keçiboynuzu

akdeniz havzasının kutsal yemişleri arasındadır.
arapçası "harnup"tur ve türkçe'de bu isimle de anılır.
herdemyeşil ağacı, mumlu ve etli yaprakları ve binbir derde deva meyveleriyle, gerçekten de kutsal bir bitkidir.
meyvesi, ağustos ayından itibaren olgunlaşmaya başlar.
eylül ayında toplayıp yemek gerekir.
kuruyemişçilerde satılanların çok eski olup olmadığını anlamak için, bir tanesini elinize alıp hafifçe kırmanız yeterlidir.
içi çok kuru ve sertse, eski sezonların hasadıdır.

bu meyvenin kahvesi, pekmezi ve unu da üretilmektedir.
ben keçiboynuzu demeyi tercih ediyorum buna. bazen denizden** döndüğümüzde keçiboynuzu ağaçlarına rastlardık ve oradan dolu toplardık bunlardan. tatlı bir tadı vardır ama fazla yerseniz kıyar.** fabaceae* ailesindendir. latince adı ceratonium siliqua'dır. adından da anlaşıldığı gibi seratonin barındırır. aynen çikolata gibi, yediğiniz zaman mutlu olursunuz bu nedenle de.* çekirdekleri çok serttir, sakın çiğnemeye kalkmayın. erkek ve dişi ağaçlar ayrıdır. bu nedenle bir keçiboynuzu mevsimi olduğu halde, meyve vermemişse, "bu erkek galiba" diyebilirsiniz.
düzenli olarak kaynatılıp kür şeklinde her akşam içildiği taktirde erkeklerde sperm artışı ve ereksiyon süresinde uzama sağladığı bilinen bir bitkidir.
kakaoya alternatif vegan çukulatası*
aha valla başlığı görünce hatırladım babam hep keçiboynuzu alırdı eve.serttir zaten dişi acıtır direkt yenirse onu böyle sıcak suya atıp azcık beklettikten sonra kıt kıt şeker gibi yerdim tadını çok sevdiğim için hep alırdı.çekirdeklidir yalnız onun çekirdeği de diş kıracak tiptendir dikkat etmek gerekir.vay bee ah mazi şimdi çaktım köfteyi meğer bu azgınlığımın sebebi buymuş.