ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
neredeyse 1 yıl olacak hayatımda ikili ilişki anlamında hiçbirşey yolunda gitmiyor. yaşla mı alakası var bilmiyorum ama benim gibi iyi ilişkiler kurabilen bir adamın 1 senedir kimse ile duygusal paylaşımının olmaması çok kötü lan. seveyim benim kadar olmasa da sevsin istiyorum sebastian çok mu zor?
kendime bile itiraf edemedeğim şeyleri başkalarına etmek istiyorum artık sözlük yoksa patlıycam.
karmakarışık hissettiğim zaman 2019 sonrasında bitmesi planlanan istanbul metro ulaşım ağını inceleyip inanılmaz rahatlıyorum. beşiktaş'a, sabiha gökçen'e metroyla gitme hayali falan adeta mutlu ediyor. sanırsam hastayım.



edit: akp propagandası gibi olmuş eheheh.
bu aralar bendeki umutsuzluk ne olacak bilmiyorum sözlük.
yaşıtlarım üniversitede 2. sınıfa geçerken ben hala ygs kasıyorum sırf bilkent'e gitmek için.
ülkedeki adaletsizlik, kadına ve eşcinsellere artan şiddet, televizyonların '' gay '' kelimesini bile sansürlemesi... ne yapacağımı bilmiyorum sözlük.
suriye'de yaşanan olaylar... amerika ayrı bir yandan, rusya ayrı bir yandan, avrupa ayrı bir yandan bir şeyler yapıyor.
dünya'nın bu kadar geliştiği, küreselleşmenin her geçen gün arttığı bir ortamda hala '' ya savaş çıkarsa? '' diye yaşamak ağır geliyor bana
fillerin tepişip çimleri ezdiği dünyada bir insanda çıkıp, '' yeter artık lan, ney sizin alıp veremediğiniz? petrolmüş, doğal gazmış, toprakmış... neyinize yetmiyor kocaman dünya? '' demiyor ki.
kimse kimseyi düşünmüyor.
herkes de '' en iyi ben olayım, en popüler ben olayım! '' anlayışı var.
kötülükler dışarıda kol geziyor.
insanlar kendi yaptıklarına bakmadan millete laf atıyor, sırt çeviriyor.
herkesin derdi para olmuş. para için yapmayacakları şey yok.
çok mutsuzum sözlük, gerçekten çok mutsuzum.
growlr da takılırken birini buldum. kendini adete gönlümün prensi olma yolunda ilerliyor tabi onun haberi yok. bi kaç gündür konuşuyoruz ama ben bir sürü şey hayal ettim şimdiden. biliyorum sonunda belki üzüleceğim ama olsun. bu yönümü hiç sevmiyorum hemen gidip duygusal bağ kuruyorum. neyse sana iyi aksamlar sözlük
allahın adaleti mi nedir korkmaya başladım. lezce.com başlığında bahsettiğim ablamız az evvel instagram hesabımdaki fotoğrafımı beğenmiş. resmen kulaklarını çınlattım galiba kendisinin.
iğrenç bir çizim yetiştirmem gerek pazartesiye ama hala yapmamak için erteliyorum da erteliyorum..
geçenlerde abazalıktan geberecek arkadaşımla diyalog:
x: valla seni çoğu kıza tercih ederim yalan yok
mrlegs: sktr lan bana mı yürüyosun sen
x: o kadar seksi olma sende napim (gulerek)
mrlegs: olum azgınlıktan sapıttın iyice kız bakalm sana hadi
x: hadi hadi

bunun gibi ara ara zarf atıyor, evlendirsekte kurtulsam lan x senin abazalığından...çokta severim keratayı kafasını kıramıyorum!
sevmek ve hoşlanmak arasındaki farkı öğrenemiyorum, günlük hayatta bile karşıma büyük sorunlar çıkarıyor, kendi başarılarıma köstek oluyorum.
yarın, iki gün önce ona açıldığım kuzenimle buluşacağız. ne konuşacağız, nasıl konuşacağız bilmiyorum. açılma kısmı telefonda ve çok da komik geçmişti, gerçi ben aslında çok korktuğumdan işi dalgaya alıp daha az korkutucu hale getirmeye çalıştığımdan rahat geçti. ama yarın yüzyüze olduğumuzda nasıl olacak bilmiyorum. aslında fazla da endişelenmiyorum, zor kısmını yaptım ne de olsa, erkek arkadaşım var benim dedim. ne diyecek bana amk, zaten cesaretine hayran kaldım falan gibi destekleyici laflar etti bile.

iyice kabak çiçeği stayla açılıyorum ben, allah sonumu hayretsin.
kuzenimle bir saat sonra buluşacağız. sanırım konuşurken kız bayağı şok üstüne şok olacak. gerçi kimin nasıl tepki vereceği çok kestirilemiyor. örneğin ilk defa açıldığım kişi olan psikolog arkadaşım o kadar siklemedi ki bu mevzuyu, ben şaştım kaldım. kız bana "mutlu musun peki?" "mutluyum", "o zaman sorun yok" dedi ve kestirip atmıştı. çok garipti. ben kendimi onun yerine koyuyorum da, bir arkadaşım benim yanıma gelip "benim erkek arkadaşım var" diyecek, valla didik didik sorardım, her boku öğrenmeye çalışırdım zira hem çok meraklı biriyim hem de böyle sansasyonel konular çıktı mı bokunu çıkarana kadar soruyorum ben, ehehehe.

neyse şimdi bu kuzenimle ilk defa detaylı bir açılma yaşayacağım. herhalde kuzenim, psikolog arkadaşımdan daha meraklı çıkarak bana herşeyi soracak diye bekliyorum, kız zaten telefonda bile bir sürü şey sordu. anlatabilir miyim? bence anlatabilirim. zaten zor kısmı bitti, soran olursa herşeyi dürüstlükle söyleyebilirim gibi geliyor. psikolog arkadaşımla konuşurken o hiç birşey sormayınca ben de hiç bir şey anlatamamıştım, cesaret edememiştim, oysa deli gibi anlatmak, paylaşmak istiyordum. bütün laflar boğazımda düğümlenmişti. şimdi kuzenimle böyle olmayacak herhalde. aşama aşama bir yerlere gelmeye çalışıyorum işte. hedefim en azından yakın çevreme açılabilmek, gizli saklı işler yapmanın psikolojik maliyetini kaldıramaz oldum zira.

bu kuzenim hayatı boyunca beni bildi, yanımda bir tek sevgilimi görmedi. kendisi de kendi aşk ilişkilerini anlatmaya bayılır, herşeyini de bana anlatan bir tip. o herşeyini anlatıp rahatlarken benim karşısında hiç bir şey anlatamam benim canımı çok sıkıyordu. benim için de dönüştürücü bir deneyim olacak. oha 30 yıllık korkularımı aşıyorum, kendime de hayret ediyorum. bu kuzenime favori dizim olan sex and the city'i ben tanıştırmıştım, sonra kız da hastası olmuştu. oradan aslında durumları çakozlayabilirdi ehehe.

hadi ben evden çıkıyorum, bana şans dileyin millet. bakalım nasıl geçecek.
kuzenimle buluştuk, bir sürü konuştuk, direkt balıklamasına o konulara atlamadık, her zaman yaptığımız muhabbetten başladık, şöyle oldu böyle oldu, falan filan. son derece rahat, her zamanki gibi, sıfır gerginlikle, kakara kikiri konuştum, sorun olmadı. ilerleyen zamanlarda konu bu noktaya da geldi elbette, kız herşeyi sordu, annene niye söylüyorsun bana söylesene dedi, gülüştük, o sordu ben anlattım, ama öyle polis sorgulaması gibi sormadı, gene normal muhabbet düzeyinde, araya başka şeyler de sokarak, fena halde relax bir şekilde konuştuk. hatta kendisinin de biseksüel eğilimlerinin olduğunu ama hiç aksiyon yaşamadığını anlattı. ben de bütün ilişkimi, olan biteni, çocukluğumda eşcinsellik konusunda yaşadığım bir iki komik olayı anlattım. erkek arkadaşımın yaptığı bazı salaklıkları anlattım, güldük. bütün konuşma boyunca hiç yaşadığım travmatik olaylara, eşcinsellik mevzusunun benim için açıklaması, başetmesinin aslında ne kadar problemli olduğuna ve buna benzer hiçbir şeye girmedim, aksine hep komik taraflarından ya da çok da trajik olmayan taraflarından bahsettim. güle oynaya, dünyanın en doğal olaylarından bahsediyor havasında konuştuk yani (ki aslında çok doğal da, travmatik yapan bizleriz).

yani ilk defa yaptığım bir açılma muhabbeti için aşırı derecede olumlu geçti ve aslında buna hala inanamıyorum. yokmuş böyle bir hafiflik, böyle bir özgürlük. o kadar rahatlamış durumdayım ki anlatamam. bütün kafamda kurduğum sorunlarım, hava kaçıran bir balon gibi sönüverdi gibi geliyor. pozitif duygularla doluyum. 30 yılın doldurduğu saklanmışlıklar, utanmalar, korkularım çözülüyor. şu anda bütün dünyaya eşcinselliğimi ilan edebilirmişim gibi gelmeye başladı. facebook'ta gökkuşağı bayrağı paylaşasım var. tabii şaka, bu noktaya gelmeye hala biraz daha var, ama yani çok uzak bir gelecek gibi görünmemeye başladı bana.

kuzenime buradan kocaman sevgiler gönderiyorum. aslında çok anlamadı herhalde benim rahat tavırlarımdan aslında bu konuşmanın benim için ne kadar büyük bir aşama olduğunu, çünkü çok rahat görünmek için biraz çaba sarfetmedim değil. ama ne demişler fake it until you make it. mış gibi yaptım ama sonra güzel götürdüm olayı. birilerine açılmayı düşünen ama kafasında tereddütleri olan arkadaşlara tavsiye ediyorum. güvenli bölgelerdeyseniz, karşı taraf tarafından kötü yargılanmayacağınızı düşünüyorsanız, samimi olduğunuz kişilere açılmanın çok olumlu bir rahatlatıcı etkisi oluyor. erkek arkadaşınla tanışmayı çok isterim, çok merak ettim dedi, ben de en yakın tarihte ayarlayıp tanıştırmayı planlıyorum. muhteşem ki ne muhteşem, resmen hayatımda yeni bir devir başladı. allah nazardan saklasın, tü tü tü.
benden hoşlandığını düşündüğüm biri var. ben zaten hoşlanıyorum. yalnız adamla kaç gündür konuşuyoruz, bana kimsin nesin ne iş yaparsın diye hiç sormadı. sanırım böbreklerimin peşinde.* şaka bir yana çocuk gözlerimi kör edecek kadar yakışıklı. hatta cinsel eğilim anlamında bir şeyler sormak istedim "bunları siktir et ben seni tanımak istiyorum" dedi. uzun boylu ve 100 kg civarı, spor yapma heveslisi ama bence istekli değil. zayıflamayı takıntı haline getirmiş, bu konuları da konuştuk belki de onu iyi anlıyorumdur kimbilir. cidden çok tatlı uykularımı kaçırıyor. ama bu kez temkinliyim, oluruna ve akışına bıraktım. ankara'dan istanbul'a yeni taşınmış haftasonu ev gezmesine gideceğim bakalım.* evet aklımdaki soru şu; bir sonraki aşamada ne olacak? belki de hiçbir sikim olmayacak yaşayıp göreceğiz bakalım.
bugün işyerinde yeni başlayan ve beni çok seven bir kız, bana bir başka kız arkadaşının resimlerini gösterdi ve "hoşlanırsan sana ayarlayabilirim, uyacağınızı düşünüyorum" dedi. kızın fotolarına baktım, kız hakikaten bebek gibi, çok güzel biri. "ya bu kız çok güzel, bunun nasıl manitası olmaz?" dedim, bir süredir yalnızmış, ayarlamak için tam zamanıymış, hem de çok şeker sempatik birisiymiş. valla referans olan kız da çok tatlı biri olduğundan, muhtemelen hakikaten de öyle biri. ayrıca bana önceden "kız arkadaşın var mı?" diye de sormuştu, biliyor olmadığını. hani öyle arada derede kaldımki, ne diyeceğimi bilemedim. hem onun hem benim sevgilim yok diye biliyor, e kız çok güzel, ikimizi de tanıyor, yani bu durumda kızla ilgilenmeyecek olmam çok saçma olacak. valla kem küm ettim, "kız çok güzelmiş, ben ona fazla gelirim" falan diye geveledim. benim arkadaşım baktı ben mıy mıy, o da geçiştirdi o zaman, fazla ısrar etmedi. zaten öyle ısrar edecek biri de değil. ama kız çok güzel olmasına rağmen benim içimde zerre ilgi kırıntısı uyanmadı, napim amk...

ben böyle bir durumda kalmış olmaktan ve düzgün mantıklı bir şekilde geçiştirememiş de olmaktan, kızın karşısında mıy mıy diye konuşmaktan dolayı canım sıkıldı. öyle mıy mıy bir tip değilim, olmak da istemiyorum zaten, ama mıymıntılıktan başkta yatacak bir yer göremedim o an. aslında içimden çok fazla "sikerler ya, ben kızlardan hoşlanmıyorum ayşecim" diyesim gelmedi değil, zaten bu aralar etrafımdakiler iyice açılasım var. ama ayşe işyerimden biri ve işyerindekilere açılmayı, en azından bu etapta hala riskli buluyorum, karar verebilmiş değilim. o nedenle bu şekilde gelişti olaylar.

tavsiyesi olanların tavsiyelerine açığım valla. eve geldim, oturdum bunu yazdım, o kadar içime oturdu. gerçi şimdiye kadar hayatımda içime oturan pek çok şey oldu ama bu aralar kendimi daha fazla ezdirmeme konusunda iyice doldurduğum ve gazda olduğum için, bu seferki daha bi canımı sıktı sanırım. eskiden yapacak birşey yok deyip sineye çekip, unutuyordum.
bu işe yeni başlayan kız, önceki işyerini anlatıyor habire. önceki işyerindeki çalışanların yarısı kadarı yabancıymış. eşcinsel evlilik yapan müdürünü, onların düğüne gitmelerini, kime nasıl hitap edeceklerini şaşırmalarını, "biz kız tarafı mıyız erkek tarafı mı şimdi, ho ho ho" tarzı diyaloglarını ballandıra ballandıra anlattı bir gün. sonra bunun hoşlandığı çok yakışıklı bir elemanı bir gün bir ev partisinde elele bir erkekle gördüğünü söyledi. böyle başka bir sürü şey anlattı. orada belli edemedim ama çok kıskandım bu rahatlığı ya. elalem yanı başımızda ne rahatlıkta yaşıyor, biz burada "ay açılsam mı? kime açılsam? açılsam benle küser mi? annem beni evlatlıktan reddeder mi?"lerdeyiz. tabii bazıları için hatta ölüm tehlikesi de var. böyle hikayeleri dinledikçe başka bir ülkeye yerleşme isteği kaplıyor içimi. pöf.
gerçekten hayat süprizlerle dolu, bir anda bir şeyler değişiyor.
cuma gününden bugüne süren boğaz ağrısı sebebiyle bugün boğaz boyun ultrasonu çektirdim. doktorun lenf bezlerinizde bir kütle var demesi ile kanser olduğumu düşündüm. sonuçlar şimdi geldi... değilmişim ama o geçen zaman hayatımın en çaresiz zamanlarından biriydi....
telefondayken hoş oy vermeye çalışmak nasıl bir eziyettir dostlar. şekilden şekile giriyorum kazara anlamsız oy vermemek için. tabi ne kadar dikkatli davransam da dark bear in güzel bir entrysine kazara anlamsız oy geçirdim dün. önce korkudan 9/8 attı popom. sonra sakince geri al a tıkladım ve oyu hoşa çevirdim. tabi bir anlamsız oyun çok hükmü yok ama haksız yere kimseye anlamsız oy vermek istemem.
yarın ankara gökkuşağı aile grubunu temsilen " ilga-europe"un (international lesbian gay association) 20. uluslararası yıllık konferansına katılmak üzere kıbrıs'a gidiyorum. türkiye'den giden sanırım 7 kişi olacağız, ki onların da çoğunu tanımıyorum. aslına bakarsanız tüm organizasyondan tanıdığım kişi sayısı sadece 1 kişi, onla da çok saçma sapan bir etkinlikte beraber olmak dışında bir olayımız olmamıştı. böyle biraz fazla garip bir şekilde katılacağım. orada mal gibi kalır mıyım yoksa iyi geçer de herkesle kaynaşır mıyım bilmiyorum. yalnız muhtemelen böyle bir endişe yersiz, bu tür organizasyonlarda herkes birbirine aşırı derecede yardımcı olan, halden anlayan, dayanışma için bir araya gelmiş bir dünya lgbt kişi olacak, ayrıca türkiye'den olunca insanlara muhtemelen çok egzotik geliyor olacağız, "ay nası yaneeee, müslüman ülkeden geyler lezbiyenleeer, aaaaa" modunda bizi sahneye bile çıkarabilirler, ehehehe...

yalnız o değil de, allahın kıçı kırık güney kıbrıs'ının ana lgbt örgütünün şemsiyesinde gerçekleşen bu konferansı açacak olan kişi kıbrısın devlet başkanı ile başbakanı olacak. oha ki ne oha. yau bunlar ortodokslukla kafayı bozmuş tipler değil miydi yauw? gerçi çipras abi geçenlerde yunanistan'da eşcinsel birlikteliği yasallaştırdıydı, bu rumlar da o yoldan gidiyorlar anlaşılan. çok pis kıskanıyorum ülen. allahın rumlarının bile yaşadıkları özgürlüklere bak, pöfff....

işte böyle. benim bütün vize işlerimle falan bile bissürü uğraştılar, yardım ettiler ya sağolsunlar. orada da iyi geçecek diye umuyorum. gelişmeleri de yazarım artık. oralara buralardan bir mesaj iletmek isteyen olursa yazabilirler. ayı sözlük'ün selamı var derim isterseniz, smiley...
evet, ne seksüel olduğumu düşünmekten seks yapamıyorum. arkadaşlarım heteroseksüel diyor, yakın arkadaşlarım homoseksüel, tanıyan kızlar biseksüelsindir sen kesin diyor, panseksüel, interseksüel şöyleseksüel böyleseksüel hatta köydeki emmilerim zooseksüel bile diyor (şaka şaka, onlar öyle kelimeler bilmez, bizim karakaçana bikaç kez manidar bakınca aramızda duygusal bişiler var sandılar, ne o halleniyon mu len felan dediler ordan yani)

neysesi şu ki, bence aslında az konuşmak çok yapmak lazım bu işleri sanırım. ben böyle böyle aseksüel oldum gidiyorum işte. kimliğim budur efenim, soranlara sormayanlaraaa, duyanlara, duymayanlaraaaa .
  • /
  • 181