babanızın ilk aşkının bir erkek olabileceğini düşünmek

babam için değil ama onun babası için bu mümkün olabilir. gerçi yaptığı şeylerin adına "ilk" veya "aşk" demek ne kadar doğru olur bilmem. daha çok oğlancı diyebiliriz. 60'lı yıllarda eşcinsel olmak konusuna gelince. hepimiz 80'ler öncesinin eşcinselliğin karanlık çağı olduğunu düşünürüz ama belki de şu an karanlık çağındayız. homofobinin henüz inşa edilmediği, ve eşcinsellerin kimlik oluşturmadığı bir dönem bu. yapıyorlar ama ismini eşcinsel koymuyorlar, aşk-ilişki gibi durumlara girmiyorlar çünkü böyle bir sistemin var olduğundan bile habersizler. evlerine dönüp çocuk yapıyorlar. günümüzdekinden daha aleni yaşandığı bile söylenir. mesela babam hapishaneye girdiğinde oğlanıma yan baktı diye birini bıçaklayan bir adamla bile tanışmış. ve bu münferit bir olay da değil. özellikle oğlancı diye bilinen tipler ne istedikleri konusunda oldukça cüretkar davranıyorlarmış. ama bütün bu olanları şu an eşcinsellik adını verdiğimiz şeye ne kadar benziyor tartışılır.
sonrasinda aklinizda " ulan acaba bizim peder kestaneyi çiziyomuydu, çizdiriyomuydu? " seklinde yeni bit yenikleri olusturan düsünce.
beginners filmi kısmen bunu anlatmaktadır.
" babana bile güvenmeyeceksin" argümanının tam bir yalan olduğunun ispatlandığı andır.
bir kere babamın tuhaf tuhaf travesti videoları izlediğini görmüştüm youtube geçmişinden. gerçi hamile videoları ve hayvan videoları da izlemiş youtube'dan, o yüzden çok takılmamıştım.