ilk eşcinsel deneyim

  • /
  • 7
bir eşcinsel bireyin zorunlu heteroseksüel ilişkiler dayatmasına maruz kalıp mutsuz olmasını kabullenmiş bir düşünce yapısı için kabustur. aslında eşcinseller daha ilk deneyimini yaşamadan öldürülmeli, sonra içlerini açıp bakarız kaç aşkı, kaç tutkuyu öldürmüşüz diye.

(bkz: neden sevgilin yok)
çocukluk dahil edilebilir mi bilmiyorum. eğer dahil edilirse, bir çoğumuzun ilk deneyimleri çocukluk yıllarına denk geliyordur düşüncesindeyim.
6-7 yaş gibiydi komşunun oğlu ile ikimiz inşaata gitmiştik sonra öpüştük,acaba o da gay midir ?
sarışın sıskaydı kilo aldıysa tatlı olmuş olabilir,misal ben kendimi bildim bileli şişkoyum...
ben spermken şişkoydum,doğdum şişkoyum büyüdüm şişkoyum neden benim spermim atletik olmamış?
yukardaki entryleri okuyunca "benim neden olmadı böyle deneyimlerim çocukluğumda" diyerekten içerlememe sebep olan başlık*
taksimden avcılara otostop çekerek eve dönme çabası anında yaşanandır.

adam hoştur, yakışıklıdır, boyludur posludur, kıllıdır, sakallıdır. sorar, nereye?
çocuk (ben) gençtir, toydur, hafif sarhoştur. yanıtlar, avcılara?
adam, şirinevler der, çocuk olur der.
ateş basar çocuğu, yaş 17-18dir. adam yakışıklıdır, esmer güzeli bir şey. yol uzar, ara sokaklardan falan gidilir. adam süzer, çocuk yanar. adam her kelimesini kızlara getirir, çocuk sınanır. şirinevler geçilir, çocuk kısık bir sesle, ben uygun bir yerde ineyim der. adam göz kırpar, acelen yoksa dolaşalım. ses çıkmaz çocuktan, yola devam edilir. avcılar geçilir, büyükçekmeceye gelinir. adam arabayı karanlıkta sağa çeker. çocukla göz göze gelir. nasıl bir şehvettir ki, dudaklar dakikalarca kenetlenir?
adam dur der, otele gidelim. çocuk tamam der, çabuk olalım.

gerisini de yazamam yani... bu kadar yeter...
"ilk eşcinsel deneyim" tabiri yerine "ilk cinsel deneyim" diyerek, kendi eşcinsellğimizi kabul edebiliriz.
18 yaşımda üniversite için aile yanından ayrılıp yurda yerleştiğim ilk ay, vapur sırası beklerken kestiğim adamın beni farkedip ertesi hafta yatağa atmasıyla başladığım serüven. sonrasında çalışma mekanlarım olan toplu taşımadan adam kaldırma serüvenleri geliyor.
(...) <br>topum inşaata kaçmıştı. sessiz sakin bir inşaattı. belli ki çalışanların izin günüydü. ama biri bütün çamaşırları yıkayıp asmış kendisi peşmurde beyaz bir donla dolanıyordu. "şey... topum kaçtı da" dedim. beyaz donun üzerinden hafif erekte olmuş bir penis dikkat çekiyordu. "şu çarşafı sıkalım geçsene karşıma" dedi. olur der gibi kafamla onayladım. kaslı kolları çarşafı sıktıkça daha belirgin oluyor, kollarındaki damarlar şişiyordu. ben ise var gücümle sabit durmaya çalışıyordum. iyice burduğumuz çarşafdan sonra "ellerin mi acıdı, bakayım bi" dedi. heyecandan tir tir titriyordum. elleri elimdeyken gözlerime bakıyordu. içimden aslında sadece sarılmak geçiyordu. sarıldım. o da sarıldı. dudaklarıma yapıştı. tuhaf bir duyguydu. neyi nasıl yapacağını çok iyi biliyordu, kendimi onun tecrübeli kollarına bıraktım. <br>(...)
lise 1 desindir. sınıf arkadaşınla izlediğin pornoda ulan nasıl oluyor acaba diye heves edersin önce sen al ağzına almam olm sen al tamam alırım ama sen de alacaksın o zaman aynı anda diyerek denenmiştir ve sonradan bunun adının 69 olduğu anlaşımıştır. yıl 2012 koca adam olmuşsundur alınan alkolle mesai arkadaşınla porno izlersin olm nasıl oluyo lan erkek erkeğe iğrenç lann diye zarf atarsın o da gaz verirse aslında alkolle denenir nede olsa sarhoşum sabaha hatırlamam diye zarfı açarsın ve sabaha iyiydi beeee haydi ayıken bi daha yapalım diye devam edilir...kısaca aradan yaklaşık 16-17 sene geçmiştir ama taktik değişmemiştir.
yaş 29 falandır. dış görünüş olarak aynen ayı sözlüğün temasındaki ayıya benzeyen ve bana çok çekici gelen en samimi arkadaşım, ki doktordu, akşama evine çağırır. saatlerce sohbet edilir. içki içemediğimi bildiği halde ısrarla domuz sıkısı bir votka içirir. benim kötü olduğumu görünce sarılıp, banyoya kusmaya götürür. sonra da yatak odasında yatağa yatırır ve "sana bir masaj yapayım birşeyin kalmaz" diyerek elbiselerimi çıkarmaya başlar. bana dokunuşlarının, yataktaki ona ait kokunun beni o halde bile erekte ettiğini görünce masajı falan siktiret deyip direk dudaklara yumulur.
ilkokul 5 . susuyor yeşil.
sene 1999'da henüz ben bir liseli bile değilken ilkokul arkadaşımın "haydi bize gel sigara içelim" demesiyle başlayan olaydır.sigara içilir "yanlışlıkla" alınmış olan gay pornosu izlenmeye başlanır ve olaylar birbirini takip eder.
korku,heyecan,ağzın ta içinde atan kalp,ilk temas,ilk haz,karında uçuşan milyonlarca kelebek.sonrasında saatlerce derini kazıyarak alınan duş,cehennem ateşinin dünyaya inmiş hali,annesi öldüren bir çocuğun pişmanlığı ve utancı,alnın tam ortasında aslında olmayan ama herkesin okuduğu düşünülen koskoca ibne yazısı.karmakarışık ne o anda ne de şimdiki zaman da tarif edilebilecek hal.
birçok kişiyi ilk zamanlarda depresyona ve içe kapanıklığa iten deneyim. kendinle barışmak ve kendini kabullenmek bazen zaman alabilir.
sonrasında kaç gün ağladım bilmiyorum. en dipteydim, en yakın dostuma söylemeye çalıştım, ben eşcinselim kardeş diyemedim. kelimeler bir türlü çıkamadı ağzımdan, iyi ki çıkmamış.
yaş 17...gaylerin internetle tanışmadığı, * cep telefonlarının takoz modunda olduğu ilkçağ dönemi...eve yeni bir televizyon alınmıştır.evde kimse yokken karıştırma esnasında teletext yayınlarında bir masör ilanına gözün kayar.ilandaki telefonu alır ericsson 388e kaydeder, günlerce aramak için düşünürsün ve birgün dayanamaz ararsın.
-merhaba
-merhaba, buyrun?
- e e şey ben ilan için aramıştım.
- evet nasıl yardımcı olabilirim?
-erkeklere de masaj yapıyor musunuz? şeklinde başlayan telefondaki muhabbet birkaç hafta sonra bursa eski fakülte durağında otobüsten inip karşılanmayla devam eder.kısa bursa turu...öğle yemeği...ve masörümüzün evi.ilk defa başka bir erkeğe dokunacaksın hem de farklı bir evde,farklı bir ilde.* ev zamanın şartlarına göre gayet şık.içilen çayların ardından videoya konulan vhs bir kaset ve ilk gay porno ile tanışma...şaşkınlık...neyseki dokunuşlarla kısa sürüyor.bir, iki derken üçüncü boşalmada ciddi bir pişmanlık hissi ardından ne işim var benim burada diyerek gözden dökülen yaşlara engel olamamak.alelacele eve gitmeyi istemek.kısa zaman sonra otobüsün cam kenarı koltuğunda eve doğru giderken hesaplaşmaların başlangıç fitilinin ateşlenmesi.kendini henüz tanımadan çıkılan bir yolculuktan dönerken tükürük koktuğun hissi ile keyifsiz ortamda kendine kızmak. sorgulamalar,sorgulamalar...ardından da büyük kaçış,reddiyeler,bahaneler,mazeretler...sonrasında ise beyhude olan yıllarca yanan ateşi küllerin içinde uyutma çabası...
80 li yıllar. anadolu’nun en muhafazakar şehirlerinden birinde imam hatipte yatılı okuyorum. kentin, hepsi de birbirinden berbat seks filmleri oynatan 2 adet sineması var. sinemalarda sürekli 3 film devamlı matine oynuyor. o hafta hangisinin makinisti biraz gözü kara çıkıp, bu berbat filmlerinin arasına 3-5 dakikalık bir parça atıyorsa o sinema hemen bir şehir efsanesi gibi kulaktan kulağa yayılıyor ve kentin tüm abazan ergenleri hafta sonu soluğu orada alıyor. benim gibi parası ya da cesareti olmadığından gidemeyenler, aksam olup da herkes yatakhanede toplandığında, o gün sinemaya gitmiş olanların ballandıra ballandıra anlattıkları sahneleri dinlemekle yetiniyorlardı. o sıralar bir emanuelle furyası vardı tüm sinemalarda. emanuelle bir efsanesiydi bizim için. gitmesek de, görmesek de seks kelimesinin tdk sözlüğündeki mecazi karşılığıydı.

bir gün yatılı okulda, yatakhanelerin bir kısmı birkaç günlüğüne kapatıldı. sanırım bir haşere istilası söz konusuydu ve sırayla ilaçlanmaları gerekiyordu. yönetim bir kaç yatakhaneyi kapattı ve orda kalanlara, " yakın arkadaşınız ya da köylünüz olan biriyle aynı yatağı paylaşın, iki gün idare edin" dedi. bizim yakın köylü rahmi adında bir arkadaş benim misafirim oldu mecburen. cumartesi akşamıydı. saat on oldu. ışıklar söndürüldü.
herkes yataklara girdi. yatılı okuyanlar bilir, ışıkları söndükten sonra muhabbet bir müddet devam eder. fıkralar anlatılır, geyik yapılır herkesin uykusu gelene kadar.

sinemaya giden bir arkadaş başladı o gün izlediği emanuelle filmini anlatmaya. tabi bire bin katarak. benim yanımda yatan rahmi, beyaz tenli, kırmızı yanaklı iri yarı bir çocuk. biraz içine kapanık, hatta utangaç. ikimiz de 15 li yaşlardayız.hikayeyi anlatan ballandıra ballandıra anlatıyor, rahmi yanımda kıpır kıpır. bacakları bacaklarıma yapışıyor. sıcacık. sonra elleri yavaşça pijamamın önündeki kabarıklığa gidiyor. anlatıcının heyecanlı sesine kaptırmış herkes kendini... rahmin'in eli, yorganın altında arayıp benim elimi buluyor...sonra ben onun pijamasının altında aradığımı buluyorum acemi ve tedirgin hareketlerle...sanki kendi ellerimiz değil, emanuelle'in usta elleri dokunuyor o güne kadar keşfetmediğimiz mahremiyetimize. her dokunuş bilinmedik haz kapılarının kilidini açıyor birer birer. hikaye, damaklarımız kurumuş, soluk soluğa kaldığımız bir anda biz utançlı bir suç ortaklığının hazzını yasarken sona eriyor...çocukluğun masumiyet perdesini yırtıp büyüklerin "dünyevi hazlarla dolu günahkar dünyasına " bir emanuelle hikayesi eşliğinde adım atıyoruz.
yaş 23 benden bir kaç yaş küçük bir kadın, çok güzel, entelektüel, çekici. bir kaç günlüğüne aynı festivalin içindeyiz. birbirimizden ayrılamıyoruz zaten hep konuşacak bir şeylerimiz var. yakın arkadaşlarımdan biri kıza asılıyor kız ben lezbiyenim diyor. ben de kusura bakma ama asıldığın kız bana asılıyor haberin olsun diyorum. aynı akşam ben seninle yatmak istiyorum diyor. benim için sorun olmamasından anlıyorum, sonra geriye dönüp şöyle bir bakınca bayağı şey anlıyorum ya neyse o gece yatıyoruz. sonra çok iyi arkadaşım oluyor kendisi ama sağolsun ilk adımı da atmamı sağlıyor. ilk seferden sonra gerisi geliyor zaten. *
  • /
  • 7