patronun odaya çağırması

dosyaların toparlanması akabinde derhal beyefendi beyefendi odanın yolunu tutmayı gerektirir. bu numaradan sergilenen beyefendilik ne de olsa sinirli patronu yatıştırma adı altında dağınık üstbaşı toparlayarak odadan ayrılmayla bozulacaktır.
seks ihtiyacını gidermek istemesi anlamına gelir bazen.
ingilizce de ayar yeme, azar işitme anlamına galen "being called on the carpet" deyimi buradan türemiştir.
genelde işçilerin çalıştığı atölyelerde ya da bürolarda yerde halı yoktur ama patronun odası duvardan duvara halı kaplıdır. bir çalışanın bu halının üzerine çağrılma nedeni ise sadece kendisine ayar vermek ve iyi bir fırça çekmek sebebiyle olacağı için, patronun odasına çağrılmak deyimi, azar işitmek anlamında kullanılır.
konuşmamız gereken şeyler var demenin bir alt versiyonu genelde fırçayla sonuçlanır pek hayra alamet değildir.
tam da bugün ne tesadüftür ki başıma gelen olay , çalışma bakanlığından geldiler sözlük ve patron beni odasına annemin beni 4 yaşındayken çağırdığı gibi çağırdı, saçımı tükürükle yapıştırdı, üstümü başımı düzeltti, pışpışladı,öyle gönderdi toplantı odasına..*
hayırlı bir durum olma olasılığı oldukça düşüktür. hatta yoktur. ya imkansız bir şeyin yapılmasını isteyecektir, ya özel bir işini yaptıracaktır, ya da kovacaktır. bermuda şeytan üçgeni gibi.
lisede müdürün odaya çağırmasının bir üst modelidir.
genelde şarj cihazını versene diye çağırır
başıma neler gelecek merakı , toto terlemesi ve kesin bir olay var paniği yaratabilir .
patronla aranız iyiyse, işleriniz stresli ve yoğun değilse, bir de patron hoş ise çağırsa da iki sohbet etsek diye akşama kadar duyulan umut, ümit.
yazın çalıştığım lanet yerde patronun genellikle çay veya kahve istemek amaçlı yaptığı eylem.
şu an okuyorsa burdan sesleniyorum: o çaylara kahvelere çok kötü şeyler** yaptım hanımefendi. paramı her hafta iki üç gün geç verip** bir de üstüne azarlamasaydın napim?
azarlamak için yapabileceği gibi birden soyunarak blowjob'a da başlayabilir. yurdum patronları hayli ayarsız olduğundan kontrolsüzlük derecelerini önceden kestirmek güç.
her çağırdığında ya işime son verildi ya da 'şunu bunu yamamışsın(aslında o yapmamış)' denilerek kalaylandım. bu yüzden bugün bir holding sahibiyim.
bir men at play patronuysa binlerce dolarlık toplantı masasının üzerinde sevişmek ile sonlanabilir.
patron odasına çağırır ve,

- beni çağırmışsınız, buyrun?
- aşağıda bir sıkıntı var sanırım?
- hayır, yani çözülmeyecek bir sıkıntı değil!
- seninle doğru bir iletişim kuramadık
- nasıl bir iletişim istiyordunuz ki? ne deseniz yapılıyor!
- daha samimi bir ilişki demek istemiştim
- patronumsunuz ve ben de çalışanınız, daha yakın nasıl olabilirki?!
- neyse, aşağıdaki sorunu çözersen sevinirim
- sorun yok, rahat olun
- bir ara yemek yiyelim, detaylı konuşuruz
- bu ara çok yoğun geçiyor, eve zor gidiyorum
- tamam, sorun yok diyorsan öyle olsun
- yok, rahat olun

* tamamen gerçek bir konuşmadır ve patronumla* benim aramda geçmiştir. evet malım. adama deli gibi dibim düştüğü halde, kendimi mala bağlayarak anlamamış gibi oynadım durdum. korktum işte. yoksa o beybi, sabahlar olmasın, yataklar dar gelsindi...
benim patronlarım hep yaşlı ya da çok çirkin oldu hep, hiç giderleri yoktu. bu nedenle beni pek heyecanlandırmayan durum.