eylül

10 Entry Daha
belki de mevsimlerin tam ortasını yaşadığımız * güzel, kimi zaman kasvetli, hüzün çağrıştıran şairlerin en güzel dizelerine şahitlik yapmış bir ay.
*

bu renklerin canlılığını yitiriyor oluşunu, sokakların tenhalaşmasını, balkonlarda ki o hanımeli, yasemin kokan çiçekleri göremeyişimizi, kapıları sımsıkı kapalı balkonların, perdelerinin içinden yalvarırcasına sızan o sarı ışığın acısını nasıl açıklayabilirdim? içimizin ürpermesini bahane edemezdim ki, bir mevsimin yokoluş tantanasını, şarkıların dahi hareketliliğini kaybedişini, terleyen ayakların; soğuk taş betonu özleyişinin bedelini, kaybetmeye maruz kaldığı yenikliliğini nasıl itiraf edebilirdim ki?

bitmişti ama, şimdi solan yaprakların yavaş yavaş yaşlanarak intihara sürüklenişine, pencerenin pervazında; bardaktan boşalırcasına yağan yağmura bakıp ağlayışlara, özlemlere, içlenmelere, sabredişlere geçiş mevsimi. buruk esrikliğin yüzlere nasıl da iyi yansıdığını görebileceğimiz zamanlar. aynalara kimi zaman küs bakıştığımız, sabahın geride bıraktığımız mevsimin aydınlığını size selamını getirmiş gibi şehrin tam göbeğine hucüm edişine, yataklardan; sabahın o soba isi bastırmış sokaklarına fırlayacağımız, yarı uyuşuk, yarı manidar ruhsuz ve hissiz yürüyüşlere şahit olacağımız gündoğumları olacak artık. sigaranın dumanını içimize bir dert gibi atarken, eve dönüşlerde zifiri karanlığı delemeyen sokak lambalarının yanımızdan hızla geçişini izleyeceğiz. sonbaharın o kahverengi, sarımtırak tonlarını buyur ediyoruz artık ruhumuza. benliğimizin çocuk kalan, o lunaparklarında ışıkların neşesini verecek belki de çoğumuza.
18 Entry Daha