müzeyyen senar

sesi rakı gibidir. hani rakıyı sevmem ama bu kadını dinlerken insanın şişe şişe rakı içesi geliyor. ne zeki müren,ne bülent ersoy... müzeyyen kadar kimse güzel söyleyemiyor türk sanat müziğini...

bir kimseye etmem şikayeti söyler ki...
sanat müziğine hayat veren,dinlenesi kılan yegâne insanlardandır. bir ömre bedel albümü muhteşemdir.
muazzam yorumuyla sanat müziğinin klasik çizgisini anlamı bozmadan yerle bir eden, parçaları okurken fena halde gaza gelen ve getiren, yıllara meydan okuyan yüzündeki o hiç solmaz tebessümü bir ömre bedel müzik ikonu.
ordan burdan dinlerken, kendisinde soluk aldığım beni dinlendiren çoğu zaman uzaklara götürendir. şu an olduğu gibi.
içmeden sarhoş eden ses.
1918 doğumlu, cumhuriyetin divası ünvanı alan, türk sanat müziğinin eşsiz ve yeri doldurulamayacak değeri. 2006 yılında geçirdiği rahatsızlık sonucu sesini kaybetmiştir. halen bodrumda çocukları ile birlikte yaşamaktadır.
klasik türk müziğinin en özgün yorumcusudur. insanı duvardan duvara fırlatır, tam indim sanırken yeniden havaya savurur. türkülere de aynı güzellikte can verir. hiçbir klasikçinin beceremediği gibi yorumlar. zeki müren ve bülent ersoy onun izinden gitmeye çalışmışlardır.

denizde yüzerken, suyun üzerine koydurttuğu tepsiden rakı yudumlayıp, kavun yediği anlatılır. bu anekdotuyla kendisine daha da hayran bırakan kadındır. sezen aksu nun anlattığına göre rahatsızlığını bile büyük bir ermişlikle taşımaktadır. ne yazık! canlı dinleme şansına kavuşamadığım büyük ses. uzun ve acısız bir ömrü olmasını dilerim.

bir yerde okumuştum: atatürk, saçlarını kısa kesmesini istediği için ömrü boyunca uzatmamıştır. *

balkona çıkmışsın. hava biraz serin ve esiyor rüzgâr hafiften. kahveni hazırlamışsın mis gibi. sigaraların da var yanında. kimse değmeyecek keyfine. sonra.. sonra komşulardan birinden bir müzik sesi işitiyorsun: müzeyyen senar!

tesadüf müdür? muazzam bir güzelliktir.

" target="_blank">
dinledikçe içmeden sarhoş eden, içerken dinlersen adamı öldürüp öldürüp her kadehde dirilten ses sanatkarı. sanırım alto sese sahip. ayrıca sanatçı ahlakını asla kaybetmemiş, sahne adabını çok iyi bilen muhteşem bir insandır.
bir videosunda elmayı nasıl eliyle ikiye böldüğünü gördüğümde şok geçirmiştim. ayrıca bir dönem bir arap sefiri ile evlenip sefire ünvanı almıştır. türkiyede şuan bulunamayacak (çünkü yakılmış) bir filmi vardır adı ana yüreği.
bir rivayet de şarkı söylemeden evvel ya da şarkı söylemediği zamanlarda kekeme olduğu yönündedir.

üstelik kendisine müzeyyen hanım değil müzeyyen abla denmesini isteyecek denli de mütevazidir.
(bkz: popülizmin neslini tükettiği erdemler)
soyle sevgili diye bir eser vardir ki muzeyyen senar ile can bulan ugruna kac duble icilir bilinmez.. hemserilerim arasinda en sevdiklerimdendir ... sanatci kelimesini dolduran ozdegerlere sahiptir kendisi.. ve evet sarki soylemeye baslamadan once kekeme oldugu dogrudur.
bir ömre bedel kadın. ne güzel bir şey ona sahip olmak, onu dinlemek.
şarkılara hayat veren kadın..
hani işin pohpohlaması bir yana, kadın hakikaten dinletiyor kendini. zaten kronik içiciysen dinlemekten başka şansın yok.
cumhuriyet anadolusunun klasik döneminin, en önemli türk sanat müziği temsilcilerinden biridir.
onunla başlamış ve onunla sona erecek bir yorumun ve tarzın sahibidir.
biyografisini okumanızı öneririm.
hep aynı şeyleri söylesek de, güzel sözlerin bıraktığı tınılarla ruhunu kutsamak görevimiz...
yıldızlarımızı yitire yitire, karanlıklar kalıyor bize!
her boyutta ışıklar içinde olsun, o güzelim şarkıları her çalındığında ruhu şad olsun!
yeni öğrendim ki, bir başka güneşimizin vefat ettiği ( sabahat akkiraz'ın ifadesiyle, hakka yürüdüğü) tarihte vefat etmiştir: cem karaca
1953 yılında suudi arabistan büyükelçisi tawfik hamza ile 3. evliliğini yapıp suudi arabistan'a da gidip gelmeye başlamış, sanat hayatına ara vermiştir.

müzeyyen senar'ın hayvanları çok sevmesi ve evine fare, köpek, kedi gibi hayvanları getirmesi hatta bunları yatağına alıp uyuması o dönem ülkede olay olmuştur. gerek senar'ın arabistan'da modern yaşama uygun şekilde yaşamak istemesi gerekse islamiyet'e aykırı şekilde hayat sürmesi iddiaları ile eşi başka bir ülkeye sürgüne gönderilmek istenmiştir.

baskılardan yılan senar, 1955 yılından eşinden boşanarak, arabistan sayfasını tamamen kapamış; türkiye'ye gelip sahne ve müzik hayatına geri dönmüştür. 1955 yılından itibaren 1948 yılında henüz 17 yaşında iken tanıştığı zeki müren'i himayesine alarak sanat ve gazino hayatı ile tanıştırmıştır.
  • /
  • 2