aile baskısı sonucu evlenmek zorunda kalan eşcinsel

toplumun kanayan yarası adı altında onca gereksiz konu irdelenirken, nedense irdeleme dışı tutulan sosyal kaybediş alanı.

hızlı bir gay-life yaşayan ancak bir kaç yıl sonra karşılaştığımızda karşımıza evli ve çocuklu çıkan homoseksüeller akılları karıştırsa da, sırf başkasının istediği kalıba göre yaşıyor oluşları bile durumun ne kadar karanlık olduğunu açıklıyor gibi. zoraki hetero evliliğin çözüm olmadığı ve evlilik sonrası gay ilişkilerin bir şekilde devam ettiği de görürsem söyleyeceğim konular arasında.
cinsiyetlere ayırmamak gerekli aslında. kadınlarda aile baskısı sebebiyle evlendirilmiyorlar mı?

(bkz: aile baskısı sonucu evlenmek zorunda kalan eşcinsel)
ben onlardan biriyim. görüldüğü üzere hiç kimse tarafından tasvip edilmeyen bir iş yapmışım. bekara karı boşamak kolay sözü yukarıdaki entrylerde her harfi ile hissettiriyor kendisini. tabi ki ille de evlen demiyorum. mümkünse evlenme. ama evlenenler olacaktır muhakkak. bilmediğin arı kovanına parmak sokma. karıştırma.

diye ufak bir çıkış yaptıktan sonra kısaca kendi hikayemi anlatayım da belki benim gibi olanlar hakkındaki önyargı biraz olsun hafifler.

babam ben askerde iken vefat etti. (bu arada madem o kadar mertsiniz askere de gitmeyin) evine küçüğü ve tek bekar ben kaldım. yaşlı annemin tek derdi ölmeden beni de başgöz etmek. kalkıp desem anne ben eşcinselim evlenmeyeceğim, kadın oracıkta ölecek. hoş bizim oralarda eşcinsellik diye birşey yok. ibnelik var. kadın ne yaptı etti tüm yollarımı kapattı. tek çarem açıklamaktı ama yapamadım.

vel hasıl; 4 yıllık aslanlar gibi bir ilişkiyi bitirip evlendim. evlendikten sonra yedi yıl elim yabancı ele değmedi. fakat o kadar dayanabildim.

zıvanadan çıkmadım. her önüme gelenle yatmadım.
12 yıldır evliyim. 11 yaşında bir aslanım ve 9 yaşında bir prensesim var. pişman olmadım. şimdi olsa belki evlenmeyebilirdim ama iyi ki de evlenmişim. gayet mutluyum. ben eşimi seviyorum o da beni seviyor.

aldatma meselesine gelince. hoş bişey değil tabi ki. ama en azından bir kadınla aldatmadım. başka kadına el sürmedim. artı dünya insanlarının yarısından fazlası eşini aldattığı için (ki bunu da açıklayabilirim isteyene) tek günah keçisi ne ben olabilirim ne de benim gibi evlenmek zorunda olan diğer eşcinseller.
birey olamamış, ezik, riyakar, çok eşli vs ilk önce bunları bir geçeceksiniz, davulun uzaktan hoş gelen sesleri bunlar.
hepimiz aynı aile, sosyal ya da ekonomik koşullar içerisinde yetişmiyoruz ne yazık ki ve içinde bulunmadığımız koşullarda, fikir yürütüp, hakkında ahkam kesmemiz o kadar kolay ki... hele ki bir de evli gay, biseksüellerin aldatma konusu var ki; yanından kalktığı gibi bir başkasının yanına giden insanlar sanki gay ortamında olağan değilmiş ya da çok şaşırtıcıymış gibi. (her kim olursa olsun aldatmanın her türlüsü = aldatmadır bu kadar kesin, bu kadar net)
beni bağlayan kişisel fikrim sadece, evliliğin diğer tarafının hiçbir seçim hakkı olmadan buna zorlanmış olmasına anlayış göstermez onun dışında bir de çocuk sahibi olabilmek var ki dünyalara bedel.
kadınla evlenmek zorunda kalan eşcinsel

aile baskısıyla kadın-kadına evlenemez ki yasalar izin vermez.

eşcinsel deyince niye herkes gay olarak algılıyor?

eğer lezbiyense ne mutlu ona.