mu kıtası

atlantis ile birlikte dünyanın en büyük gizemlerinden birisi. büyük okyanus'ta, avustralya'nın 2 katı büyüklükte, amerika kıtasının batısında bir ada olduğu rivayet edilir. atatürk'ün araştırmalarına konu olduğu da söylenmektedir.

µ şeklinde gösterilir. enteresan olan kısmı ise, bu işaretin klavyeden alt tuşuna basılı tutularak, 4 8 15 16 23 42 tuşlarına peşpeşe basma ile elde edilmesidir.
insanlığın tüm dünyaya o adadan yayıldığı söyleniyor ki aslı var mı bilmem
mu, mu herhalde, kayıp olan! bundan yaklaşık 12 bin yıl önce pasifikte sular altında kaldığı düşünülen kıta. mustafa kemal'in de ilgisini çekmiş kökenlerimizin buradan gelebileceğini düşünmüştür. (bkz: kayıp kıta mu)
atlantis efsanesi ile çakışan bir geçmişi olup, aynı yer olduklarını ileri süren bilim adamları vardır.
atatürk'ün savaştan çıkan yorgun halkını gaza getirmek için üzerinde araştırmalar yaptırdığı mitolojik kıta. bunun için güney amerika'ya kadar elçi gönderir. işte bu kıtada asil, üstün, soylu türklerin yaşadığını ve dünya medeniyetini şekillendirdiğini falan söyler. hatta atatürk'ün mezarının şekli tamamen mu imparatorlarının mezar şeklindendir diyenler bile var. bence tamamen kabalaya göre yapmışlar ama neyse.
atatürk'ün de içinde olduğu bir çok aydın tarafından incelemeye alınmış olan batık antik kıtadır. atlantis gibi bir kıtadır. ancak atlantik okyanusunda değil pasifik okyanusundadır. ayrıca kalıntılarına ulaşılmıştır.

hindistan'da görev yapan bir ingiliz albayı budist tapınakların birinde bazı tabletlerin muhafaza edildiğini görür. bu tabletler nakal tabletleridir. ölü bir dilde yani mu dilinde yazılmıştır. rahipler bu dili kuşaktan kuşağa aktararak günümüze getirmişlerdir. albay churcward da tabletleri tercüme ettirir. tabletlerde büyük bir deprem neticesinde yaşadıkları ülkeyi kaybeden insanlardan ve göç etmek zorunda kalmalarından bahsedilmektedir. yine tabletler buradaki uygarlığın son derece gelişmiş bir uygarlık olduğunu ve insanlığın burada ortaya çıktığını söylemektedir.

yapılan araştırmalar neticesinde japonyanın güneyinde çinin doğusunda yani pasifik okyanusunun güneyinde avustralyadan üç kat büyüklükte bir kıtanın battığı keşfedilmiştir. havaii gibi adalar bu kıtanın yüksek dağlarıdır. okyanusun dibinde ise bu medeniyetin kalıntısı olan devasa binalar ve heykelle keşfedilmiştir.

araştırmalar devam ederken, meksikada da bazı tabletler bulunmuştur. bu tabletlerdeki yazılar ile nakal tabletlerindeki yazı aynıdır. ve aynı felaket anlatılmaktadır. ayrıca meksikada bulunan büyük piramitte - büyük tufan sonrası göç etmek zorunda olduğumuz ülkemizin anısına - yazmaktadır.

doğruluğu elbette her bilimsel çalışma gibi tartışmalıdır ancak bana en çarpıcı gelen; mısır tanrısı ra'nın mu kıtasındaki genç rahiplerden biri olması ve dini yaymak için kıtayı terk etmesidir. bu veri tabletlerde mi geçiyor bu konuda bir bilgim yok.

atatürk zamanın meksika büyükelçisi tahsin mayatepek'i buraya göndermiş ve çalışmalar yapmasını istemiştir. mayatepekin çalışmaları anıtkabir kütüphanesinde bulunmaktadır. bu çalışmalara göre türk dilleri ile mu dili arasında ve tabi maya dili arasında oldukça benzer kelimeler bulunmaktadır. ülkemizde bugün araştırmacı yazar sinan meydan bu konuda kitaplar yazmaktadır. kayıp kıta mu ve köken isimli kitapları bu batık kıta hakkındadır.
yaşı milyarlarla ölçülen galaksimizdeki ve gezegenimizdeki akıllı uygarlıkların yaşının 15-20 bin yıl kadar genç olabileceğini zannedenleri ürküten bir ışık!
heyecan ve gizem dolu geçmişimiz!
mısır ve tibet felsefelerinin kökeni!

(bkz: james churchward)
gerçek değildir. insanların 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında mu, jakarta, lemuria ve alt dünya gibi teoriler geliştirmelerinin sebebi o dönemde yükselmiş teozofist akımlarla birlikte uç ideolojilerine dayanak aramalarıdır. düşünün ki naziler kar topu güneşe inanıyorlardı tüm teknik bilgilerine rağmen. çünkü bu tarz fikirleri kendi ırksal yahut sosyoekonomik putlarını yüceltmek için kullanıyorlardı. aynı zamanda dünya o zamanlarda bu kadar iyi bilimsel incelemeye tabi tutulmuş değildi.
yani bir de yeni yeni küreselleşen dünyanın şafağında kalma mistisizm ve oryantalizminde etkisi pek fazladır bu dönemde.
oyunlara gelmeyin canlar.