levent yükselin en sevdiğim şarkısıdır. hala çocuk olduğumuzu ve sanki insan yedisinde ne ise yetmişinde de öyledir sözünü tasdik eder. alttan alttan çocuk ruhuyla benimle oynar mısın der gibidir. söylemeyi en çok sevdiğim şarkılardandır.
bir rüya bir ümide yaslanıp yaralandık tutunduk sevgilere düşe kalka hep yol aldık yenilme gel yenilme belki de aldatıldık belki dünya hiç dönmüyor imkansız yanıldılar ölüm yok ölünmüyor imkansız ah imkansız gel uçurtma bayramları var haydi sevin de gel ölümsüz özgür çocukluğuna yeniden yol ver haydi koş haydi gel bir avuç sevinç al annnenden bana da biraz ver öylesine öylesine yalnızız ki şu koskocaman şehir ve biz bak ne olur bari sen gel...
uçurtmanın özgürlüğü, getirisi olan mutluluğu ve biraradalığı çağrıştırmasından yola çıkarak kotarılmış mükemmel eser. yalnızken hissedilen özgürlüğün geçici ve sahte oluşuna da gönderme yapar gibi.
çocuklukta büyük bir heyecanla katılım sağlanırdı bu bayramlara. uçurtması olmayan çocukların üzüntü ve hayal kırıklıklarını da gözlemlemek mümkündü tabiki.
eski zaman çayırlıklarında yapılan uçurtma günlerinde, dertsiz tasasız çocukluğun en güzel zamanlarının yaşandığı zamanlara götürür beni bu şarkı. sonra sezen aksu'dan eskidendi dinler daha da üzülürüm kaybolan o yıllara.
sevgiliye mp3 cd sı yapılıp hediye etme furyasına bu isimde bir cd ile katılmışlığım vardır. gerçi ilişkinin daha ilk günlerini yaşamamızdan ötürü beklediğim melankolik- romantik anı yaşamak yerine uzun metrajlı porno filmimin yardımcı erkek oyuncusu olarak bulmuştum kendimi hediyemi vermemin hemen ardından... önce biraz bozuldumsa da anın keyfini çıkarmaktan da geri durmamıştım. evet bebeğim tam orası sal ucurtmanin ipini, evet evet evet eveeeetttt.*