; gizlenen, daha mühim şeyler var bence. böyle insan hayatını sikerten şeyler bunlar. örneğin yattıktan sonra hiv pozitif olduğunu söyleyen insan ya da bulaşıcı hasta olduğunu ilişkiye girdikten sonra açıklayan insanlar gibi.
eşcinsel olmanın zor taraflarından birisi, sürekli kimliğimizi saklayarak yaşıyoruz. kim olduğumuzu bile söyleyemiyoruz karşımızdakine. güvenilecek insan kalmadı ki. bazen kendimi çok tuhaf hissettiriyor bu durum.
adı lazım değil baş harfi ben
böyle bir ülkede gizli olmayı, olunması gerektiğini anlayabiliyorum ama yüzünü göstermez, adını söylemez... şöyle bir kezban sözü vardı "o kadar gizliysen kara çarşafa gir". hakikaten öyle ama. insanlar sizi görürken kendisini göstermez, adını söylemez... o zaman bir insanla nasıl iletişim kuracaksın, telepatiyle mi?! hele de konuştuğun kişi seni görürken, bir insanı tanımlayan en ufak ve basit bir şey olan adın bile söylenmemesi ya da bu konuda yalan söylemek çok aşağılayıcı bir şey. hani bunun bir basamak altı zaten "özel fotoğraf" isteği falan ki o da ayrı bir gereksizlik.

daha en başta bile kendi olamayan bir insanla sonrasında nasıl birlikte olunur, ben bilemem.
çok gizli olmama rağmen(!) herkese kimlikteki ismimi söylemem.bu ne yaman çelişki anne:)
benim gibi kimlikte iki adı olan napsın :d k..... mı desem s...... mi desem :d amaan birleştir karıştır söyle :d
küçük şehirlerdeki gizliyim diyen geylerimizin, önce benim "ozan, mert, bora" vb. yaygın isimler kullanıp, karşı tarafı beğendikten sonra ise muhabbeti ilerletmeden önceki hızlıca geçiştirdiği adımdır. kimileri eleştirebilir, yadırgayabilir ama küçük şehirlerde (ya da ilçelerde vs.) bir eşcinsel için yaşamın ne kadar zor olduğu göz önüne alındığında aslında bu olayın yadırganmasının çok da doğru olmadığını anladığımız bir harekettir.