özel fotolarımın olduğu telefonu kaybetmem olayı

olayın üzerinden yaklaşık 1 ay falan geçti ama ondan önce 5-6 yıl öncesine gidelim. uzun mesafe bir ilişkim vardı hatta ilk ve tek ilişkimdi diyebilirim. normalde kolay bağlanan biri değilim ama o adamı öyle sevmiştim ki. ilişkimiz iki yıllıkken toplasan iki defa görüşmüştük onunla. hayat toz bembeydi benim için o zamanlar. hayalimdeki ilişkiyi yaşıyorum sanıyorum. karşı taraf açık ilişki yaşıyordu. istanbul ortamını da bilmiyoruz haliyle. ama sevildim de, inkar edemem.

neyse yalnız eve geçtim. bu da bana gelirdi iki ayda bir falan. yani düşünün istanbul aktarmalı uçakla seyahat ediyorum, 4 saatlik vaktim var, sırf onu yarım saat görebileyim diye sabihadan taksim'e gidiyorum, tekrar havaalanına dönüyorum, öyle seviyorum. bir de onunla günlerce aynı evde kaldığınızı düşünün. kendimi öyle özel hissediyordum ki. tanrı bütün işleri bırakmış benim mutluluğumla ilgileniyor diyordum, öyle bir his. tabii salağız, hatta hayatımda yaptığım en büyük salaklık. sevişirken, yataktayken tonla fotoğraf çekmişim. ona da atmışım özledikçe bakarsın falan.

üzerinden yıllar geçti, yollar ayrıldı. ara sıra arar, hâlâ resimlerimize bakıyorum içim gidiyor falan diyor. sen hala silmedin mi onları diyorum. silecem diyor da silmez biliyorum. hem ben de silmedim. en azından nereye saklayacağımı biliyorum ben. yani böyle arada aklıma gelir, keyfimi kaçırıyor işte. en son bulut sisteminde saklıyorum demişti de. aslında hangi akılla böyle resimler çektim diye kendime daha çok kızıyorum. neyse asıl konuya geleyim.

benim yedek bir telefonum vardı, redmi marka. bilen bilir, bu telefonların ikinci alan diye bir özelliği var. yani iki tane alanı var ikisi bir biriyle bağımsız. ikisine ayrı şifre giriyorsun, hangi şifreyi girsen o alana girer. benim bi alan full ortam, diğeri de normal temiz işte. ve ikinci alanda bizim resimler duruyor.

geçen ay kuzenle bi tatil yapalım dedik. belki 3 sene oldu seks hayatım sıfır. bulunduğum yerde ortam yok. gideceğimiz yerde uygulamalardan belki biri denk gelir diye o yedek telefonu da yanıma aldım. iki gece kalacağız. bi gecelik otel bulduk, diğer güne doluymuş. sonraki gün mecbur çıkıp başka otele geçeceğiz. yedek telefonumda ayrıca alarm kuruluydu. o sabah alarm çaldığını hatırlıyorum. elimle kapattım uyku sersemiyken, telefon bi yerlere düştü ama pek takılmadım, uyumaya devam ettim. uyandık, kahvaltı ettik, toparlandık, çıktık.

o akşam gece yarısı alarmı kapatayım da yine aynı şey olmasın diye çantaya baktım telefon yok. hafızamı yokladım, sabah telefon yataktan düşmüştü ve çantaya aldığımı hatırlamıyorum. gece yarısı koştum diğer otele. resepsiyona kimse bir şey getirmemiş. odaya bakayım dedim, misafir uyuyor ayıp olur dedi. yarın sabah gelirsen sorarız misafire, odaya falan bakarız dedi. sabah 8'de gittik 10 da gelin dediler. 10'da gittik odaya baktık bulamadık dedi. normalde bulamadık deyince mevzu kapanmış oluyor. yani ya telefonu burada bırakmamışsın, ya da üstüne soğuk bi su iç. telefon desen bi ıphone 14 de değil kıyameti koparasın. şimdi bu dandik telefona kıyameti koparsan da olmaz durumu da izah edemezsin. o anki ruh halime falan değinmedim ama beynimin içi zonkluyor. neden zonkluyor? çünkü telefonun ikinci alan şifresi, telefonu eline aldığın zaman ilk deneyeceğin şifrelerden biri. kafamda kuruyorum biri alıp direkt o şifreyi denese ve açılsa biterim ben. o adamla olan bütün resimlerim galerimde. bunlar aklımda ve diyorum ki o telefon yerin dibine girdiyse bile bulmam lazım. kuzeni de peşimden sürüklüyorum, o gün eve döneceğiz yolda planladığımız her şey de iptal oldu, bütün mesaimizi telefonu aramakla harcadık. allah'tan kuzen olayın telefon olmadığını çaktı ama tam olarak değil. o nude falan var diye düşünüyor. nude olsa siklemezdim bile. bunun yanında melek kalırdı. yani kuzenin öyle düşünmesi bana anlayış göstermesini sağladı. hiç şikayet etmeden belki elli defa beraber otele gidip didik didik ettik, bulamadık.
artık dönüş saatimiz de yaklaştı, ben bulamayacağımı kabulleniyorum yavaş yavaş. kafamdan olabilecekleri tarttım. telefonun şarjı çok az kalmıştı. telefonun bataryası biter ve kapanırsa eğer, açtıldıktan sonra açan kişi sakıncalı olan alanın şifresini doğru girse bile bir uyarı alır. ilk alanın kilidini açmadan ikinci alana giremezsin diye ve o ilk alan şifresi deneme yanılmayla bulunmayacak kadar zordu. bu kısım beni rahatlattı. endişelendim diğer kısım, şifreyi kırmaya çalışmasıydı. android sistemi dandik bir sistem sonuçta. ıphone oldu mu şifeyi bilmiyorsan çöp olur. telefoncu arkadaşıma sordum, şifreyi kıramaz, onunla upraşacağına telefonu sıfırlar dedi. o telefonları sıfırlamak çok kolaymış. youtuba yazsa karşısına yüzlerce video çıkarmış. bunu öğrenince biraz daha rahatladım. bir de mail adresim açıktı. dün kontrol ettim. bağlı olan cihazlarda o telefondan giriş tarihine baktım. benim girdiğim tarihi gösteriyordu. eğer telefonu açıp internete bağlatsaydı mutlaka tarih kendini güncellerdi. bu beni biraz daha rahatlattı. umarım çoktan sıfırlanmışır.
bu seferlik böyle olmuş knk siktir et
iki yılda iki defa görüştüğü adama "sevildim de inkar edemem şimdi" demez mi... bi irkildim okuyunca, oğlum sen insanı delirtirsin ya...

ayrıca amatör pornolar tam olarak böyle sızıyor ahahha

şaka bi yana geçmiş olsun, evet kimse şifre kırmaya uğraşayım demez. algoritma şöyle işler, önce sıfırlamaya çalışır yapamazsa kırmaya çalışır. ki kusura bakma ama redmi telefonu çalacak adam ona tamah eden adam onu gider direkt telefoncuya satar. telefoncu da onu sıfırlar kırmaya uğraşmaz.

ayrıca kimse şu dönemde böyle bi şeyi sızdırmak istemez emin ol kvkk ile adam sikiyolar şu an.

illa porno çekecekseniz de bu casual bir telefonla yapılmaz, yüz kere dedik bee...
al işte ortalama bir kamera, şifreli iyi bir de harddisk. bitti gitti.
arkadaş bildiğin long term long distance low commitment casual boyfriend bulmuş
seneler önce başıma gelen bir olayı hatırlatmıştır. telefonumun ekranı kırılmıştı ve hiçbir şekilde de çalışmıyordu. o zaman ankara’da yaşıyorum. telefonumda da beğendiğim fotoları tuttuğum gizli bi klasör var. birkaç yere ekranı yaptırayım diye sordum ve pahalı geldi. ben de telefonu kargoya verip istanbul’a yolladım. öncesinde de sitelerinden randevu alıyorsun falan, sonra da bir kod çıkıyordu, onu yazıp telefonu kargoya veriyorsun. masraf şu dediklerinde de parayı havale ediyorsun, ve yapıp sana geri yolluyorlar. telefonu geri aldığımda bir baktım ve tüm uygulamalarım açık. özel klasörüm de açık ve sanırım göreyim diye de böyle bırakılmış. ve kargoyu teslim aldığım bilgisini aldılar diye tahmin ediyorum ki, hattımı taktığımdan 1-2 saat sonra da telefonla beni aradılar. numaramı sipariş verirken yazmış olmalıyım. galiba kargo parası ödememiştim, sanırım ödeyerek yollamışlar, o kısmı hatırlamıyorum. telefonu açtığımda “umarım hizmetimizden memnun kalmışsınızdır, sizi arayıp sormak istedim” dedi. “evet güzel bir iş çıkarmışsınız ama özel dosyalarıma bile bakmış olmanızdan hiç hoşlanmadım” dedim. muhtemelen ya merak edip herşeye baktı ve beğendi ve tanışmak sesimi duymak istedi, klasörü de özellikle açık bıraktı. ya da arayıp dalga geçmek istedi, bilmiyorum. ama bir daha aynı numaradan ya da başka ortamdan beni o dönemde rahatsız eden olmamıştı. muhtemelen duygusal bir eşcinselin kalbini kırdım.