new york times olanlarını çok seviyorum ama dediğimdir

beyazıt öztürk ün kanal d ekranlarında cuma geceleri sunduğu program.

(bkz: tek gecelik ilişki) *

yağmur yağdığında beşinci katı su basacağını sanmak
kelimeleri yanlış telaffuz etmek(eşki,palyanço,tüvalet...)

üzgünüm sözlükçüler, prensip olarak aşk hayatıyla iş hayatını karıştırmam. go to another door pliiz.

(bkz: adana)

bir nilüfer şarkısı.

güneşin doğuşundan tepeye çıkmasına kadar yaşanan zaman dilimi.

iç savaşı başlatacak olaydır.

skye - boo hoo.

ne biliyim, herkese gelsin.

lisede öğrenciyken ki minyon ufak tefek bir şeydim. su faturası ödemeye gittiğimde; önceden aldığı numara fişlerini gözüne kestirdiği genç çocukların aletlerini ellemek suretiyle onlara veren bir sapık vardı. yaşlı bir dede dersiniz görseniz. yanıma oturup sohbet arasında eli değiyormuş gibi benim ufaklığı ellemeye başlamıştı. sonra haberlerde yakalandığını görmüştüm. çok enteresan insanlar var!

suratlarına karşı boş boş bakmakla yetiniyorum..

sevimli bulduğum her herife içimden bayıra karşı yatır beni tırmala benı kaşı beni demek geliyor. kendimi dizginlemek zorunda olmam ne acı

9 yıl önce keşfettiğim bir yöntem. müziği audacity* gibi programlarla inceltiyorsunuz, müzik daha neşeli, daha mistik geliyor. bunu benden başka yapan birisi var mı acaba merak ediyorum.

dünden sonra "daha ne kadar ileri gidilebilir?" sorusuna tokat gibi verilen cevap. her seferinde bu sefer şaşırmayacağımı söylüyorum kendime, her seferinde de istisnasız ağzım açık kalıyor. intergalaktik villainlar korkar bence bizim ülkeden.