otobüste vakit geçirmek adına verilen tüm ikramları kibarlık olsun diye içen yolcunun zorunlu molası. tut tut tut nereye kadar.

(bkz: çişi tutmak)

bir yılbaşı gecesi eski tekyöne (ingiliz konsolosluğunun orda olan) o zamanki sevgilimle ısrar kıyamet gittiğim, daha kapısında fenalık geçirdiğim ve gerisin geri çıktığım deneyim. o zamandan beridir barlara mesafeliyim.

insana en çok koyan da yakın bildikleri tarafından arkadan bıçaklanması durumdur. sorsanız " dost acı söyler... seni severim ama doğruları söylemek lazım "... diyeceklerine adım gibi eminim. ama siz doğruları söylerseniz dokuz köyden kovulursunuz. yüzüne güler arkandan neler neler çevirirler bilinmez. keşfettiğiniz anda hayattınızdan aforoz edilmesi gerekir.

herşeye inanır benim saftirik.

zaman zaman apışıp kaldım zaman zaman kahkaha attım. siyah beyaz bir animasyon film ancak bu kadar zengin görsellik sahibi olur. filmin en başı ve en sonu yani fransa ayağı (çok kısa bir bölüm) renklidir. 1980 den 1995 e iran rejiminden kesitler sunuyor.

atılan sloganlar bir yana, sevgili sözlük yazarı silverface'in gür sesi ve bitip tükenmez enerjisi, diğer sözlükçüleri de gaza getirmiş ve yürüyüşün en başından sonuna kadar süren neşeli bir havaya sokmuştur hepimizi.
ses telin zeval görmesin bebeğim.

bu gün için istanbulda büyük çaplı su kesintisi uyarısı yapılmıştır ama benim bulunduğum bölgede kesinti olmamıştır.

"ne vereyim abime" diye laf sokulabilir. ama ne kadar işe yarar bilmiyorum.

gün gelir de beni, unutursun demiştin;
kalbindeki bu derdi, uyutursun demiştin...

ne ben seni unutabildim,
ne bu derdimi uyutabildim;
ne bu gönlümü avutabildim...
unutamam seni,
unutamam seni,
unutamam seni;
unutamam...

aşkını çekerim geleceksin diyerek....
belki gözyaşımı sileceksin diyerek....

ne ben seni unutabildim,
ne bu derdimi uyutabildim;
ne bu gönlümü avutabildim...
unutamam seni,
unutamam seni,
unutamam seni;
unutamam...

the weekend "haftasonu" demek... müzikal kişilik için (bkz: the weeknd)

evden yapılabilecek en güzel iş oyun oynarken twitch vb bir platformda yayın yapmak. kısacası oyun oynayarak para kazanmak. elbette sevilen bir yayıncı olmak ve partnership almak o kadar kolay olmayabilir ama buna hobi olarak başlayan bir kaç kişinin işlerinden ayrılıp tamamen yayın yapmaya yöneldiğine tanık oldum. çocukluğunda oyun oynayarak para kazandığım bir işim olsa keşke diye düşünen biri olarak kıskanıyorum geçimlerini böyle sağlayan insanları. tabi iyi bir kariyer gibi gelecek vadeden bir iş midir bu? orası tartışılır.