yeni dünya düzeni

gelmesi beklenen şey için dünyanın sürüklendiği sistem.

karl marks "kapitalizm kendi kendini yok edecek dinamikleri kendi içinde taşır" der. gerçekten de sanayi devrimi sonrası "bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar" olarak özetlenen liberal ekonominin merkezi, insanın mutluluğu ve refahından çok, bir avuç sanayici ve işadamının mutluluğuna doğru kaydı.
odak noktasına insanı koymayan hiçbir sistemin ayakta kalması mümkün değildir. son 50-60 yılda insanlığın özgür düşünme ve fikirsel üretkenlik yeteneği, okul ve televizyon sayesinde köreltildi. böylece matrix filmindeki organizmalar gibi bir hayalin peşinde yaşamaya başladık. bu hayal, hepimizin birgün çok zengin ve mutlu olacağıydı. bu arada sistem bizi daha çok çalıştırarak, ama daha az ödeyerek sömürüyordu. süreç çok yavaş ilerlediği için kimse neler olup bittiğinin farkına varamadı.
şimdi ise internet üzerinden insanlar her türlü bilgiye ulaşabilmeye ve fikir alışverişine başladılar. rte nin interneti böylesine paranoyakça kontrol altına almaya çalışmasının nedeni de budur zaten. ama bu tür sosyal kıpırdanmaların somut değişikliklere dönüşebilmesi için bazen 50 yıl gerekebilir. belki de bizim neslimiz varolan kapitalist sistemin çöküp, yerine farklı birşeyin geldiğini göremeyecek. ama en azından biliyoruz ki son 10 yılda yaşanan ekonomik krizler ve sosyal patlamalar binanın temeline ilk balyoz darbesini vurdu.
çivisi çıkmış bu dünyanın,artık ne düzeni?
gazeteci banu avarın hazırlamış olduğu izlenilesi belgesel. herşeyi o kadar güzel ve net anlatıyor ki.
bu konuda takıldığım yer bu düzeni bir akıl/akıllar mı kurup yönlendiriyor,yoksa dünya kendiliğinden mi hareket ediyor ? bunun dışında nereye gittiğiyle çokta ilgilenmiyorum.sonuçta yaşadığım zaman eskiyle yeni düzen arasında biryer.