doppler etkisi

adını ünlü bilim insanı ve matematikçi christian andreas doppler'den almakta olup, kısaca dalga özelliği gösteren herhangi bir fiziksel varlığın frekans ve dalga boyu'nun hareketli (yakınlaşan veya uzaklaşan) bir gözlemci tarafından farklı zaman veya konumlarda farklı algılanması olayıdır. herhangi bir a konumundan b konumuna gitmek için fiziksel bir dalga ortamı'na ihtiyaç duyan dalgalar (örn. ses dalgaları veya su dalgaları) için doppler etkisi hesaplamaları yapılırken, dalga kaynağı ve gözlemcinin birbirine gore konum, yön ve hızlarının yanında dalganın içinde veya üzerinde hareket ettiği dalga orta yapısı (yoğunluk, hacim, iletkenlik katsayısı, kimyasal özellikleri, vb.) dikkate alınmak zorundadır. eğer söz konusu dalga herhangi bir a konumundan b konumuna gitmek için fiziksel bir dalga ortamına ihtiyaç duymuyor ise (örn. ışık, radyo dalgaları veya radyasyon), doppler etkisi hesaplamalarında sadece dalga kaynağının ve gözlemcinin birbirine göre birim zamandaki konumlarının değerlendirilmesi yeterlidir.

doppler etkisi ilk olarak 1842 yılında avusturyalı bilim insani christian andreas doppler tarafından (über das farbige licht der doppelsterne und einige andere gestirne des himmels söylemi ile) matematiksel bir hipotez olarak ortaya atılmıştır. 1845 yılında hollanda'lı fizikçi christophorus ballot tarafından ses dalgaları kullanılarak test edilmiş ve "ses kaynagi kendisine yakınlaşırken duyduğu frekansın yükseldiğini, uzaklaşırken ise düştüğünü ispatladığını" söylemesi ile resmen onaylanmıştır. aynı etki ballot veya doppler'dan bağımsız olarak 1848 yılında fransız fizikçi hippolyte fizeau tarafından elektromanyetik dalgalar üzerinde de keşfedilmiştir. bu yüzden nadiren de olsa bazı bilim çevrelerince doppler-fizeau etkisi olarak da bilinir.

doppler etkisi konusunda bilinmesi gereken en önemli husus, her ne kadar gözlemci dalga frekansının kendi hareketi ya da dalga kaynağının hareketi yüzünden değiştiğini görse de, aslında kaynağın yaydığı dalganın frekansının sabit kaldığı gerçeğidir. tam olarak ne olduğunu daha iyi anlamak icin şöyle bir örnek üzerinde düşünelim: siz yerinizde ve hareketsizsiniz. bir arkadaşınız sizden 10 metre uzakta duruyor ve size her saniyede bir elindeki tenis toplarından birini fırlatıyor. burada arkadaşınızın topları her seferinde aynı doğru boyunca ve aynı hızda attığını varsayalım. eğer arkadaşınız da hareketsiz ise her saniyede bir 10 metre yol kateden tenis toplarından biri size ulaşacaktır. şimdi arkadaşınızın yine her saniyede bir top fırlattığını (yani aslında top fırlatma frekansı değişmiyor), ancak bu sefer size doğru yürümeye başladığını öngörelim. bu durumda size ulaşan iki top arasındaki süre 1 saniyeden daha kısa olacaktır, çünkü toplar her seferinde 10 metre, 9 metre, 8 metre şeklinde daha az mesafe katettikten sonra size ulaşacaktır. elbette aynı etkinin zıddı arkadaşınız sizden uzaklaşırken de geçerli olacaktır. bir başka deyişle, toplar arkadaşınızın elinden her zaman saniyede bir çıktığı halde, sizin ya da arkadaşınızın hareketi yüzünden size azalan ya da artan zamanlarda ulaşacaktır. bu da doğal olarak arkadaşınızın size topu farklı zamanlarda fırlattığını düşünmenize sebep olur. yani aslında doppler etkisi'nde "etkilenen" asıl fiziksel değişken dalga boyu'dur. elbette dalga boyu ile frekans ters orantılı olduğundan gözlemciye göre dalga kaynağının frekansı da değişiyor gibi görünür.

kozmolojik gelişimde yıldız ışımalarının önemli katkıları olmuştur. yıldızların hızları doppler etkisi sayesinde saptanmaktadır. spektrum atomların ya da moleküllerin yayınladığı ışınımdır. bunlar ışınımların çok dar frekans bandı aralıklarıdır. edwin hubble doppler etkisinin uygulamasını yapmıştır. birçok yıldızın spektrumunu incelemiş. dünyaya uzaklıkları hakkında yıldızların parlaklıklarını kullanarak tahminde bulunmuş. yıldızların çoğunun spektrumunun kırmızıya kaydığını ve bu sonuçla yıldızların olduğu galaksilerin bizden uzaklaştığını söylemiştir. bunun yanında uzaklaşma hızlarının dünya'ya olan uzaklıklara orantılı olduğunu da söylemiştir. hubble kanunu sayesinde doppler etkisinin ölçümleri ile birlikte galaksilerde olan uzaklıkların hesaplanması olanağı sağlamıştır. astronomlar kırmızıya kaymaların olduğu radyasyon kaynakları (örnek olarak yıldız benzeri cisimler sayılabilir). bu kaynakların çok fazla enerji yaydığını söylemişler. bu enerjinin maddelerin aşırı ivme kazanmasından dolayı böyle bir büyüklükte bir ışınıma neden olduğu belirtilmiştir.

kaynakus : wikipedia
ukdeyi veren : astral gay*
oyunlarda üç boyutlu sesler yapmak için de bu bilgi kullanılıyor diye biliyorum oyun sektöründe.