sevgiliyle birlikte yaşamak

her sevgilinin ilk zamanlar arzu ettiği durumdur. sonsuza dek mutlu yaşadılar dönemi bittikten sonra sevgililer ev içinde birbirlerini en mahrem ayrıntılarına kadar tanımaya başlar. artık rüya bitmiştir ve gerçeklere dayanan bi film başlamıştır. oyuncular ellerindeki senaryoya bağlı kalarak doğaçlama yapabilir ya da gişe yapacağım diye ilişkiyi sonlandırabilir. beraber yaşayacak çiftlerin aklından çıkarmaması gereken en önemli şeyler şunlardır: yalnız kalamama sorunsalı, kendinize ait alanların daralması, hesap verme gibi durumlardır. velhasıl beraber yaşamak hem güzel hem de zor birşeydir... hepinize iyi seyirler!
hayal onlar gulüm. yok öyle bir dünya. bak albayın oğlu yaşamışta nolmuş. babası almış silahını dayamış sevgilisinin kafasına çocuğunu da kaçırmış. inanmayın böyle şeylere. siz yalnız kalın daha güvenli.
eğer iki tarafta yalnız yaşamayı karşılayabilecek maddi güce sahipse gereksiz olan durumdur. zaten öyle bir durumda sürekli aynı evin içinde olabilirsiniz ama kendinize ait bir eviniz olursa yalnız kalmak istediğinizde kaçabileceğiniz bir yer olur. ayrıca eşcinsel olduğunuzu saklamaya çalışıyorsanız belli bir yaştan sonra bir erkekle aynı evde yaşamak durumu zorlaştırabilir.
ailelerimiz ev arkadaşı numarasını kaç sene boyunca yerler, ne zaman bu kızların ikisi de niye evlenmiyor yahu diye düşünmeye başlarlar gibi hesaplar yaptıran düşünce. işin ilişki yönüne gelirsek, senelerdir birlikte yaşamak ilişkiyi kötü etkiler sözlerini duyarak yetişmiş bir nesil olarak bu konuda fobisi olmayan yoktur sanırım.
abartılacak bir durum olduğunu düşünmüyorum takıntıları olan ya da ruh hastası olmayan biri ile aynı evde yaşıyorsanız.
sevgiliyle beraber yaşayınca işler kızışacak mantığını / mantıksızlığını anlayabilmiş değilim. ancak deneyimlemediğim için de çok fazla bir şey söylemek abes kaçar. yaşayalım da görelim dediğim başlıktır.
her şeyi tartıp tartışıp, "gerçekçi" bir şekilde düşünülmesi gereken durumdur. "hayır, biz hep beraber olacağız" tarzı hayali, toz pembe, çocuksu laflar etmeyi kesip*; ikinci bir plan yapılmalıdır.* "nolur, nolmaz, ayrılırsak ne yapacağım?" gibisinden.* baba ocağına mı dönersin*, arkadaş evinde mi kalırsın*, yurda mı gidersin, bilinmez. *
uzun vadeli bir ilişkiden sıkılabilenler ve aşk aramayanlar için korkutucu olabilir.
ama, kolay uzlaşabilenler ve aşka ihtiyacı olanlar için idealdir!
hiç yaşamamışlar için özlem içeren ve sürekli arzulanan, birlikte yaşamış olanlar için çoğu zaman zor ve bir süre sonra bunaltıcı gelebilen hayat biçimi.
iki gün önce karar verdiğimiz durum, ev aramaya başladık bile; hadi hayırlısı.
aileye açılmadan yapılması zor gibi görünen olay.
evinizi bekar evi etiketinden kurtaran durumdur.

önce duvarların rengi değişir,duvardaki resimler değişir, hatta topyekün ev değişir. yıllarca yalnız bira kutuları ve kirli çorapların olduğu parkelerde artık, üzerinde sürahisi bile olan bir sehpa yer alır.

ailenizden farklı bir şehirde yaşıyorsanız; çok rahat yürütebileceğiniz bir durumdur.

tabii kendinize ve sevgilinize güveniyorsanız.
bir nevi evlenmektir.evlenmek için nasıl iki tarafında hazır olması gerekirse bunun içinde gerekir.her şeyi en baştan düşünüp karar vermek gerekir.sonradan çıkacak pürüzler sevgi ve aşkı sarsabilir.ayrıca bunun için birbirini çok fazla tanımak gerekir.karakteri zıt olan sevgililer yaparsa sonu hüsran ile bitebilir.ekonomik ve manevi riskler göz önünde bulundurulup bu işe kalkışmak en mantıklısı.şahsen ben özgürlüğüme düşkün,tembel,sorumsuz,hemen darlanan,kişisel alan sınırlarına çok fazla değer veren biri olarak bu olaya giremem.çünkü ne bok olduğumu biliyorum.eğer siz kendinize ve sevgilinize güveniyorsanız bunu yapın.size hem maddi hemde manevi olarak büyük kazançlar getirir.lakin dediğim gibi götünüz varsa bu işe girin yoksa mantıklı davranıp ayrı ayrı evlerde kalın.
hayatımda sadece bir kere 3 yıl kadar yapmış olduğum, şimdilerde pek bir özlediğimdir. aileyle yaşamak rahat ama sıkıcı, ev arkadaşı desen illaki kavga edilinip evler ayrılıyor. yalnız yaşamak bir süre sonra kafayı yedirtiyor. sanırım en iyisi sevgiliyle yaşamak. hele ki sevgilin eğlenceli bir insansa tadından yenmez, evde asla sıkılmazsın.
kanlı pıçaklı 3 yıl sürer. arada küsersiniz, dehşet kavga edersiniz aylar sonra birbirinize dönersiniz. yine yaşamaya başlarsınız. sonra biter. bitmiş olduğunu fark edersiniz. hatta ondan şimdi nefret bile edersiniz.
ama hâlâ dönüp baktığınızda "güzeldi be" dersiniz. birlikte yaşamak böyle bi şey.
dream life, ama ütopiktir biraz. bir kere geyler arasında sadakat mevhumu o kadar yok, gerçek bu. türkiye şartlarında sabırların her konuda ha çatladım çatlıycam olduğu bir zamanda, biriyle uzun süreli birliktelik için taş gibi sabır lazım, ki onu da ayrı evlerde sürdürülür, biriyle beraber yaşamak avrupa'da filan ideal olabilir. bizde tutmaz.
hayal, rüya ancak... keşke gerçek olsa
birlikte yasamaktan ziyade birlikte yasayabilmenin onemini farkedersiniz..ama evlilik oncesi iyidir..
şu sıralar yapmayı planladığımız eylem. sevgili kişisiyle ayrı şehirlerdeyiz uzun süredir. öncesinde bir ilk tanıştığımızda 5 ay kadar, bir de daha sonra istanbul'da 8 ay kadar beraber yaşadık, sonra iş nedeniyle şehirler değişince ayrı düştük, dile kolay 4 sene geçti. bu şekilde yaşamanın bir anlamı yok, madem bunca senedir bir ilişki götürüyoruz, beraber yaşamalıyız kafasına ulaştık sanırım ikimiz de. daha doğrusu o hep o kafadaydı da, benim kafam geç geliyor.

şimdi o işinden pek memnun değil, benim yaşadığım şehirde onun alanındaki iş olanakları ve kariyer fırsatları daha fazla. ayrıca ben burada ayrı bir eve çıktım. işim de stabil sayılır, bir süre daha buralardayım gözüküyor (belki de emekli olana kadar). bu nedenle aslında taşlar yerine oturmuş gözüküyor, bu adımı atmak için mantıklı bir zaman. ayrıca psikolojik olarak da oldukça yardım aldım, bir süredir eşcinselliğimi hayatımın geri kalanı ile nasıl bağdaştıracağım konusunda çaba gösteriyorum.

aynı evde yaşamayı istiyorum evet. zaten bu şehre gelip de kendine ayrı bir ev tutması hiç bir şekilde uygun olmaz. zaten bunu bana açık bir dille de söyledi, ben oraya gelirsem öncelikle senle yaşamak için geleceğim, tersi birşey düşünme diye. zaten böyle bir durumu benim de kabul etmem mümkün değil, olmaz öyle birşey.

aynı evde yaşayınca hayatı paylaşacağız, sorumlulukları paylaşacağız, birbirimize destek olacağız, hastalıkta birbirimize bakacağız, beraber ortak planlar yapacağız diye düşünüyorum. ayrıca yemek yapmayı, sağlıklı yaşamayı, spor yapmayı önemseyen biri, bunlar da benim eksik olduğum konular, bu konularda bana yardım etmesini çok isterim. ayrıca her geceyi sevgilinin sıcaklığının yanında geçirmek de harika. sevgiliyle uyum konusunda da neredeyse hiç endişe etmiyorum zira zaten kendisi dünyanın en uyumlu, en uysal insanlarından biri. ayrıca aramızdaki sevgi bağı da bayağı güçlü, pek çok şeye şunca yıldır tolere ettik. ayrıca önceden beraber yaşadığımız evlerden farklı olarak, şu anki ev 1+1 değil 2+1, dolayısıyla kafan atarsa kaçacak, kapını kapatıp yalnız kalabileceğin bir odası da var, ve bu cidden önemli bir ihtiyaç oluyor beraberliklerde.

ne zorlar? başta aile konusunun çözülmesi lazım elbette. aileme zaten açılmış durumdayım, öyle güllük gülistanlık bir ilişkimiz yok annemle bu nedenle ama yani daha ne yapabilirim bilmiyorum. kadını aile grubu ile bile tanıştırdım. babam munis biri, ona açılmadım ama açılsam anlayış gösterip destek olur gibi geliyor. abim de dünya sikime minare biri, annem ona da söylemiş, pek de takmamış. kuzenime açıldım, halama açılasım var falan. onlar da gerçi ne kadar etki edecekler.

komşular diyeceğim ama, kaç komşumu tanıyorum ki şu apartmanda. kaç komşumla doğru dürüst bir ilişkim var. ankara'nın en süper elit semtinde oturmuyorum belki ama gene de liberal sayılabilecek bir semtteyim, oturan kişiler kibar insanlara benziyor, daha sorun yaşamadım.

kendi sosyal ilişkilerimde etkisi olur mu diye düşünüyorum? zaten yakın üç beş arkadaşıma açılma sürecindeyim, bunlardan hiçbirinin de beni dışlayacağını zannetmiyorum, zaten dışlasalar ben de onları dışlardım. ama mesela pek yakın olmadığım başka arkadaş gruplarım beni bir yere davet etseler, sevgili kişisini cumartesi akşamı evde bırakıp gitmek olur mu diye düşündüm dün. aslında olur, olmaz diye birşey yok, çok müthiş bir sorun değil. bilmeyen arkadaşlarımı evime davet edemem herhalde, öyle bir durumu olur. ama zaten evimde habire birini ağırladığım da yok, kırk yılın başı oluyor, o da olmayıversin. gerçi düşünüyorum, bir süre geçtikten sonra ben de sevgilim de durumlara alıştıktan sonra bir şekilde ayarlarız bu tür şeyleri.

aslında düşününce çok da sorun olmayacakmış gibi geldi. düşüncelerimi böyle yazmak iyi geliyor, kafamı toparlıyorum. okuyan herkesin görüş ve önerilerine açığım bu arada.

saygılar, sevgiler.
son 3 ay öncesine kadar yaklaşık 8 aylık bir süreç için de facto olarak, son 3 ay ise resmi olarak gerçekleştirdiğimiz eylem. kolay değildir. ama zor da değildir. tamamen kişilere bağlı olmakla birlikte partnerlerin ayrı bireyler olduğu unutulmadığı ve buna bağlı olarak kişisel alan ''çok fazla'' ihlal edilmediği sürece (her ne kadar kısıtlanmıyor desek de evini, yatağını, düşüncelerini, hislerini ve vucudunu paylaştığın insan sonuçta) gayet de güzel giden şeydir. otogarlarda, dolmuşlarda, sinemalarda, kafelerde geçirilen onlarca saatten sonra aynı evi paylaşıp, birbirini görmek için hiçbir çabaya gerek kalmadan olan bütün gücünü partnerine yansıtabileceğin bir ortam oluşturmaktadır ve karşındaki insanı çok daha iyi tanımana vesile olur. fakat en çok dikkat edilmesi gereken unsur bana göre; ayrı zevkleriniz sadece kendinize ayırdığınız vakitlerinizin olması, olabilmesi. ayrı ayrı arkadaşlarınızla görüşebilmeniz veya kendi başınıza vakit geçirebilmeniz. çünkü bir süre sonra buna ihtiyacınız oluyor. kendinizi birbirinize kapatmayın. birbirinizi tüketmeyin, insan asalak bir yaratık olmaya çok müsait. sadece seviyorsunuz diye sömürülmeyin ve karşınızdakini sömürmeyin maddi ve manevi olarak. ha bir de son olarak sevgiliniz sizinle yaşamasın, siz sevgilinizle birlikte yaşayın.
  • /
  • 2