birine mesajla açılmak

az önce üçüncü defa yaptığım eylem.

uzunca süredir en yakın erkek arkadaşıma açılmayı istiyordum ama bir türlü cesaret edememiştim. az önce onun öteden beridir tanıdığım ablasına (fatma diyelim) açıldım whatsapp mesajıyla. bir gün önce boşanmayı düşünen güzel bir kız olan ortak arkadaşımız (ayşe diyelim) hakkında üçümüz konuşurken ablası "artık ayşe'yi sen alırsın" diye laf atmıştı bana. az önce kendisine şunu yazdım:

"fatmaaa, benim bir erkek arkadaşım var, o yüzden ayşe işi olacak gibi değil olacağı varsa bile"

biraz gerizekalı bir mesaj oldu ama "fatma, ben eşcinselim" yazmaktan ziyade tercih ettim böyle hani hafif birşey söylüyormuşum gibi. kuzenime de benzer şekilde dalga geçer vari komikli mesajla açılmıştım.

bilmiyorum bunun devamı nasıl gelecek. fatma kişisi de son derece über anti-homobik, über feminist bir kişi, bu nedenle sıkıntılı geçme ihtimali sıfıra yakın. yine de geberiyorum şu an. ben niye bu denli sıkıntılıyım bu eşcinsellik konusunda hala çözemedim. mesajı gönderdim. sonra telefonu sessize aldım. bu sefer kapatmadım yani telefonu, ya da kırmadım.

diğer iki açılmamdan daha önemli yalnız bu açılmam zira 1. en yakın arkadaşımın ablası, dolayısıyla en yakın arkadaşıma gidecek bir köprü olabilir. 2. daha önceden açıldığım diğer iki kızdan farklı olarak, bu fatma kişisi daha sık görebildiğim, neredeyse her ihtiyacım olduğunda görüşebileceğim birisi. o nedenle daha kritik. diğer iki kızı zaten ayda yılda bir iki kere görüyordum, bu fatma kişisine sürekli ulaşabilirim, zaten yakın oturuyor.

bakalım neler olucak, nasıl bağlayacağım, en yakın arkadaşımla ilişkimi nasıl etkileyecek, ona açılmamı kolaylaştıracak mı?

ne zaman rahatlayacağım ben bu konularda yarabbim, yapmadığım şey kalmadı bu konuda, hala kasılıyorum. mizacım kasma üzerine kurulu sanırım.
az önce yaptığım eylem.

bir süredir birilerine açılma sancıları çekmekteyim. yakın arkadaşlarım lgbt konularında gayet liberal tipler olsalar, bana da öyle olmam durumunda destek vereceklerini ima etmiş olsalar da, ben bir türlü cesaret edemedim, yıllar sürdü. bu iş nereye kadar gidecek böyle diyordum. saklamanın verdiği psikolojik yükü de kaldıramıyordum, sürekli arıza vermeye başlamıştım.

psikiyatrist desteği falan tabii iyi geldi ama içimdeki derin korku artık nasıl yerleşmişse, birine açılmak ölüm gibi geliyordu. bir taraftan da yapmayı çok istiyorum. nasıl söylesem, hangi kelimeleri kullansam vs. en sonunda baktım ben yüzyüze söyleyecek cesareti asla toparlayamayacağım, mesaj yazayım bari dedim. dün de oturdum, canımı dişime takıp bunun planını yaptım, bir sürü yazdım, hangi kelimeler, hangi cümleler.

içimdeki korkunun bu kadar mı derin olmasına şaşıyorum. bütün hayatımı bu korkuyla geçirmişim gerçi tabii kolay değil. kolayca açılmış, bunları hiç dert etmemiş insanlara hep gıpta ettim.

açılacağım kişiyi kadın arkadaşlarımdan birinden seçtim. üstelik psikoloji mezunu, zeki biri. bana daha önceden "lgbt bireyler de bu toplumun doğal bir parçası" falan filan demişliği bile var. ve düşünün, benim böyle bir arkadaşım olmasına rağmen yıllardır, ben açılamıyorum. psikiyatriste falan gittiğimi anlatmıştım uzun uzun ona.

dün whatsappta naber nasılsın görüşelim falan muhabbeti yaptık. dün aslında açılacaktım ama cesaret edemedim. yazıp yazıp sildim. sonra telefondaki not defteri uygulamasına yazdım, cesaret gelince oradan copy paste yapayım diye, orada cümleleri toparlayayım, sırasını ayarlayayım falan. ama dün gece cesaretimi toplayamadım.

bugün de ara ara aklıma geldi. ama yazamadım.

az önce evde koltuğa uzanmış düşünürken "bu iş daha ne kadar böyle gidecek? hayatımı bir korkuya kurban ediyorum. daha ne kadar saklayacağım? daha ne kadar kafayı yemeye devam edeceğim?" diye düşünürken buldum kendimi. whatsappa "benim bir erkek arkadaşım var" yazdım, ama göndere basamadım. whatsappı kapattım. başka şeyleri okudum. "ben eşcinselim" yazmak daha zor geldi. aslında daha dolaylı birşey akıl edebilmiş olsaydım onu yazacaktım ama "bir erkek arkadaşım var" lafı en sade, en yalın, en az korkutucu şey gibi geldi.

sonra bir noktada sözlük okurken içimde bir öfke yükseldi, "amına koyim böyle korkunun" dedim, hışımla whatsappı açıp gönder tuşuna bastım. gitti.

sonra da battı balık yan gider diyip, akabinde yazmayı planladığım şeyleri yazdım:

"zaten bu nedenle psikiyatriste gidiyordum aslında"
"bir arkadaşıma açılmanın iyi geleceğini o söyledi"
"benim de aklıma bir tek sen geldin"

bu kadar.

sonra telefonu bir kenara fırlattım. olan olmuştu. ayağa kalktım, ne yapacağımı bilemeden durdum. sonra çok korktum. telefona koşup telefonu tümden kapattım. kızın hemen beni geri aramasını falan kaldıramayacağımı düşündüm. ya da cevap yazmasını. ya da o cevabı beklemeyi.

tam bir ergenim.

farkındayım.

bu hikayenin sonu iyi bağlanır umarım. gerçi nasıl kötü bağlanabilir onu da bilmiyorum ama çılgın bir korku yaşadım işte.

neyse, bu hafta psikiyatrist ablaya "bu boku da yedim, madalyamı bekliyorum" diyebileceğim.

telefonu ne zaman geri açabileceğimi ise hiç bilmiyorum.

çok korkuyorum

evet ergenim.

biyolojik ergenliğimi ardımda bırakalı onbeş küsür yıl olsa da.
yaparsam güvercin ile yapacağım eylem.

güvercin uçuverdi
kanadın açıverdi
elin oğlu değil mi
sevdi de kaçıverdi
birinden mesajla ayrılmanın yanında son derece iyi ve düzgün bir eylemdir.
kendine güveni olmayan insanların yaptığı şeydir. ilişkiye başlıyosun yani yüz yüze ol. temas kur.
telefonu yeniden açmak tam bir gün sürdü. açtığımda gelen mesajlara basmak da biraz zaman aldı. en sonunda okuyabildiğimde çok güzel şeyler yazmış olduğunu gördüm. "yalnız olmadığına, bir ilişkin olduğuna çok sevindim :)" yazmış, "mutlaka görüşelim, konuşalım olur mu?" diye eklemiş. "şok oldum", "aman tanrım", "inanmıyorummmm", "sen de miii" falan gibi hayret içeren hiç bir şey yazmamış, oysa ben öyle bir şaşırma, bir hayret falan bekliyordum. tepkisinin tarzını aslına bakarsanız çok sevdim. açılmak için doğru bir seçim yapmışım evet. devamını nasıl getireceğim acaba...

cevap yazamadım ona. ne yazacağımı bilemedim. bir de kafam pek iyi değil, bu açılma mevzusu da iyice gerdi beni, işim de sıkıştırıyor bir taraftan. bir de kızın yüzüne bakınca ne derim, ne konuşurum ona da endişeliyim biraz. biraz üstünden zaman geçsin dedim. sonra başka bir nedenle, zaten dengesiz ve agresif bir modum olduğundan, telefonumu kırdım. aranınca ulaşılamıyorum dolayısıyla. bu akşam evde bunalım bunalım yatarken arkadaşlarım evimi bastı, telefonlara çıkmıyorsun kaç gündür, merak ettik, evini basmak zorunda kaldık dediler. sağolsunlar modumu düzelttiler bu akşam. onlarla otururken bu psikolog arkadaşım evdeki arkadaşlarımdan birini aradı, ben tabii kimin aradığını bilmiyorum, biraz konuştular, sonra senle de konuşmak istiyor diyip arkadaşım telefonu benim kulağıma yapıştırdı, ben kim olduğunu anlamadan "alo?" dedim, kız "telefonlarımı niye açmıyorsun, mail attım cevap vermedin, mesajlarıma cevap vermedin, çok merak ettim seni, iyi misin?" dedi. ben o sırada çaktım kimin aradığını, kekeledim biraz, "ee kendimi pek iyi hissetmiyorum bu aralar, arayacaktım seni, kusura bakma" falan diye birşeyler geveledim. o da "tamam en kısa zamanda görüşelim olur mu?" dedi. sesi çok tatlıydı.

itiraf edeyim burada: kızın tonunda hafif aşağılama, hafif şaşırma, hafif kinaye, ters birşeyler bekledim. hayır hiç biri yoktu. son derece normal, son derece eskisi gibi konuştu, eskisi gibi sıcak, eskisi gibi anlayışlı, eskisi gibi eğlenceli.

çok abartıyorum gibi geliyordur belki beni okuyanlara ama hissettiklerim bu şekilde. benim için hiç kolay gelişen bir süreç değil.

şimdi oturdum ona mail yazdım, kusura bakma pek iyi değilim bu aralar diye. görüşmek istiyorum onunla evet, ama ne konuşacağımı bilmiyorum. ama sanırım zor kısmını atlatmış durumdayım, onla konuşsam biraz daha rahatlayacağım.

bu arada bütün bu dengesiz hallerime şahit olan, hatta uzun süredir şahit olan ailem bana sürekli olarak "iyi misin? iyi misin?" diye sormaya devam ediyorlar. iyi olmadığım kabak gibi ortadayken. şu "iyi misin?" sorusundan iyice tiksinmeye başladım, "elinin körüyüm" dememek için kendimi zor tutuyorum, "iyiyim, iyiyim" diye geçiştiriyorum habire. iyi misin ne demek amk, çok sinir bozucu.

çok zor geçen bir gündü benim için ama şimdi rahatladım biraz, özellikle o arkadaşımın sesini duymak, beni yargılamadığını, aşağılamadığını sesinin tonundan hissetmek çok iyi geldi. ne ihtiyacım varmış buna, vay anasını. keşke annem de bu şekilde davransaydı bana, ona söylediğimde.

vance joy'dan riptide dinliyorum şu anda, tatlı bir sakinlik çöktü üstüme.

lady, running down to the riptide, taken away to the dark side, i wanna be your left handed man,
i love you when you sing that song and i gotta a lump in my throat cos you're gonna sing the words wrong.