bir şehri terk etmek

koyar.

hele ki seviyorsanız o şehri, sokaklarını, insanlarını, havasını, suyunu... çok çok daha koyar.


ne güzel söylemiş konstantinos kavafis amca vakt-i zamanında:
"...
yeni ülkeler bulamayacaksın
bulamayacaksın yeni bir deniz
hep peşinden izleyecek, durmadan seni bu kent
aynı sokaklarda dolaşacak
ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak saçların
bir başka kent bekleme sakın, hep aynı kente varacaksın
..."
yaşayan bir şehri terkediyorsanız şehrin çok da umrunda olmayan durum. mesela hergün göç alan, en ücra köşelerini bile sitelerin keşfettiği, varolan nüfusunu kaldıramayan istanbulsa söz konusu olan, şehir tarafından istenen ama farkedilemeyen bir harekettir. çok gururlu olmaktansa bileti alıp otobüse binip gitmek yeterlidir.

(bkz: ağaç yerine bina dikmek)
bir şehri terketmek aslında içindeki dostları, dostlukları belki de aşkları terk etmekle eş değerdedir.
gerçekleştirmeyi çok istediğim eylem.4 yıldır alışamadım buraya sevmiyorum insanlarını, esnafını, dolmuşçusunu, havasını, suyunu..
şaire sormuşlar: "giden midir terkeden,yoksa kalan mı?" şair der ki; "kalan gidenin gitmesine ses çıkarmıyorsa, çoktan terketmiştir.. *