elbiseleri parçalayarak sevişmek

çıplak sevişmenin zıddına konuşlanmış; çok hafif sertlik şiddetinde haz kazanımı.

kurulu bir saat gibi halihazırda tevdi edilmiş, elbisesiz iki kişinin sevişim ivme şehveti; maalesef bu önermenin yanına yaklaşamaz. bilhassa takım elbise, kravat ve kemer gibi çıkarılması zaman alan ve çıkardıkça çılgınca uyaran parça başına sevişme verimi de artabilmektedir. şu halde çıplak sevişmek ya da elbiseleri yavaşça çıkarmak yerine; tek hamlede gömleği düğmelerini etrafa fırlatarak çekip almak; pantolonu dikiş yerinden yırtarak deriye teneffüs etmek; hayvani şiddet noktasına ulaşmadığı sürece inanılmaz afrodizyak sevişme teferruatlarıdır. bilen bilir insan cildinin elbise aralarına saklanmış fazla görünmeyen yerlerinin keşfi, dünyanın en ateşleyici olayıdır. baldırlar, kalçalar, göbek, meme uçları ve kulunç gibi. evet, çıkarıp uğraşmaya gerek yok; parçala gitsin be güzelim.
tekstil endüstrisini canlandıran, ekonomiye katkıda bulunan, filmlerden özenti sevişme şeklidir.
nasıl farklı atomlar gibi çarpışıp başka başka moleküllere ayrılan sevişenler tekrar eskisi gibi aynı insan olamıyorsa, o parçalanan elbiseleri birbirine dikmeye çalışsan da eskisi gibi olmaz. yenilenmek için daha fazla atom, daha fazla kıyafet. zaten her şey değişecekse kuralları at çöpe ve kendin olma; kendinden çık.
libidonun aşırı tavan olduğu zamanlarda şehvet ve tutku içinde sevişilirken gerçekleşebilecek olan hadisedir.
sevdiğimiz bir insandan aldığımız çok değerli bir hediye paketini, güzelim paket kağıdını ve süslemelerini parçalayarak açmak gibi midir?

dayanılmaz bir açlığı bastırabilmek için aceleyle ısırdığımız bir çikolatanın veya dürümün kağıdını/pakedini çiğnemek gibi midir?

yoksa, hiçbirşeye benzetilemeyip sadece kendini koyvermek midir?