ayı sözlük itiraf

  • /
  • 90
eşcinsel olduğumu yakın çevrem dahil kimseyle paylaşmadığım zamanlarda her şeyin daha kolay olacağına inanırdım. doğru bir karar verdiğimi zannederdim. kısa bir süre böyle yaşadım ve ardından yakın arkadaşlarıma kendimle ilgili gerçekleri anlattım. sevdiğim adamı onlarla tanıştırdım. onlar da ben de, birbirimizden hiçbir farkımız olmadığını birlikte keşfettik. sevgiyi yaşayış şeklimizde hiçbir fark yoktu. sevgiyi, aşkı kategorize etmek hangi akla sığardı ki zaten? aradan geçen yıllar boyunca her şey daha da perçinlendi. yıllar önce arkadaşlarımla tanıştırdığım sevgilime, bu yaz tatilde o arkadaşlarımla birlikte sürpriz yapıp, sembolik bir tören yapacağız. birimiz yüzük bakıyor, bir diğerimiz kıyafet bakıyor, bir diğeri başka bir şey için koşturuyor. bazen her şeyi bırakıp benim mutluluğum için canhıraş koşuşturmalarını izliyorum büyük bir keyifle. ve ardından keşke diyorum, keşke daha önce söyleseydim bu insanlara. üzerimdeki bu yükü tek başına sırtlamaya kalkma deliliğinden daha erken vazgeçseydim.
ablamın bilişimci arkadaşları sayesinde bütün yazışmalarımı ip üzerinden tüm veri aktarımlarımı denetlettirerek belgelerle aile meclisinde gay olduğumu kanıtlama gecesiydi sözlük. buna hakkı yoktu, evet özel hayata müdahaleydi ama "artık sen de rahatla biz de ve biz de seni destekliyoruz, yanındayız" demek için bunu yaptığını söyledi. kaldı ki garip olan şuydu annem ve babamın biz zaten biliyorduk sana sorup emin olmak istedik tavrı inanılmaz garip ama bir o kadar rahatlatıcı geldi. bugünden itibaren resmi olarak ailesine açık bir eşcinselim ve çok garip bir his. yılın en uzun gecesiydi hakikaten. çok değişik bir his ilk kez bu evde kendimi kendim gibi hissedip ailemin beni "gerçek" ben olduğum için sahiplendiğini ve sevdiğini anladım.

(bkz: ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi)
sevgili ayı sözlük sen bu satırları okuduğunda ben sponsor sevgilimin koynundan çıkıp yakışıklı ama züğürt sevgilimin koynuna girmiş olacağım.gönül tek eşlilik ister tabi ki ama hayat şartları insanı robin hood yapıyor..zenginden alıp fakire veriyorum. şimdilik hoşçakal..
patronumun bir akrabası ile aramızda böyle bir yakınlaşma gibi birşey oldu sözlük. benim patron, tüm arkadaş ve tanıdık taifesini toplayıp maç seyretme, doğum günü, çemişkezek'in kurtuluşu gibi bahanelerle içkinin su gibi aktığı partiler vermeyi çok seviyor ve her seferinde semih'i de davet ediyor. adam son derece iyi eğitimli, alçak gönüllü ve kibar birisi. dış görünüş olarak da tam benim tipim. son iki partide yanyana oturduk ve saatlerce sohbet ettik. dün akşam da ben salona girdiğim andan itibaren gözlerini benden hiç ayırmadı, ilk fırsatta da yanıma geldi ve gece yarısına kadar başbaşa sohbet ettik. gece yarısı ayrılırken orada kalanların elini sıkarak veda ediyordu ki, ben bunu tuttum ve kendime doğru sertçe çektim, sımsıkı sarılıp yanak yanağa öptüm. kendime doğru ilk çektiğimde önce şaşırdı, durakladı ama sonra kendini bırakarak "eh, hadi bakalım" deyip o da bana sarıldı. benim kafa binbeşyüzdü tabi.
istatistiksel olarak 35 yaş üzerinde olup hiç evlenmemiş erkeklerin yarısının eşcinsel olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak yüzde elli şansım var sözlük.
her zaman yalnız hissediyorum sevgiye ihtiyacım var ama kendimi ifade edemiyorum insanlarla ya tartışıyorum ya da mutluymuş gibi davranıyorum kız muhabbetlerinden uzak duruyor fakat yine de stresten oluşan karın ağrılarına engel olamıyorum feminen olmasam da gay olduğumu gizlemek daha doğrusu kendim olamamak beni yoruyor buna bi son vermek istiyorum yapamıyorum sevmek ve sevilmek istiyorum ama bunu kimseye gösteremiyorum
eski sevgilim çamaşır makinesiyle aynı boydaydı.
sözlüğün tamamını okuyup bitirdim. şaka şaka! nasıl bitireyim, o kadar zamanım yok bir kere. ama çok yol aldım. ufkum açıldı. kendinden kaçmanın anlamsızlığını, her şeyin eninde sonunda aslına rücu edeceğini öğrendim.

itiraf ediyorum çocukken hep dansöz olmayı hayal ederdim. ama ailemin ve toplumun "düzgün" bir meslek sahibi olmaya yönlendirilmesiyle ola ola ağırbaşlı bir edebiyat öğretmeni oldum. gel gör ki şu yaşa geldim hala kendimi sisler içindeki bir sahnede çıkı çıkı dans eden bir dansöz olarak hayal ediyorum.

itiraf ediyorum çocukken annemin bana ve kardeşime yaşattığı travmalardan dolayı onu hiç affedemedim. kaç psikologla görüştüm, kaç terapi yaptık ama aşamadım bunu. insanın koşulsuz güvenip sığına bileceği ilk, bazen tek insan annesidir. ondan bir darbe gelince insan hayatı boyunca başkalarına güvenmekte zorlanıyor, dahası bu bir kişilik bozukluğuna kadar varabiliyor.
(bkz: güvenli bağlanma)
(bkz: bağımlı kişilik bozukluğu)

veee itiraf ediyorum evde kaldım! öyle" evlilik bana göre değil, hem çok statik bir kurum! canım evlilik tek ilişki türü değil ki! ben özgür ruhluyum..." hikaye! evlenmeyi, özellikle anne olmayı çok istemiştim ama bir kısmetsizlik, bir tökezleme... bildiğin evde kaldım!

itiraf ediyorum, okuldaki müdür yardımcısının ağzının ortasına kürekle vurasım var. "eşeğe semer vurma kendini at sanır."ın en güzel örneğidir kendisi.

itiraf ediyorum, arızalı erkeklere zaafım var. hiç şöyle aklı başında, dingin, mantıklı birini bulduğumu hatırlamam. ille sorunlu olacak! bu yüzden de "canım sevgilim, ne kadar huzurlu ve rahatız!" tadında bir ilişkim olmadı.

tamam itiraf ediyorum arada bir gizli gizli arabesk dinliyorum. ruhumdaki oryantalizm hep bir yerlerden pörtleyip çıkıyor. orhan gencebay şarkılarını ajda pekkan'dan, deniz seki'den dinlemek çok hoşuma gitti.

eğer hala okuyorsanız gerçekten müthiş bir sabrınız var demektir. tebrik ederim! ben uzun entryleri okurken zorlanıyorum da ( aha bu da son itiraf olsun!)
hiçbir aidiyetimin olmadığı bir kara parçasının vatandaşıyım. mutsuzum. umutsuzum. defolup gitmek istiyorum. ve en yakın zamanda da gideceğim.
-ilk okuldaki oğuz'a aşıktım. ama o inci'ye aşıktı. ben de onun inadına inci'yle oynardım. *

-ortaokulda burak'a aşıktım. sırf onun poposunu görmek için futbol maçlarına ben de katılırdım. oysa futboldan nefret edişim de ondandır. *

-ortaokulda bana aşık olan kızların mektuplarını ablama okuturdum, ondan cevap yazmasını isterdim, sanki ben beceremiyormuşum gibi. oysa sorun belli... *

-lisede mdr yardımcısının oğlu özgür'e aşıktım. başımı sıraya koyar onu izlerdim. beni bir gün yakaladığında, uyuyor numarası yaptım ama yemedi. bana gay misin dedi yok lan, siktir git sensin gay dedim. yıllar sonra ona aşık olduğumu söyledim. ne güzel dedi ama beni umursamadı...*
hiç realist bir ibne değilim. hayallerde yaşıyorum.
geçen hafta çocukluk arkadaşlarımın olduğu bir gruba açıldım ve 3 senelik bir birlikteliğim olduğunu söyledim. başta çok gerilmiştim ama sonra neden şimdiye kadar tuttun kendini dediler ve hepsi ilk etapta çok anlayışlı karşıladılar. üzerimden bir yükü daha attım bakalım önümüzdeki günlerde neler değişecek...
keremce şok edici açıklamasını yaptı: bıyıklarımı bir burarsam tüm sempatikliğimle elde edemeyeceğim erkek yoktur.
wagaman göbekli ayı sınıfına girebilmek için karnına yastık koyduğunu sonunda itiraf etti.
jan xwen pek sessiz olmasının nedeni sorulduğunda suskunluğumu bir bozarsam o zaman yer yerinden oynar dedi.
mistermagician her yerde şarkı söylemiyor olmam sesimin hala güzel olmadığını göstermez dedi.
dark bear zirvelerin tek amacının yazarların sözlüğü geliştirme ve daha ileriye götürme amacıyla etüt çalışmaları yapması olduğunun altını çizdi ve ekledi: lütfen daha fazla sosyalleşmeyin, daha fazla ileriye gitmeyin.
greenday tembelliğinin boyutlarını açıkladı: o kadar tembelim ki ayı sözlüğe yazarken dublör kullanıyorum.
anormal genc inci sözlüğe laf ettirmeyeceğini belirtti; ayı sözlükle inci sözlüğün ikisi de çocuğum gibi, tek kelime ettirmem dedi.
bear sikertir ben zaten zirvedeyim, öyle her zirveye katılmam dedi ve ekledi: kraliçe miyim neyim?
lost soul sizi ingilizce ile türkçeye hakimiyetim ve müzik kültürümle döverim dedi.
naringergedan ben de bir ayıyım, benim neyim eksik açıklamasıyla gündeme bomba gibi düştü.
halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..
söylemesi biraz gülünç bir şey, çok sıkıcı biriyim sanırım. bugün su içtim. şimdiye kadar bir kez seviştim. bu duruma çok bir anlam yükleyecek değilim, bir kez seviştikten sonra zaten denemiş olmanın verdiği rahatlıkla, bir kez daha aynı şeyi yaşamak için istek duymadım. sevişmek, öyle üzerinde uzun uzun düşünülür diyebileceğim şeylerden olmadı. o heyecanı, deneyimin kendi duygusunu birkaç kez anlatıp bir kenara attıktan sonra tekrar yaşamak düşüncesini aklıma getirmedim değil. öyle anlarda belki bir video izlerken mastürbasyon yapıyorum.

yazı yazmayı, okumayı seviyorum. gerçek şeyleri, gerçek olduğunu düşündüğüm şeyleri, kendi görüşlerimi, düşüncelerimi falan yazmanın yanı sıra, gerçek olmaktan uzak, hikaye gibi ya da kurmaca diyebileceğim şeyleri de yazıyorum.
karpuzsever sonunda bombayı patlattı: '' göbeğimi dünyanın çok özel bölgelerinde yetişen sulu karpuzların şeklinden esinlenerek büyütüyorum. sıradan bir ayı göbeği değil benimkisi '' *

ahmetonskiden iddialı açıklamalar: '' 90'lar, 80'ler, 70'ler, 60'lar, 5... piyasasında starların dedikoduları benden sorulur. bu dedikodular olduğu gibi değil yaşımın getirdiği olgunluk süzgecinden geçirilip sözlüğe aktarılır. görmüş geçirmiş olmanın hali de bir başka anacığım '' **

filizku yine yeniden şaşırttı: '' carlos martini sadece giyinikken çekici bulmaya başladım. reklamlarda kaslarını göstermesini yanlış buluyorum, ben klasik bir türk kadını mıyım ayol! '' **

bv bear ortalığı karıştıracak lafları ağzından kaçırdı: '' ayı sözlük ikinci ankara zirvesi'nde yazarları sonunda evimde ağırlamayı başardım; yani evim dediysem yanlış anlamayın '' **
hayatımda hiç cornettonun "aşkına bedava"sını sevgilime vermemiştim. içimde bir uhdedir. kısmetse bu sene vermeyi düşünüyorum *. valla küçük dandik cornettosunu bile ben yemeye razıyım.
din sınavından 17 aldım. sınıf arkadaşlarımla birlikte kendime yeni bir din aramaktayım. yunan mitolojisi cazip geliyor. *
hayatta planlar yapmamak gerektiğini öğrendim sözlük, en önemliside gerçekten herşey tamam olmadan aşk olmadan bir birliktelik ile ömür geçemeyeceğini öğrendim sözlük.... birisinin çıkıp geldiğinde geri kalan yaşanmışlıkların yok olup gittiğini öğrendim... yeniden o kelebeklerin varlığını bunun dünyada benzeri olmayan bir duygu olduğunu ve bunun uğruna yeri gelince can yakıp çekip gidilebileceğini yeniden anımsadım.
demin üşendim pc temizleme sprayini çalışma masasından almaya; notebookun ekranına ayşen gruda gibi tükürdüm de sildim.*
iş yerinde hoşlandıgım tam tipik bir ayı var ama adam bildiğimiz şakirt. adam yüzünden cuma namazlarını kaçırmıyorum, bu gidişle hoca olacagım. *
  • /
  • 90