sevan nişanyan

on parmakta on marifet tadında aydınlarımızdan biri. arkeoloji ile ilgili çalışmalarıyla başı çok ağrımış, sözcüklerin etimolojisine kafa patlatıp, çok eğlenceli bir kitap olan elifin öküzünün ( sürprizler kitabı ) sahibidir. çok severiz kendisini.
provakatif şirince sevdalısı. bürokrasiyle, tabularla oynaması iyiydi hoştu ama sonra birşeyler oldu. önce karısının kafasına bir kavanoz bok döktüğü haberi geldi. özel hayattır falan diyip görmezden geldik*. sonra biyografi falan yazdı. biyografiden anladığı ne yüce, ne zeki ve ne harika bir insan olduğunun altını çizmekmiş. ve günlerden birgün galata'da karşılaştım. o ne özgüven, o ne kibir, o ne hastalanmış bir ruhtu yarabbim. kendini ve meziyetlerini anlatırken kendinden geçiyor adeta orgazm yaşıyordu. dumura uğramış ve utanmış bir halde ayrıldım mekandan. malesef kof bir antikahramanmış sevan nişanyan. ülke olarak vasatlık ve rezillik çemberinde yüzdükçe böyle yarı aydın ve kendim budalası tiplerle oyalanmaya devam edeceğiz sanırım.

ps: şimdilerde islamiyet üzerine eleştiriler yazmakta. eleştiriden anladığı da hakaret. nice manyağın ve cahil insanın cirit attığı ülkemizde dayak yerse bunu altın madalya gibi taşıyacağından eminim. şirince'de anormal fiyatlara kiraladığı odalarla sosyalist numarası yapmaya devam ediyor...
aykırı sorular programındaki nişanyan gerçekten mantıklıydı ama son zamanlar ciddi manada koskocaman bir provakatör olduğunu düşünüyorum. islamiyet için yaptığı eleştiriler ise sadece biraz serttir, eleştiri anlayışı çok gelişmemiş bir ülkede bu kadar fazla konuşması da cesarettir. ama göz ardı edilmemesi gereken bir durum var ise tdk'ya bulunduğu büyük katkılardır.
provakatör falan ama türkiyenin yetiştirdiği nadir filologlardan bir tanesi.
odtü'de katıldığı "teoloji sempozyumu"nda, femisit ve lgbt aktivistlerce protesto edilmesinden sonra birçok şey yazıldı, çizildi, çekildi. bana göre, protesto ve protesto sonrasına dair "okunabilecek" (protesto sonrası şöyle biraz yazılıp çizilenlere bakılırsa, cinsiyetçi ve homofobik dilin, bu patriyarkal düzendeki en iğrenç örnekleri görülecektir), denk geldiğim şöyle iki yazı var:

(1) yazı: bir protestonun ifşâ ettikleri üzerine | link: http://hkubra.org/?p=1014

"son olarak, bir grubun eylemini benimsememekten veya eleştirmekten öte, kadınlığın saldırıya ve çirkin tâcizlere uğraması, salt kendisini “liberal” vey⠓sol” diye târif ediyor diye ataerkillik ve kadın düşmanlığından muâf olduğunu sananların cinsiyetçi tavırları bana bir kez daha gösterdi ki, bizim feminizme ihtiyacımız var. evet, belki birbirimizin bazı eylemlerini beğenmeyeceğiz, belki metodoloji konusunda çok tartışacağız. fakat bizim feminizme ihtiyacımız var – zirâ bu ülkede cinsiyetçilik var, kadın düşmanlığı var, ataerkillik var; hem de hiç gocunmadan, hiç çekinmeden, hiç vicdânı sızlamadan var. feministlerin sesinden, kadınlardan, kadınlıktan pek rahatsız olanlar var; öyleyse, biz feministlerin daha fazla ses çıkarmasına pek gerek var. ses çıkaralım, gürültü yapalım: kadınlardan ve kadınlıktan rahatsız olanları, rahatsız etmek için."

(2) yazı: battle of nişanyan ve 100 metre boyundaki feminazilerin saldırısı | link: http://istifhanem.com/2013/02/22/feminaz...

"ama kültür savaşının bu episodunda, simgesel şiddetin hatalı kullanımı sorunundan çok daha endişe verici bir şey dikkatimi çekti: feministler ve lgbt aktivistler, onlara karşı yıllardır nefret ve dışlama üreten baskın muhafazakâr doxa’nın hızla devreye girmesi sayesinde, faşist, zorba ilân edildiler. türkiye toplumsal hayatında kadınların ve erkeklerin çoğunluğu eril tahakkümü ve homofobiyi doğallaştırmamış gibi, sanki feminist ve lgbtgruplar iktidar konumlarına yerleşmiş ve hepimize kendi hayat tarzlarını dayatıyorlarmış gibi, sanki türkiye’de milyonları peşinden sürükleyen feminizm ve lgbt hareketleri varmış da azınlıkta kalmış muhalif heteroseksüel erkekleri eziyor gibi bir hava estirildi. “feminazi” kelimesine, farkında olarak veya olmayarak kadın düşmanlığını ve homofobiyi yeniden üreten bu söyleme gömülmüş biçimde nişanyan tartışmasında rastladım."

entryi girerken denk geldim, protestoyu gerçekleştiren aktivistlerle röpartaj yapılmış. protestoyu ve arka planını bir de onlardan dinlemek gerek: http://www.siddethikayeleri.com/portfoli...
türkiyenin sahip olduğu nadir bilim adamı.
afedersiniz kendisi ermeni, ama türkçeye yaptığı bilimsel çalışmalarla kimsenin yapmadığını yaptı.
anadolu'nun binlerce yıllık yer adlarını köy köy araştırarak bize sundu.
şirince'de bulunan matematik köyü yüzünden hapse atıldı. orda da boş durmuyor bu allahsız gevur; üretmeye devam ediyor.

http://nisanyan1.blogspot.com.tr/
türkçeye kazandırdığı etimoloji sözlüğü ile muhteşem bir iş yapmış bilim insanı. sayesinde birçok sözcüğün kaynağını öğrenebiliyoruz ve bu benim çok işime yarayan bir şey.

http://www.nisanyansozluk.com/

tdk'nın başına atanması lazım bana kalırsa. ve türkler olarak o kadar çok miskin insanlarız ki, bizim yapamadığımızı başka kökenlerden insanlar yapıyor.

bu adamı da öldürürseniz ağzınıza sıçayım!
twitter üzerinden yayılan haberlere göre izmir'de bulunduğu açık cezaevinden firar etmiş, yurt dışında olduğu söyleniyor..
isminden tek anladığım ermeni oluşu. onun dışında adını ilk kez duydum.
her ne kadar türkiye'nin önemli dil bilimcileri ve yazarları arasında yer alsa da; sit alanına yaptığı inşaat ile nazarımda kaçak kat çıkan mahalle müteahhitinden farkı yoktur. eşinin üzerine dışkısını dökmesi de cabası...