gel

nazım hikmet e ait şiir geldi aklıma

şehrime gel sevgilim..
yarin çık gel..
bırak her şeyi, bir bekleyenim var de ,gel
gel ki bu şehir adımlarınla anlamlansın.
gel ki bu şehir nefretim olmaktan çıksın
gel...
bu ara ard arda son ses dinlediğim, bir zeytin dalı bir çift göz yeter doydum sözüyle, sevdiğimi değil beni sevenle olayım artık diye kendime telkinde bulunduğum, terkettiğim birine bunu söyleyip dönsemmiyi düşündüğüm şarkıdır.
"gel, gel, ne olursan ol yine gel,
ister kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
(bkz: sufi ebu'l hayr)
mabel matizin gelinde bi dünyaya doymuşluk, yetinmeyi öğrenmişlik, kendini çırılçıplak teslim ediş, aza kanaat barınır. öyle bir gel der ki o güne kadar yaşanan tüm düş kırıklıklarını, onulmaz yaraları onaracak, her şeyi geride bıraktıracak kocaman içten bir sarılıştır bu.
gözyaşının yanağa dokunmadan, sıyrılmadan çıktığı yolculuk... kayıtsız kabul, haybeye havada asılı kalmış an'ların keskin sırtı;

mabel'in ayşegül aldinç için yaptıgı ancak ayşegül aldinç'in 'fazla silik arabesk tutmaz bu' diyerek mabel'e geri postaladığı bomba.

ayşegül aldinç'in 'aşırı taverna arabesk bunu okursam sokağa çıkamam' diyerek sezen aksu'ya geri yolladığı bir diğer hit de keskin bıçak.