yabancı dillerden türkçeye giren sözcükler

gerçekten hassas bir konudur.
"giren girmiştir anam!" diye geçiştirilebileceği gibi, etimolojik, sosyo-kültürel ve tarihsel analizleri de yapılabilir.
fakat, hiç unutulmaması gereken birkaç evrensel ilkeyi hatırlamayı gerektirir:
1- hiçbir dil, tümüyle saf ve sadece kendi kaynağından türemiş olamaz!
2- diller, kültürler gibi birbirlerinden etkilenir ve beslenirler!
3- üreten, düşünen ve yazan uygarlıkların dilleri, diğerlerinin diline, aklına, kültürüne ve sikine egemen olur!

son olarak, türkçe'yi saf haline getirmeye çalışmak çözüm değildir.
farsça, arapça ve fransızca'dan gelen sözcüklerin atılması türkçeyi zenginleştirmez, fakirleştirir.
girip yerleşmiş sözcükleri sökerek yapıyı zedelemek yerine, yeni tecavüzlerin önlenmesi ve yeni sözcüklerin türkçe olarak doğması veya tanınması sağlanmalıdr.