yılmaz güney

1934 adana doğumlu.
arkadaş, duvar, yol, sürü, ağıt, umut, zavallılar ve daha birçok filme imza atmış, cannes ödüllü yönetmen, dev adam.
bu sahnesiyle durumu mükemmel bir şekilde çözüme kavuşturmuş çirkin kraldır.

babam sayesinde tanıştım kahramanımla. gölgesi hep üstümde , kim olduğumu unutmayayım diye.
bugün doğan, dünya çapında ses getirmiş oyuncu, senarist ve yönetmen. filmlerde yer alan gerçeklik algısını en iyi beyaz perdeye aktaran bir kaç isimden biri.
üçüncü dünya sinemasının türkiye ayağı olan yönetmen. politik sinemanın en iyi örneklerini vermiş özellikle yol filmiyle bunu tüm dünyaya kanıtlamıştır.
kadın vajinasına yılan sokan yönetmen olarak da bilinir. yandan çarklı troll hesaplarla embesil billurların yılmaz güney'e akıllarınca çakmalarına vesile olan meşhur sekansın mucididir.
olgunlaşmamış bir sanatçı. türk toplumunun ürettiği hastalıklı erkek tanımlamasının bir üyesi.

erkek olmayı maço ve vahşi olmakla bir tutar. iletişim kurmayı becerememiş, egosunu dizginleyememiş, insan olarak kısıtlı kalmış olduğunu düşünüdüğüm biri.

sanırısım bipolar kişilik bozukluğuna da sahip.

nebahat çehre'yi boşanırken arabayla ezmesi, film setinde başının üzerine bardak koyup gerçek silahla o bardağı kırması, bir savcıyı öldürebilmesi, alman usulü hesap ödemelerini falan duyunca insan kadınlara yaptığı jestleri kuru bir ego olarak görüyor.

yani bir kadını öldürme hakkını kendinde görüyor ama önüne dünyaları da seriyorsan senin aşkının büyüklüğünden bahsedilmez. egonun büyüklüğünden bahsedilir. karşındaki insanı kabullenip varlığına saygı duyamıyorsan olmamışsındır bana göre.

nitekim nebahat çehre'de hastalıklı ilişki diyerek bırakmış kendisini. olgunluk bu.
"insan, bilme hakkıyla sadece gerçeği ve farklı düşünceleri öğrenme fırsatlarına sahip olmaz. yani bu hak sadece tek bir sesin egemenliğini ortadan kaldırıp insanın doğruya ulaşmasıyla ilgili değildir. bu hak aynı zamanda insanın insan olduğunu sözü edilerek deneyimleme fırsatlarıyla ilgilidir. insan, bilme hakkıyla kaygılarının ve başına gelenlerin sözü edilme fırsatına da sahip olur. yani kendisine yapılanların normalleştirilmemesi ve bir mesele olarak konuşulması yoluyla bedeninin ve haysiyetinin hiçleştirilmesinin de önüne geçer. yoksa konuşulmayan şey, etten kemikten bir insan da olsa, bir hiçtir: yılmaz güney’den anti-faşist ve muhalif söz etme biçimlerinde sadece övgülerin yer alması ve daha da kötüsü bu söz etme biçimlerinde muhteşem bir uzlaşma varmış yalanını sürdürmek solcu ve muhalif kadınları hiçleştiriyordu. en önemlisi de bu hiçleştirme güvensizliği yeniden üretiyordu kadınlar için: yeniden bir solcu erkek, sevgilisi bir kadını vahşice dövebilir ve saygı görmeye devam edebilir. "

yılmaz güney: söz etmenin adaleti ve insanın bilme ve bilinme hakkı

https://velvele.net/2023/09/21/yilmaz-gu...
"bu yazı bu hararetli bir tartışmanın bir parçası olmayı amaçlamıyor. çünkü aslında tartışma diye tanık olduğumuz şey, erkek egemen bir kültürün önemli saydığı sembollerin şiddet failliklerini, kusurlarını, yanlışlarını görmeme/tartışmama örüntüleri. güney’in şiddet failliği bir yorum ya da yalan değil, tanıkları olan bir gerçek ama bunu söylemek her zaman pahalıya mal olur. çünkü acaba eserlerine ne diyeceğizdir, acaba onun özeleştirisini zaten kendi verdiğini bilmiyor muyuzdur? o özeleştirisini vermişken bize zaten laf düşmez vs."

"eril dokunulmazlık ve susturma biçimleri"
https://velvele.net/2023/...


"insanlık onuru filan denildiğinde, biz biçareler de kendimizi bu insanlık onurunun içinde saydık. bizlerin onuru şiddetle, aşağılamayla, ikinci sınıf sayılmakla vs. kırıldığında ve siz failleri koruduğunuzda, sizlerin adaletinize inancımız kalmadı. devrimci olarak taşıdığınızı söylediğiniz değerler bir kayırmacılıkla çalışıyor, o zaman en sıradan erkeğe bile hesap soramıyoruz biz solcu gruplarda. bizler kültür eleştirisi yapıyoruz. erkek özneleri üreten, devrimi ve devrimciliği tekeline alıp paylaşmayan, kadınları, lgbti+’ları ve çocukları ikinci sınıf gören, onlara söz hakkı tanımayan bir devrimcilik anlayışını ve bu kusurlarla yüzleşememenizi eleştiriyoruz. işte bu kayırmacılık, bu adaletsizlik, bu şımarıklık, bu sözü kimseye bırakmayan zorba haller soğutuyor “halkı devrimcilerden”. kısacası, komplocuları ve “devrime zarar verenleri” uzaklarda aramayın."
katildir, hayatındaki kadınlara şiddet uygulamış bir canidir. ötesi yok.
bu adama prim veren, ağız sularını akıta akıta öven tipler ne yaşıyorlar acaba? meymenet kalmamış adamın yüzünde. bakınca tiksinti veriyor. bir de ahmet kaya var. homofobikler ve tipik memleketim erkeği kafasındalar. allah bunlara fırsat vermesin. saniyesinde hayatı cehenneme çevirirler. bu yerdiğimiz yaşantıyı bile mumla aratırlar.