yazarlarımızın bir birleriyle nasıl tanıştıklarını anlatan, kah güldüren, kah hüzünlendiren, ama tercihen güldürürken düşündüren hikayelerdir.
örnek vermek gerekirse, size psk ile tanışmamı anlatabilirim:
bir gün yolda yürürken çocukların piç piç baban kim diye bağırarak kovaladığı ve taşladığı hepsinden küçük bir çocuk gördüm. hemen olaya el attım ve çocuklar ayarı kaydım. bunun üzerine çocuklar beni de taşladılar. kolum morardı.
aldım pskyı, babasının yanına götürdüm. adeta bir
chp teyzesi gibi azarladım babasını. babası da benim öyle oğlum yok dedi. dedim ki oğluna atılan daşlardan biri koluma geldi. mosmor oldu aq. kim bilir psknın bebeksi pürüzsüz bedeninde ne yaralar vardır. taş yarası elbet geçer, ama arkasından piç diye bağırıyorlardı dedim., dolaptan yemeklerimizi alıyor. bizim yemeklerimiz onlar. karnımız acıkırsa ne yiyeceğiz dedi.
adam haklıydı beyler. pskya bir tokat aşk ettim. kulağından kıvılcım çıktı şerefsizim. psk ağlayarak ortamdan uzaklaştı.
biraz sert çıktığımı düşünerek, gönlünü almak için pskyı bulmaya yollara düştüm. bulduğumda
coqueteria almış kucağına pskyı, konken oynayan bir takım kadınlarla konuşuyordu:
c: bir dakikanızı almak istiyorum.önümüz kış 500bin 1000er lira verseniz bu çocuklara bişeyler yapılır..yani bir yuva bir aşevi gibi demek istiyorum
konken oynayan kadınlardan birinin kızı: bu kız kim biliyor musunuz? falanca hanımın kızı...anası gelip burda para istediğini bilse..
sonra falan fişmekan derken:
konken oynayan bir kadın: neeee!! ne kadarmış? 1000 lira mı? hahahahahaahhyyttt küçükanım, siz önce annenize gidin...1000 lira vermek o kadar kolaysa anneniz versin. onlar hepimizden zengindir...
buna çok bozulan
coqueteria: anam ne kadar zengin bilmem ama...ben sizin gönlünüzün de o kadar zengin olabileceğini düşünmüştüm...
tam gidecekken kucağında psk, döner ve: yanılmışım!!!
bu sırada konken oynamaya devam eder kadınlar, ve biri masaya kağıdı vurarak: "1000 lira!"der
evet, konken masasına bir seferde bin lira koyan bu kadın, psknın annesinden başkası değildir.
sonra, psk ile konuşup özür dileme fırsatı bulmak için takip ederken onları, çok ilginç bir olaya şahit oldum.
kevbear,
medyum fettishin şapkasını
bearabearenin yoluna attı. bearabeare küplere bindi ve tam ortalığı yakıp yıkacakken
tra jedi geldi. dedi ki
trajedi: insan eski bi şapkadan bu akdar nefret eder mi?
kevbear ve medyum fettish: ne yapar?
trajedi: sever...
sonra psknın sesini duydum. elinde radyoyla gezip ona buna laf yetiştiren trajediye seslendi ve sordu keklik türküsünü biliyon mu? trajedi bildiğini belirten jestini yapınca devam etti psk çal o zaman gardaşlık ve elinde kaşık, üzerinde folklör kıyafetleriyle silifke havası oynamaya başladı.
lakin beceremediği için ayağını burktu ve apar topar evine gitti. ben de arkasından gittim elimde psk için aldığım yarım ekmek döner, kapıyı çaldım:
ben: hu huu kimse yok mu?
psk: yok..
ben: peki bu ses nereden geliyor?
psk: sana ne..
ben: yemek getirdim.
psk:bana ne..
ben: yemeği sana getirdim.
psk: ipi çek gir içeri...
içeri girdiğimde gönlünü almak için birkaç güzel laf edeyim dedim:
ben: psk, ne güzel olmuşsun sen öyle..
psk: sus, farkındayım...sözlükteki ayılar görsünler beni artık.
pskya sözlükteki insanların onun güzelliğinden ya da çirkinliğinden değil karakterinden tiksindiğini güzelce anlattım. o ise bana
kısaca ve kabaca küstah dedi. dedim ki max benim adım, ama küstah demek hoşuna gidecekse siktir git amcık yemek memek yok sana aq
bu samimi tavrım psknın çok hoşuna gitmişti, yüzünde çocuksu ama ekşi bir gülümseme oluştu. tiksindim. zamanla alıştım. arkadaş olduk.