liselerde zorunlu osmanlıca dersi

dünya uzay yolculuğuna çıkıyorken canım ülkemde gündemde olan yeni haber. millet gider mersine, bunlar gider tersine.

(bkz: osmanlıca)
şarttır, ihtiyaçtır, ilaçtır ve dahi zamanda bir yırtmaçtır!
allah iman versin, gerisi boş...

(bkz: akp)
(bkz: ileri demokrasi)
(bkz: yeni türkiye)
zorunlu osmanlıca dersi, aslında marsta koloni kurmanın temelidir.
son karar seçmeli ders olacağı yönündeymiş.
atalarının eserlerini yıkan,avm rezidans yapan hükümetin göstermelik oyunu.osmanlıca öğrenmeyi destekliyorum ama seçmeli ders olsun isteyen öğrensin.öğrencileirn öğrenmek isteyeceğini zannetmiyorum 3 aylık kursta zar zor okumayı sökmüştüm yazmanın yakınına dahi geçemedim.harekesiz olduğu için yazım hataları hat safhada olur.
kısacası bi boka yaramayacaktır.ecdadımın mezarını okuyamıyom diyen denyolar belediyelerin veys halk eğitim açtığı kurslara gitmez.boktan memleketin diğer işlerin de olduğu gibi bu da göstermelik içi boş bir eylem.
kanal t spikeri bahar özyılmaz da bu konuda bir video çekip sosyal medyada yayınlamış, eleştiriler de ne güzel.

bakalım; http://www.haberler.com/bahar-ozyilmaz-dan-osmanlica-ya-sert-elestiri-6759478-haberi/
aslında, bunun neresi tuhaf, anlayabilmiş değilim.
tarih okuyacak öğrenciler için sahiden gerekli bir ders olabilir.
bana kalsa keşke hiyeroglif de öğretilse ya da süryanice... yeni olan herşeyden ne den bu kadar korkuıyoruz ilginç.
ben lise öğrencisi olsam, tek sıkıntım bir de bu dersin sınavıyla uğraşmak olurdu.
ben de, kişisel olarak, dünyadaki kaybolmuş ve yaşayan tüm dillerin ülkemdeki üniversitelerde veya ilköğretim okullarında okutulması taraftarıyım.
süryanice, ermenice, hititçe, luvice, ...vb. kadim anadolu dilleri bizim geçmişimizi ve şerefimizi temsil eder!fakat, bunun bazı şartlar ve kurallar çerçevesinde uygulanması şarttır!
milli eğitim şurası, milli eğitim bakanlığı' nın en üst danışma mercii olarak, 1939'dan beri, genellikle 3 veya 4 yılda bir (olağanüstü dönemlerde biraz daha sık aralıklarla) toplanmaktadır.
bu şuranın kararları tavsiye niteliğindedir, fakat, ilgili dönemlerdeki hükümetlerin güdümündeki katılımcılarla toplandığından, zaten uygulanması istenilen kararlar çıkartılmaktadır. dolayısıyla, çok büyük aksilikler yoksa, bu kararlar genellikle uygulanmaktadır.

gelelim " osmanlıca dersi"nin önerilmesine...
eğitim ve öğrenme teorilerinde, öğrenme ve eğitim etkinliklerinin programlanmasında ve ders müfredatının oluşturulmasında, birkaç evrensel kural ve ilkeye dikkat edilir. en azından, normal ve gerçek insanların yaşadığı bazı toplumlarda, bu klasik kırmızı çizgilere özen gösterilir (klasiktir çünkü, antik dönemlerdeki uygarlıklarda bile, günümüz eğitim felsefelerinin temelleri mevcuttur!!)
bunlardan birincisi, "ihtiyaçlar"ı göz önüne alma kuralıdır! ihtiyaçlar, bireysel ve toplumsal olmak üzere ikiye ayrılır.
ikincisi, "sorunlar"ı çözme hedefidir. sorunlar da, ihtiyaçlar gibi iki boyutludur. bireysel ve toplumsal. ihtiyaçlardan farkı, sürmekte olan ve toplumsal-bireysel maliyetler doğuran zararları temsil etmeleridir.
üçüncüsü, "geleceğe dönük beklentileri ve planları" gerçekleştirebilecek hazırlıkların yapılmasıdır.
ayrıca, öğrenilecek veya öğretilecek konuların veya bilgilerin, "bireylerin zihinsel ve bedensel yapısı"na da uygun olması, en kritik kurallardandır...

osmanlıca, gerçek bir dil olmayıp, bir devlet iletişim aracı olarak geliştirilmiş yapay bir dildir. tıpkı, orta avrupa yahudilerinin konuştuğu yiddiş gibi.
osmanlıca, günümüz türkiyesinde, zaten özgürce çalışılmakta ve öğrenilmekte olan bir konudur. bu alanda kürsüler, araştırmacılar ve kurumlar hizmet vermektedir.
dolayısıyla, bunun bir şura önerisi olarak getirilmesi demek, şimdiye kadar hiç çalışılmadığı, öğrenilmediği veya araştırılmadığı anlamına gelmemektedir.
çünkü, hem tarihsel hem de sosyo-ekonomik tüm araştırmalarımız için, osmanlı atalarımızın devlet diline ihtiyaç duymak kaçınılmazdır.

fakat, dönemini tamamlamış ve günümüz dünya siyasetinde ve ekonomisinde işlevini yitirmiş olmasına rağmen, böyle bir dilin, bir ihtiyaç, bir sorun veya plan için kullanılarak bir yarar sağlayacağını düşünmek, gerçekçilikten, milliyetçilikten ve osmanlıcılıktan uzak bir "mastürbatif ütopya"dır ve eğitimcilikle de ilgisi yoktur!
dolayısıyla, bu dil, sadece ve sadece, bunu bir ihtiyaç veya sorun olarak görüp, kendi zihinsel veya bedensel yapısına uygun olduğu için öğrenmek isteyenlerin çalışmasına açık olmalıdır.
nitekim, şuradaki üyeler, biraz mantık sahibi olduklarını kanıtlayarak, seçmeli ders olarak kalmasında karar kılmışlardır...

ancak, böyle bir öneriyi değerlendirirken, öneren kitlenin ve siyasal iradenin özelliklerini de unutmamak gerekmektedir, heyhat!
osmanlıcayı öneren, bir sol parti değildir. bir milliyetçi hükümet döneminde de gerçekleşmemiştir.
osmanlıca, cumhuriyeti bir düşman olarak gören, osmanlı toplumunun doğal evrimini ve aydınlanmacı atalarımızın hürriyet felsefesini lanetleyen bir monarşik islamcı güruhtan çıkmıştır!
dolayısıyla, maalesef bir iyi niyet ve güzellik aramak na-fi-le-dir!

saraylar yapılırken, güçler ayrılığı sona erdirilmiş ve başkanlık sistemi uygulamadayken ve fanatikler heryerde "padişahımız" nidaları atarken, sizce gerçekten de çok mu masumcadır osmanlıca teklifi, yoksa ben mi çok kötü niyetli bir insanım?? varsın, tarihi yazanlar karar versin!