verilmiş en sağlam ayarlar

bill gates, comdex bilgisayar fuarını gezdikten sonra şu
açıklamayı yapar:

"eğer volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar
hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık
benzin koyup dünya turu atmamız mümkün olacaktı."

volkswagenden yanıt gecikmez:

"vw teknolojisi microsoft teknolojisi gibi olsaydı otomobiller şöyle
olurdu:

1- her aldığınız arabada tek koltuk olur, diğer koltuklar için
ekstra lisans parası ödemek zorunda kaırdınız.


2- arabalarımız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışırdı.


3- ortada hiç bir neden yokken otomobiller günde en az iki kere stop ederdi.


4- yol çizgileri her yeniden boyandığında yeni bir otomobil almak zorunda kalırdınız.


5- otoyolda giderken birdenbire otomobilin bütün göstergeleri
kilitlenir ve sizin bunu kabullenip arabayı bastan çalıştırmanız
gerekirdi.

6- bazen sağa dönüş gibi basit bir manevra, arabanın tamamen stop
etmesine neden olur ve bu durumda motoru tekrar yüklemeniz
gerekirdi.

7- yağ, hararet ve akü ikaz ışıklarının hepsi ortadan kalkar ve tek
bir "genel koruma hatası" sinyali olurdu.


8- yeni koltuklar herkesin ayni boy ve ağırlıkta olmasını gerektirirdi.


9- bazen araba durup dururken kilitlenir ve aynı anda kapı kilidini
açıp marşa basıp bir elle de anteni tutmadıkça blokaj çözülmezdi.
(ctrl+alt+delete)

10- vw her yeni model otomobili piyasaya çıkardığında müşterilerin
araba kullanmayı bastan öğrenmeleri gerekirdi.


11- kaza anında, hava yastıkları açılmadan evvel "emin misiniz?" diye
sorardı
geçen gün show tvnin ayarı bozulmuş onu çok sağlam ayarladım bir daha bozulmadı şerefsiz, bazı eziklere de kapak olsun.*
sitem babında, bazen ayar verilmek istenen allahtır.

bir güzel allamış pullamışsın bizi,
bir alay da güzel şeyler çıkarmışsın bizden.
potadan beni böyle sen döktün madem,
daha iyi, daha güzel ol, deme,
ben bu kadarım, ötesi fasafiso.

(bkz: ömer hayyam)
duygu asena nazım hikmete kartpostal şairi demiş bir programda. telefonla bağlanan can yücel selam bile vermeden ;
"duygu hanım kart sizsiniz,postal da size girsin " reklam girer sonra, yayın devam ettiğinde " can bey biraz ağır olmadımı söyledikleriniz? " denir.
can yücel " peki ozaman, kartı geri alıyorm postal yerinde kalsın! "
duygu asena nazım hikmete kartpostal şairi demiş bir programda. telefonla bağlanan can yücel selam bile vermeden ;
"duygu hanım kart sizsiniz,postal da size girsin " reklam girer sonra, yayın devam ettiğinde " can bey biraz ağır olmadımı söyledikleriniz? " denir.
can yücel " peki ozaman, kartı geri alıyorm postal yerinde kalsın! "
duygu asena nazım hikmete kartpostal şairi demiş bir programda. telefonla bağlanan can yücel selam bile vermeden ;
"duygu hanım kart sizsiniz,postal da size girsin " reklam girer sonra, yayın devam ettiğinde " can bey biraz ağır olmadımı söyledikleriniz? " denir.
can yücel " peki ozaman, kartı geri alıyorm postal yerinde kalsın! "
duygu asena nazım hikmete kartpostal şairi demiş bir programda. telefonla bağlanan can yücel selam bile vermeden ;
"duygu hanım kart sizsiniz,postal da size girsin " reklam girer sonra, yayın devam ettiğinde " can bey biraz ağır olmadımı söyledikleriniz? " denir.
can yücel " peki ozaman, kartı geri alıyorm postal yerinde kalsın! "
duygu asena nazım hikmete kartpostal şairi demiş bir programda. telefonla bağlanan can yücel selam bile vermeden ;
"duygu hanım kart sizsiniz,postal da size girsin " reklam girer sonra, yayın devam ettiğinde " can bey biraz ağır olmadımı söyledikleriniz? " denir.
can yücel " peki ozaman, kartı geri alıyorm postal yerinde kalsın! "
duygu asena nazım hikmete kartpostal şairi demiş bir programda. telefonla bağlanan can yücel selam bile vermeden ;
"duygu hanım kart sizsiniz,postal da size girsin " reklam girer sonra, yayın devam ettiğinde " can bey biraz ağır olmadımı söyledikleriniz? " denir.
can yücel " peki ozaman, kartı geri alıyorm postal yerinde kalsın! "
"bunca mutsuzluğu ve boğuntuyu ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?"

(bkz: arthur schopenhauer)
"
ulu tanrım ölü müsün, diri mi?
isa gibi yoksa üçün biri mi?
"
(bkz: neyzen tevfik)
"
tanrı senin hamurunu necaset ile yoğurmuş,
annen seni sıçarken yanlışlıkla doğurmuş."

(bkz: neyzen tevfik)
neyzen tevfikin yolda karşılaştığı sarhoşla arasında geçen diyalog;

-ben senin gibi ciğeri beş para etmez adama yol vermem..
(neyzen yana çıkar )
+ben veririm..
tartışmasız çaktığı osmanlı tokadıyla hande ataizine haddini bildiren ve fazla söze ne hacet diyen sevda demirelin ''ne dedin sen''idir.
rte: arda yine attın bi yerlere çarptırarak bilardo gibi

arda turan: evet sizin gibi başbakanım. sizden öğreniyoruz bunları..
sen anandan gene çıkardın amma,
baban kimdi bilemezdin şerefsiz
(bkz: neyzen tevfik)
7 mart 2010 u, 8 mart a bağlayan gece, akp yalakası ve rte hayranı bir şakirtcan uludağ sözlükte "akp iktidarı sırasında deprem olmaması" diye başlık açmıştı. başlık altında da rte nin tanrının sevgili kulu ve uğurlu bir insan olduğu için o iktidara geldikten sonra türkiye de hiç deprem olmadığından, daha önceki depremlerin ise ülkeyi yönetenleri ve onlara oy verenleri cezalandırmak için tanrının bir gazabı olduğundan falan bahsetmişti.

o gece elazığ depremi oldu ve ertesi gün aynı başlık altına girilen entrylerden birisi şöyleydi : "tanrı ilk kez bir sözlük yazarına ayar verdi."
arabasını tamir ettiği doktora "ikimiz de hemen hemen aynı işi yapıyoruz; ben araba tamir ediyorum siz insanları ameliyat ediyorsunuz. buna rağmen neden benden çok fazla kazanıyorsunuz?" diyen tamirciye doktorun verdiği "bunu bir de motor çalışırken denesene" cevabı..
kadının teki tasmayla köpeğini gezdirmektedir parkın birinde.. parkta olan 2 3 serseriden biri de kadını fena kesiyordur ve kadına yaklaşıp :

serseri : "yavruuuum,anaaaam köpeğin olayım gezdirsene beni de

kadın : adam olaydın da kolumda gezdireydim.
  • /
  • 3