kırmızı şarap

17 Entry Daha
beyaz olanın her ne kadar kendi etrafında bir kalitesi olsa da kırmızının kendi çapında başka bir olayı vardır efenim. kırmızı etle beraber güzel gider velhasıl ters noktası vardır et ne kadar yağlı olursa şarap o kadar yağsız olmalı, yada tam tersi, et ne kadar yağsız olursa şarap o kadar yağlı olmalı, kadehte şarabı sallamanın olayı buradan gelir, şarap ne kadar yağlı ise kadehte sallandığı zaman gözyaşı şeklinde kadehte damla bırakır, yemekten önce şarabın masaya gelmesinin olayı budur zaten, masaya gelen şaraba göre etin nasıl pişeceği yada hangi hayvanın neresi olacağı seçilir.

ayriyeten bide bu şarabın yıllarca ''köprü altı'' olarak betimlenmiş bir kısmı vardır ülkemizde, vardır yoktur çok net olarak bilmiyorum ama kendimce denk geldiğim şekillerden dolayı söylüyorum, beyaz şarap dökülmez köprü altlarında. attila ilhan bile ''şarabın gazabından kork çünkü fena kırmızıdır'' demiştir, beyaz olanını muhatap seçmemiştir kendisine.

velhasıl, şarabın rengi faşizanlığı bırakıp daha tarafsız olarak kırmızı şarap üzerine anlatacaklarıma gelirsek;

ve evet işte şarap ve kırmızı ile işin bağlandığı nokta. söyleyeceklerim doğru değildir, lakin sabiti vardır.


kırmızı şarap efenim kesinlikle görüşü değişltirip aşk'a teşvik eder insanı, en başta tatlı bir anlaşma sağlar, sonra ne güzel anlaşıyoruz dedirtir insana, muhabbet ederken bakılan yer gittikçe gözler olur, asidik yapısından dolayı koku ve tat alma duyusunu tavan yaptırır, ki tat ve koku kendi sabitlerim açısından konuşursam cinsellikte dikkat çeken ilk iki duyudur. antik yunana gidersek dionysos'un yanında satir ler gezer, kendilerinin belden üzeri insan altı kalan bedenleri keçi/at karışımıdır, erkektirler ve sürekli ereksiyon halindedirler, dionysos o kadar yakışıklı, o kadar güzeldir ki bir kere ona bakanın gözleri kör olur, buna uyarı olarak ondan önce satirler çıkar ormandan, gve kimse ona bakamadığı için dionysos asla gerçek aşkını bulamaz, ve buna karşılık ona bir kere bakıp kör olan bütün aşıkları için kör oldukları yere bir şarap çeşmesi yapar. bu konuyla ilgili parantez açmadan aşağıda başka bir açıklamada bulunucağım;

antik yunan zamanında şu anki şarabı koruma şartları olmadığından dolayı içerisinde çok fazla kükürt katılırdı şarabın içerisine bozulmasın diye, lakin fazla kükürt fiziksel olarak çok ciddi bozulmalara yol açar insan vücudunda, ilk belirtilerinden biri deride susuzluk benzeri aşırı kasılmalar yaratması, bu da dudaklardaki su kaybından dolayı o sabit olarak bildiğimiz asık surat ifadesini yaratır, o tiyatronun ifadesi olarak bildiğimiz bir ağlayan bir gülen surat ifadesi aslında buradan gelir, dionysos buyuruki her şarap çeşmesinden sonra;

''ben dikiyorum aşıkların uğruna muhabbet akıtan çeşmeleri, eğer onlar bilirse kararlarını bu onlara meşk verir, tutku verir. eğer kim ki o zevkinden çıkarır onu, onu en büyük keyifsizlik bekler''

velhasıl hikaye daha da uzatılır, zaman ilerledikçe bir iki şey daha yazarım buraya muhtemelen, konuyu bağlarken kadehimi kaldırıyorum ve, hepinizin keyfine içiyorum arkadaşlar, sağlığınıza.
25 Entry Daha