levent pişkin

başbakan hazretlerinin kendisine açtığı hakaret davasına karşılık savunmasında "gey ne kadar bir kimliği/cinsel yönelimi ifade ediyorsa ibne de ondan gayrı değildir, bu topraklara ait bir kimliktir. birine heteroseksüel demek ne kadar hakaretse berikine eşcinsel/ibne demek de o kadar hakarettir." ifadelerini kullanan yurdumun en gözüpek lgbti aktivistlerinden biridir. hoş bu dediği teorik olarak konferanslarda - aktivist camiada hep dile getirilen bir argüman olsa da; savunmasının kazanacağı popülerlikle bu argüman, hedef kitlesi olan ve onunla yüzleşmek istemeyecek çok geniş bir kitlelerin suratına çarpılacaktır.

kalemine ve yüreğine sağlık güzel insan...

(bkz: biz ibneliği çok iyi biliriz)
ankara üniversitesi hukuk fakültesi mezunudur. spod aktivisti olarak tanırım. son günlerde yalnız bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. çünkü ibnelik bir cinsel yönelimdir, hakaret sayılmamalıdır.
lgbt dernek ve oluşumları konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacak.

--- spoiler ---

eşcinsellik/ibnelik bir hakaret değil, cinsel yönelimdir


başbakan recep tayyip erdoğan’ın kadınlara, toplumsal muhalefetin çeşitli kesimlerine ve diğer azınlık gruplarına yönelik saldırgan üslubundan lgbtiler de nasibini aldı.

başbakan’ın “dört dörtlük aleviyim” açıklaması üzerine twitter’da “başbakandan 'dört dörtlük ibneyim. ibneliği sizden öğrenecek değilim’ açıklaması bekliyoruz” diye twit atan lgbti aktivisti levent pişkin hakkında yapmış olduğu suç duyurusu, 11 yıllık akp hükümetinin lgbtilere yönelik yok sayıcı ve dışlayıcı politikalarını bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

akp iktidarı boyunca hükümet sözcüleri ve hükümete yakın basın organları tarafından defalarca hasta ve sapkın ilan edilen, hedef gösterilen ve nefret cinayetlerine kurban giden lgbtiler, yaşama, çalışma, barınma, sağlık ve eğitim gibi en temel haklarından mahrum bırakıldılar. akp, bütün bu temel haklar alanında lgbtilere yönelik hiçbir adım atmadığı gibi, lgbti hareketinin yıllardır verdiği anayasal eşitlik mücadelesi de hükümet tarafından görmezden gelindi. anayasa uzlaşma komisyonu'nda tartışılan eşitlik maddesinde "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibareleri konusunda “uzlaşılamayan son madde olsa dahi taviz vermeyeceklerini” açıklayan akp’li komisyon üyeleri, hükümetin lgbtileri eşit yurttaşlar olarak kabul etmediğini bir kez daha gözler önüne sermişlerdir.

lgbtileri eşit yurttaşlar olarak kabul etmemek ve aşağılamak hatalı bir biçimde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmişken, bir lgbti aktivistinin lgbtilerin hükümet tarafından yok sayılmasını ve aşağılanmasını 140 karakterde eleştirmesinin başbakan’a hakaret olduğu iddia edilmektedir. demokratik toplumlarda ifade özgürlüğünün sınırları başbakana hakaretle değil, toplumda güçsüz olan kesimlere yönelik nefret ve düşmanlık içeren söylemlerin kısıtlanması ile çizilir.

eşcinsellik ya da "ibnelik" ne bir hastalık, ne bir günah ne de bir hakarettir. eşcinsellik, tıpkı heteroseksüellik gibi bir varoluştur. lgbti hakları mücadelesi de bir insan hakları mücadelesidir. başbakan'ın "ibne" kelimesini bir hakaret olarak algılaması, varoluşları yok sayılan, yaşam hakları ellerinden alınan lgbtileri bir kez daha görmezden gelmesi, bunu yaparken de lgbti aktivisti bir arkadaşımızı hedef alması, bizler için kabul edilemez.

biz aşağıda imzası bulunan lgbti dernek ve oluşumları olarak, levent pişkin’e açılan davanın hepimize açılmış olduğunu ve bu davada doğrudan taraf olduğumuzu başbakan’a bildiriyoruz.

--- spoiler ---
spod un kamuoyuna duyurusudur. bu duyuruda ayı sözlük olarak bizde imzacıyız. üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız. levent pişkin in başbakan tarafından dava edilmesini doğru bulmuyoruz.

ilgili basın açıklaması;

http://www.spod.org.tr/turkce/basina-ve-kamuoyuna-escinsellik-ibnelik-bir-hakaret-degil-cinsel-yonelimdir/
ilgili dava için dayanışma çağrısında bulunulmuş;

http://gzone.com.tr/recep-tayyip-erdogan...
çok yakışıklı bir lgbti aktivisti. 2015 onur yürüyüşünde polise karşı aldığı "sen kim köpeksin" tavrı ve bakışlarıyla beni çıldırtmıştır hatta nerdesin aşkım diye slogan attırınca burdayım aşkım diye ortalığı inletmiştim
bu arkadaş iyi hoş da, şu "dört dörtlük ibneyim" şeklindeki sözümona "aktivizmi"ni pek de zekice bulmuş biri değilim. artık bi anlık bi gaza gelmeyle mi yazdı, twitter'da araya kaynar gider mi zannetti bilmiyorum ama pek mantıklı bir çıkış değil. ondan sonra yaz savunmana "ibne demek hakaret değildir, bu toprakların kültürüdür, rerörerö" diye. yerlerse. ama yememişler de işte. aktivizmde bi parça daha koşullara uygun şekilde, mantıklı davranmak lazım diye düşünüyorum.
selahattin demirtaşın avukatlığını da yürüten lgbti aktivisti dün evine yapılan şafak baskını ile göz altına alınmıştır. öhd ( özgürlükçü hukukçular derneği), ohal kapsamında faaliyeti durdurulan dernekler arsındadır ve levent'in öhd üyeliği yüzünden göz altında olunduğu bildirilmiştir. kendisinin pkk/kck üyeliği iddiasıyla yargılanacağı duyrulmuştur.

not: bu ülkede tarafın güçten yanaysa demokrasi emrine amadedir. adalet ne kadar radikal olduğuna göre sonuçlanacaktır. idam geldiğinde de tecavüzcüler hak yolunu bulup tövbe edeceklerdir. direnen ve direnecek kim varsa sevinç naraları atıla atıla ipe gönderilecek. nereden mi biliyoruz? bu ülkede bu durum hep aynı şekilde defalarca yaşandı. neyseki biz sesimizi çıkartmayarak kurtulacağız... di mi?

(bkz: görüntü var ses yok türkiye)
(bkz: zaten hdp ile yanyanaymış olacağı bu)
(bkz: mutlu muyuz hadi eller havaya)

http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=22488
hani tatlı rüyanızdan uyandırmak gibi olmasın ama kendisi iç güvenlik tasarısı adı altında yapılmak istenen ve bugün fazlasıyla hayatımıznda olan değişiklikleri 2015 şubatta anlatmıştır. o zamanlar yargı sayesinde tam anlamıyla yürürleye girmeyen ama 15 temmuz 2016 sonrasında direkt hayatımıza sokulan güvenlik kurallarını tek tek açıklamıştır. eyvallah kimi söyledikleri hoşunuza gitmeyecek hatta taraflı gelecektir ama başınıza gelecek hukuki süreçleri dinlemenizde fayda var.

hatta öncesinde bence dünya geçmişte bu süreçlerde neler yaşanmış ve bizi neler bekliyor bilmek istersin. burada niyet felaket tellallığı değil. herşeyden önce geçmişi bilmenizde yarar var. dünyada ne zaman sol yükselişe geçerse o zaman eşcinseller görünürlüklerini ve varlıklarını ifade eder hale gelmiştir. fakat bu farkındalık ne zaman yükselişe geçse ardından daima bir milliyetçi akım yerini almıştır. yani anlayacağınız her yükselişten sonra bir belli bir dip olmazsa olmaz. en azından dünya siyasi tarihinde muhafazakarlığın, milliyetçiliğin ve solun, liberalizmin iniş çıkışlı dansının kuralı bu gibi bir şey. 1915-20 lerde eşcinsellerin can damarı almanya(berlin) ve rusya ( batı rusya) imiş . sonrasında 2. dünya savaşı arifesinde ve sürecinde stalin'in ve hitlerin eşcinselliği yasa dışı ve dejenere ilan etmesiyle birlikte sürek avı başlar. tarihin her sahnesinde işler bir yere kadar gelişmiş olsa bile daima yerle bir edilip kökü kazınmaya çalışılmıştır. çünkü eşcinseller azarsa, yaratıcının inananları cezalandıracağı dogması her zaman taze tutulur. bundan sonraki süreçte eşcinsellik 1960lara kadar içten içe yaşayışını sürdürse bile uyanış fazlasıyla tedirgin olmuş. daha sonraki süreçlerde de milliyeçi ve sol çatışması ile yine inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. fakat stonewall ile gösterilen duruş zaman içerisinde adım adım yükselerek pride'lara sonrasında harvey milk'e ve bugünkü toplumsal kazanımlara kadar gelmiştir. bu toplumsal kazanımlarda belli gelişmiş anayasası olan ülkelerde söz konusudur.

yani kimse bu hakları dünden bugüne bir toplantı masasında bir kaç saatte ya da günde elde etmedi. farkında olmanız gereken şey toplumda sıçrayıp yayılan bir habis olarak görülüyor olmamız. bu nedenlede ne kadar saklanırsanız saklanın ilk gözden çıkarılacak lgbti'ler yani bizleriz. bunu söylemek hoş değil ama gerçeğin apaçık kendisi. asıl görmeniz gereken şey gelişmiş dediğimiz ülkelerde bile şu an bu ayak diretme, karşı koyma gözler önünde. bakınız donald trump ve onu izleyecek ülkeler. yani nereye gitseniz rahat olmayacaksınız. fakat her ne kadar milliyetçiler onları sindirmeye çalışsa bile buna izin vermedikleri için haklarını koruyorlar. yani özgürlüklerinin diğer sınıfların özgürlükleriyle aynı olduğunu fark ettirdikleri için sosyal hakları var ve aile kurup yaşıyabiliyorlar.

şimdi neden levent pişgin in hapise atılması ve senin bunun karşısında çekirdek çitlememen önemli anlamalısın. en azından farkında olmalısın. tamam korkuyorsan ve görünür olamıyorsan en azından başına gelecekleri kendisinin ağzından can kulağıyla dinle. çünkü taaaaaaaaa geziden beri geçirilmeye çalışan yasalar artık ohal ile eksiksiz ve katlana katlana hayatımızda. o da 2015 te bunu anlatmış bugün yaşadıklarını neredeyse 1,5 sene öncesinde sana kahincesine anlatmış mı ne? kehanet bir tarafa zaten gezi sonrasında bunların gözümüze soka soka yapılacağı belliydi. şimdi sende ya bunları bilip aktarmalı ya da seni yok etmeye and içmişin karşısında ayakta kalmalısın. bunu yapamıyorsan bile yok olmayacağımızı insanlara anlatabilirsin. gelecek nesile taşıyabilirsin. lütfen....


paris barosu tarafından onursal üyeliğe kabul edilmiş.
haber devamı için. http://m.bianet.org/bianet/insan-haklari...
tutuklanan müvekkili ile görüştüğü için göz altına alınmıştır. ilginç gerçekten. sen bir avukatsın, avukatlığını yaptığın tutuklanıyor, ceza evinde onu ziyaret ediyorsun, ilerleyen davalarda mahkemede bu adamı savunacaksın. hoop bir bakıyorsun gece 04:00'te kapına dikilmişler. evini talan etmişler, bazı eşyalarına el koymuşlar.

bir de bu olanlar normalmiş gibi suça çanak tutanlar var ya, tiksinçlik abidesisiniz.
öhd nin en yakışıklı avukatı. şu an savcılıkta ifade veriyor. mesleğini yaptığı için cezalandırılması mı daha önce hakkında açılan dava mı ne derseniz hepsi çok trajik. can yücel'in kabızlığını anlatmak için yazdığı bi şiiri var:

benim halim memleketin hali
üç gündür kabızım; dışarı çıkamıyorum
ne geğiriyor, ne osurabiliyorum
içim gırtlağıma kadar bok!
her zamanki gündelikçi kadın iki kız yollamış yerine,
acemi şeyler
etrafımda dolanıp duruyorlar
zaten başım dönüyor,
yemekten içmekten kesildim
boyuna lağman yaptırıyorum, götüme fitil sokuyorum
bunlar yetmezmiş gibi dışarıda
sokak inşaatı yeniden başladı,
matkaplar gırla…
kendimi intihar edeceğim bir gün!
arkadaşımız adli kontrol talebiyle serbest bırakıldı. yalnız bırakmayan herkese teşekkürler.
adli kontrol talebiyle serbest bırakılmasından, sonra sevinçten bana gün boyu gerilla halayı çektirmiş aktivist. onur yürüyüşüne sırf senin nerdesin aşkım sloganını attırmak için geliyorum be adam
bir yerde onun için 'dünyanın en yakışıklı avukatı' tanımlamasını okumuştum. canım benim, gerçekten çok yakışıklı ve lgbti hakları için fazlasıyla mücadele eden birisi. şu videoda homofobi üzerine konuşmuş: