kürdistan'da savaş var

5 Entry Daha
tam ortasında, tam da kalbinde bulunduğum savaş.* (entry'nin sonunda 'savaş' kelimesine vurguyu ayrı bir şekilde yapacağım) ve söylemekte hiçbir beis görmediğim şu lafı da etmeden geçemeyeceğim: "türkiye üzerinde gittiği en doğudaki yer ankara olanlar, bir zahmet konuşmasınlar." klişeyse klişe.

ne diyordum?
hah!
tam ortasında, orta yerindeyim.

öncelikle şu "kürdistan diye bir yer yok"culara birkaç kelâm eyleyeyim:
resmî olarak 'kürdistan' adında bir ülke yok. bu hususta -sanıyorum ki- hemfikiriz.
ancaaaaak, gelin görün ki, 'kürdistan' adında bir bölge var olmuştur, vardır ve dahi var olacaktır. bu gerçek yadsınamaz, göz ardı edilemez. "kürdistan diye biryer yok" demek, idrak yollarında bazı sorunların var olduğu anlamına gelir ki bu durumda da ivedi bir şekilde bir doktora görünülmesini salık veririm. akıl sağlığı için yapılması elzem bu.

belgelerle konuşmak gerekirse de:

harita, osmanlı'nın orta doğu'da 2. abdulhamit dönemindeki topraklarını gösteriyor. haritanın orta kısmında, sağdan sola doğru, kürdistan yazıyor.

hâsılı,
"kürdistan" adıyla anılan bir bölge hâli hazırda mevcut durumda. bir zahmet bu gerçeği anlayın artık. o bölgenin var olması, senin hayatını sonlandıracak bir şey değil. istersen oraya "barzoistan" de. fark da etmez.


bir de bu tür haberler, bu türden paylaşımlar yapan kişilere "madem öyle git orda savaş" diyen zihniyet var ki... onlara ne diyeceğimi ben bile bilmiyorum. nasıl bir aymazlıktır, nasıl bir düşüncesizliktir, nasıl bir empatiden yoksunluktur; anlamıyorum.
böyle bir yaklaşım eşcinselleri savunan heteroseksüellere "madem öyle, git bir erkekle/kadınla sikiş" demeye benziyor,
ya da çin'in uygur türklerine yaptıklarını anlatan birine "madem öyle, git orda savaş" demeye benziyor,
veya nazi almanyası'nın yüzbinlerce yahudiyi katlettiğini söyleyen birine "madem öyle diyorsun, yahudi misin ki?" demeye benziyor.
ne kadar saçma, değil mi? örnekler çoğaltılabilir elbette. bunlar meramımı anlatmaya kâfi şimdilik.

kürdistan'da savaş* var; doğrudur.
ve bu savaşı görmezden gelenleri -hele ki bundan gizli ya da açık bir şekilde keyif alanları- ne toplumsal hafıza, ne tarih, ne de kalpler unutur.
toplumsal hafızadan emin değilim elbette. o hafızayı sikeyim.


*
türk dil kurumu sözlüğünde 'savaş' kelimesi şöyle açıklanıyor:
"iki ya da daha çok devletin, istediklerini kabul ettirmek ya da başkasının isteklerine boyun eğmemek amacıyla, birbiriyle diplomatik ilişkilerini keserek silâhlı güçlerle vuruşmaları."
canım, iki devlet demişsin; ama kürdistan'da devam eden 'savaş'ta ben iki devlet görmüyorum. cizre'de, silopi'de, sur'da, silvan'da savaşan iki devlet yok.
'savaş'an iki taraf var:
bir ülkenin ordusu/kolluk kuvvetleri
ve
bir etnisitenin 'özgürlüğü' için 'savaş'tığını söyleyen bir örgüt.

bunu söylerken de sorumlu olarak tek bir tarafı da göstermemek gerekiyor. klişelere vurup "tece devleti insanları öldürüyor" ya da "pekaka teröristtir" laflarını kullanmayacağımı da okuyucu anlamıştır umuyorum.
bu aşamada ise 'devlet' ve 'hükümet' kelimelerini iyice bir ayırmak elzem gelir.
kürdistan'da devam eden kırımı yapan 'tc devleti' değil; 'akape hükümeti'dir.
ve bu kırımı herhangi bir şekilde olumlayan, bu vahşetten herhangi bir şekilde keyif alan, bu boktanlığı herhangi bir şekilde savunan ve bunda da hiçbir beis görmeyen bütün zihniyetleri de sikeyim. nokta.



eklemeyi-unutmuşum editi:
bir de günlerce süren çatışmaları, çatışma seslerini duymadan, yakılıp yıkılan yerleri görmeden, biber gazına bağışıklık kazanmadan, "bugün eve/işe nasıl gideceğim?" diye düşünmeden, şehirlerin üzerine ve insanların yüzlerine düşen endişeyi görmeden konuşmak çok kolay anladığım kadarıyla.
biz bunları konuşurken sur'da top-tank-tüfek seslerini ve patlamaları duyuyor, sigara molasında sur'dan yükselen dumanları görüyor ve bir şehrin sistemli bir şekilde her koldan yakılıp yıkılmasına şahit oluyorken...cık, anlayamazsınız.

burdaki hiçkimsenin annesinin ölü bedeninin 6 gündür sokak ortasında yatıyor olmasının ne demek olduğunu bildiğini sanmıyorum.
ajitasyon kasıyor değilim. duygular umrumda bile değil. ama şunca şey bile gözleri açmaya yetmiyorsa, ülke hepten boku yemiş demektir zaten.
seyir eyliyor, temaşa ediyoruz biz de, sanki pek sarkastik bir tiyatro oyununu izliyormuş gibi.
eskilerden biri anlatsa, "şöyle şöyle oldu" dese, inanmazdım büyük ihtimalle.
canlı kanlı tanıklık etmek çok ilginçmiş.
vay be!
21 Entry Daha