minima moralia

minima moralia okumaları

insanlar sana bakıyor...kurbanlar, normal okurlara ne kadar az benzerse, ne kadar esmer, "kirli" ve göçmen tipliyse, uygulanan zulme duyulan öfke de o kadar azalır. izleyiciler kadar suçların da doğasını aydınlatan bir etkendir bu. belki de anti-semitlerde algının toplumsal şematizasyonu, yahudilerin insan olarak görülmesine izin vermeyecek türdendir. şu sürekli karşılaştığımız iddia, vahşilerin, siyahların, japonların hayvan gibi olduğu, diyelim maymuna benzediği iddiası, pogromun anahtarıdır. ölümcül yara almış bir hayvanın bakışı insanınkiyle karşılaştığı anda, pogromun yapılıp yapılmayacağı da belli olur. bu bakışı reddedişindeki zorlama inat "sonuçta sadece bir hayvan"- insanlara uygulanan zulümlerde de karşı konulmaz biçimde ortaya çıkacaktır: suçlular onun "sonuçta sadece bir hayvan" olduğunu tekrar tekrar kendilerine anımsatmak zorunda kalıyorlardır, çünkü bir hayvanın bile sonuçta sadece bir hayvan olduğuna tam olarak inanamıyorlardır aslında. baskıcı toplumda, insan kavramının kendisi de tanrının suretinde yaratılmanın bir parodisidir. "marazi dışa yansıtma" mekanizması, iktidardakilerin, insani olanı tam da farklı olandan kendilerine geri yansıtmak yerine, ancak kendi yansıtılmış imgelerini insan olarak algılamalarına yol açar. öyleyse cinayet de bu sahte algının çılgınlığını daha da büyük bir çılgınlık yoluyla mantığa doğru çarpıtma çabasıdır, hep yinelenen bir çaba: insan olarak görülemeyen ama yine de insan olan, kıpırtılarıyla manik bakışı artık yalanlamasın diye, bir şey haline getirilmektedir.