nikimsi

Durum: 1295 - 0 - 0 - 0 - 23.01.2017 00:39

Puan: 21186 - Sözlük Kaşarı

10 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

hayat bazen çok: honki ponki toni nok, çalona bimbo bori rok, muşi muşi hubobo kozi zok, çiki çiki şayne tiki tak tok.
  • /
  • 65

yazarların favori yaprak dökümü bölümü

daha önce başlığını açtığım 100. bölümden bir sahne (bkz: benim ne suçum var) arada izleyip izleyip duygusal boşalım yaşadığım doğrudur.

sinner bear

bundan 7 ay önce ileri görüşlü davranarak kendisi hakkında yerinde çıkarımlar yapıp yazmışım dediğim yazar. kendisi gullümler gullümü, afroditler afroditi bir kişilik. yeri gelince ağır başlı yeri gelince hareketli, işveli. tam bir patroniçe yahu. sevgilisi desen dünyalar tatlısı bir insan. ikisi birlikte karşılarında bulunan insana çok iyi geliyorlar. izmire gelirseniz görmeniz gereken beyefendiler bunlar efendim benden söylemesi. bir diğeri için (bkz: porter)

bilmiyorum

öncelikle belirtmek isterim ki kendisinin hakkımda "tam bir kötü arkadaş insanı baştan çıkarıyor" şeklindeki söylemleri gerçeği yansıtmamaktadır. ayy senin içinde varmış be. ben sadece en iyi bildiğim şeyi yaptım, rehber oldum. efendim kendisi pek bi doğal. oturuşu, kalkışı, gülüşü, korkuşu. her şeyiyle çok doğal, çok spontan bir kişilik. bugün çok eğlendirdi hepimizi. her ne kadar bazı konularda kararsız olsa da yaşına rağmen kendisi hakkındaki farkındalığı gayet iyi. artık bundan sonraki zirvelerde muhakkak katılıp katılmadığını öğrenmek istediğim kişilerden olmuştur, kendine iyi baksındır *

ayı sözlük izmir erken bayram zirvesi

bugün şahsım, bilmiyorum, sinner bear ve onun erkek arkadaşından oluşan ekiple gerçekleştirilen zirve. ilk işimiz tabi ki de tipik ayı davranışı olarak yemek yemekti * ardından örnek izmirli laikler olarak çantalarımızda hazır bulundurduğumuz kızıl peruklarımızı takarak ve atatürklü bayraklarımızı sallayarak canım atamın evine ulvi bir ziyaret gerçekleştirdik. bu, bir o kadar duygulandırıcı ve de aydınlatıcı gezinin sonrasında hepimizin çocukluğundan bir parça bulduğu uluslararası izmir fuarında çılgınlarca eğlendik. eğlendik derken biz bilmiyorum ile bindiğimiz oyuncakta götümüzden nefes alıp ağzımızdan sıçarken diğerleri bize bakıp güldüler ama olsundu gülsünlerdi çünkü çok tatlılardı. yaşadığımız bu küçük şoku atlattıktan sonra çimlere uzanıp hunharca konuştuk. konuştuk derken aklınıza dedikodu gelmiştir eminim ama biz elit gayler olarak tabiki diyalektik materyalizm hakkında uzun uzun tartıştık * kısacası dolu dolu, yıkılsınlaaarrrcaaaa bir zirve oldu *

ayı sözlük izmir erken bayram zirvesi

kafasına estiğini yapan izmirlilerden yapılmasına pat diye karar verilen zirve. bayram öncesi hem toplaşıp kaynaşalım hem de tatlı yiyip tatlı konuşalım değil mi? 4 eylül öğlen saat 1de alsancak sevinç pastanesinin önünde buluşulacak. geçilmesi istenilen mekan da zirvenin kendisi gibi pat diye kararlaştırılacak. ben de bu tempoya ayak uydurabilirim, ben de varım diyorsanız bekleriiizzz.
katılmak isteyen sevgili yazar arkadaşlar zirvetörden de işaretlerse çok iyi olur çok da güzel iyi olur *

at eti

yıllardır haber sitelerinde/kanallarında flaş haber olarak sunulan et türü. belki konuyla ilgili pek bilgim olmamasından mıdır nedir bu et türüyle ilgili neden bu kadar ortalık velveleye verilir anlamıyorum. çok basitçe bir düşünce olacak ama belki de birçoğumuzun atası olan orta asyadaki insanlar bu eti tüketiyorlardı ve hala tüketiyorlar. neden acaba x ürünlerinde at eti var, y markası at eti kullanıyor gibi konular haber olarak sunulur ve bunlardan uzak durulması tavsiye edilir? et yemeyi tercih eden bir insan, at eti içeren ürünleri yese nolacak ki? sanırım bunu anladığım zaman çakralarımdan biri açılacak *

zara'da erkekler için üretilen etek

yaşasıııınn dedirtendir. çünküüü artık en yakın kız arkadaşımın havuz başındaki düğününe nedime olarak katılırken ne giyeceğimi buldum. çok teşekkürler zara love u. *

31 ağustos 2016 ayı sözlük'e geri dönmem

ayyy hemen bi parti düzenlemeliyiz. yı-kıl-sıaaann!!
(bkz: fırsatçı ortam gayi) *

hayat arkadaşına hitap

shekh ma shieraki anni (güneşim ve yıldızlarım) * *

digimon

her ne kadar yayınlandığı dönem pokemonun gölgesinde kalsa da çok sevdiğim bir animedir. hatta pokemon mu digimon mu diye sorduklarında yüzde 5lik dilimin * içerisine girip digimon derdim hep. yani o derece severdim. jenerik müziği çok iyidir insanı gaza getirir. bi de mimi diye bi karakteri vardı bu animenin. insana saç baş yoldurtur cinsten bir karakterdi. ne üzmüştü zamanında kendini de digimonunu da. aklıma öyle kaydetmisim bu kızcağızı. benim favorilerim taichi ve sora idi. hatta çocukluk aklımla nolur bunlar sevgili olsun evlensin diye dua ederdim * bi de matt diye bi çocuk vardı allahım nasıl cool bi karakterdi o. çok cooldu gıcık olurdum ama severdim. ayy susar mısın gerizekalı çocukluğum geçiyor şu an gözümün önünden. ağlayıp geliyorum ühühühü.

lgbti intiharları

nalan bayar

cinsel yöneliminden ötürü yaşadığı baskılara daha fazla dayanamayıp 29 ağustos 2016 sabahında yaşamına son veren pırıl pırıl bir insan daha. gerçekten artık söylenecek söz bulamıyorum. bu ülkede yaşayabildiğimiz her an bizler için büyük bir başarı gerçekten. o kadar acı ki yaşanılanlar, o kadar insafsızca ki... nalan bayar bir süre önce yaşadıklarını danışmanına şu şekilde aktarmış:

ikamet olarak istanbul’danım (1993’te üniversiteyi okumak için ankara’dan gitmiştim ve sonrasında genelde orada yaşadım). 1970 eylül doğumluyum. boğaziçi üniversitesi işletme bölümü’nden mezunum. 15 yıllık (türkiye ve yurt dışı) is tecrübem var.

2011 üniversite afları sırasında, boğaziçi öncesi okumuş olduğum odtü makine mühendisliği’ndeki kaydım sayesinde; şubat 2012 / şubat 2013 yılında almanya’ya öğrenci vizesi ile gelmiştim. kendi olanaklarımla leibniz üniversitesi’nden şartlı kabul almış ve bir yılda b2 seviyesini tamamlayarak almanca ögrenmiştim. daha sonra, vizemin bitmesiyle türkiye’ye dönmüştüm.

mart 2013'te, kız kardeşlerime tüm iyi niyetimle ciddi ilişki yaşadığım kız arkadaşımdan bahsettim, dışlandım ve tam bir linç tehlikesiyle karşılaştım. ablam, hacettepe’den hali hazırda yardımcı doçentlik almış ve akp hükümeti süresince sağlık bakanlığı müsteşar danışmanı bir doktor olmasına karşılık gerçek bir homofobiktir. beni eşcinsel olduğum için defalarca ölümle ve hayatımı bitirmekle tehdit etmiştir. durumumu öğretmen olan diğer kız kardeşime de anlatmıştı, onun ve eşi tarafından da tehdit edildim, dışlandım, sapık ve ruh hastası birisi olduğuma dair hakaretler işittim. zaman içerisinde kaygı bozukluğu ve psikolojik depresyon yaşadım, intihar düşünceleriyle boğuştum. istanbul’da psikiyatrist dr'a tedavi oldum. o süreçte, doktor kontrolüyle iki yıl ilaç tedavisi gördüm. aile bireyleri benimle görüşmediler, yalnız bırakıldım. tedavim devam ederken ablamdan eşcinsel olduğumu öğrenen erkek kardeşim tarafından temmuz 2014'te darp edildim. hacettepe hastanesi acilde tedavi edildim (bu konuda raporum mevcuttur). ölüm noktasına getirildiğim erkek kardeşim hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak istedim ancak davacı olduğum takdirde avukat olan kardeşimin avukatlık diplomasının iptal edilebileceği söylendi ve babamın da beni bu nedenle evlatlıktan reddedeceğini söylemesi üzerine şikayetten istemeyerek vazgeçtim. ancak can emniyetim için elimdeki mevcut maddi birikimlerimi almanya’ya üniversite aracılığı ile tekrar gelmeye karar verdim.

08 mart 2015’te şartlı kabul aldığım tu braunschweig makine mühendisliği’ne geldim ve 4 ay süre ile akademik almanca derslerine devam ettim. dsh-2 (c1) sertifikasını aldığımda diğer alman üniversitelere başvurdum. 5 üniversiteden kabul aldım. kleve / düsseldorf’ta bulunan rhein waal university of applied science – makine mühendisliği’ne kayıt olmaya karar verdim ve eylül 2015’te kayıt yaptırdım. iki dönemdir burada okumaktayım. ders ortalamam 2.0. derslerden büyük keyif alarak okuyorum. okulu bitirmek en büyük dileğim.

maddi birikimlerim beni 2016 aralık sonu, vizemin bitim tarihine kadar taşıyabildi. sonrasında ödeyecek hiç bir gelire sahip değilim. yaştan ötürü burs da bulamadım.

bunun yanında kız arkadaşım, kızlarıyla ikamet etmekte. kendisi ile 2 yıla yakın çok iyi giden bir ilişkimiz var. beni mart ayında 1 haftalığına ziyaret etmişti. bir firmada çalışıyor. yakın bir zamanda kızlarının aramızdaki ilişkiyi özel maillerimizi okuyup öğrenmeleriyle birlikte onun da türkiye’deki durumu riske girdi. büyük kızı kendi öz annesini dövmekle tehdit etmiş ve darp etmiş birisi. can güvenliği ve ruh sağlığı açısından onun da yanıma gelmesini istiyorum. türkiye toplumunda, bize şu yaşadığımız ana dek ya gizlenmemiz, eşcinselliğimiz ile ilgili ya sürekli yalan söylememiz ya da eziyet çekmemiz gerektiği öğretildi.

kız arkadaşım, hayat eşim ile birlikte, artık tehdit ve hakaret görmeyeceğimiz, insanca birlikte yaşayabileceğimiz; lgbti bireylerini diğer insanlarla eşit kabul eden, demokratik hak ve düzen anlayışında olan almanya devleti’ne ikimiz birlikte sığınmak istiyoruz. türkiye’de hayati tehlikemiz olduğundan orada yaşama şansımız görünmemektedir.

umarım isteklerimiz gerçekleşir.
değerli yardımların için şimdiden çok teşekürler
saygılarımla
nalan bayar

istanbul'u sevmeme nedenleri

tek bir sebebi olabilir bence o da pahalı olması özellikle kiraların fazla olması. onun haricindeki sebepler bana pek inandırıcı gelmiyor özellikle bir gay için. sizler insanların kabalığından, insanların seviyesizliğinden, kalabalıktan(ki bu bir şanstır en azından daha az azınlıksınız. yalnız mı kalmak istiyorsunuz cekilirsiniz odanıza olur biter.) güvenlikten, pislikten vs. yakınıyorsanız bizler özellikle türkiyenin ücra yerlerinde yaşayanlar ya da gay life kavramının g'sinin bulunmadığı şehirlerde yaşayanlar ölelim o zaman.
(bkz: eşcinsellerin hiçbir şeyden memnun olamamaları sorunsalı)

yazarların kafadaki imajları

2017 yılından beklentiler

yaz aşkı

ilk defa bu sene yaşadığımdır. istanbul bodrum kuşadası üçgeninde geçmiş olan yaklaşık 2 aylık çok tatlı olaylar zinciridir. yaz aşkımı dünyanın bi ucuna uğurlarken çok üzülmüştüm ama adam daha çok üzüldü herhalde. ülkesine varalı 1 hafta oldu ve az önce yakın arkadaşından kalp krizi geçirdiğini, hastanede tedavi gördüğünü ve çok şükür ki durumunun iyi olduğunu öğrendim. ben şok ben iptal. bana 3 kere denizleri aş da gel kurbanın olam kurtar beni buralardan nolur derse gidicem sanırım *

mensa

bugün internette amaçsızca dolaşırken karşıma çıkmış olan ilginç topluluk.

bu da internet siteleridir: 27784

toplulukla ilgili direkt vikipediden alıntı yaparak bilgi veriyorum. ayrıntılı bilgi isteyenler sitelerine göz atabilirler.

mensa; en büyük, en eski ve en çok bilinen yüksek iq topluluğudur. kâr amacı gütmeyen bu topluluk, kabul edilen iq testlerinde bulundukları toplumun %98'inden daha yüksek puan alan, yani en üst %2'lik zekâ dilimine girmeyi başaran her bireye açıktır. topluluğa girmenin başka hiçbir şartı yoktur. mensa, 1946 yılında birleşik krallık'ta bir hukukçu olan roland berril'le bir bilim adamı ve avukat olan dr. lancelot ware tarafından kurulmuştur.

game of thrones

bana kendimi bir kere daha hatırlatan dizi olmuştur. ben alt tabakadanım anam çok net. varoşluk içime işlemiş * herkes soylu insanları çekici bulurken ben gidip demirci çırağı olan gendry waters karakterini inanılmaz çekici buluyorum. yok benden birşey olmaz. ilk entrikada geberirdim kesin *

tüm insanlık biseksüel olsaydı olabilecekler

--- spoiler ---

bence koku filmindeki şu sahne gerçek olurdu *
http://alkislarlayasiyorum.com/m/content...


--- spoiler ---

üç gey bir araya geldiğinde konuşulan konular

  • /
  • 65
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1295

çocuk istismarı

sadece fiziksel ve sözel şiddetle sınırlı kalmayandır. bu konu, çok daha geniş bir yelpazede incelenmeli ve ona göre davranılmalı, önlemler alınmalıdır. *

bilgilendirici bir görsel:

ayı sözlük şeriatçı yazarlar zirvesi

hacı misi ile parlattığım cemaatçi götü mü açıkta bırakacak kırmızı bir tanga ile katılacağım zirvedir. tüm şeriatçıların gözleriylen günah işlemelerine, cünüp olmalarına sebebiyet verip toplandıklarına pişman edip ardından "türkiye laiktir laik kalacak" nidalarıylan izmir büyükşehir belediyesi logolu sancağı mekana dikip atamın gücüylen son noktayı koyacağımdır.

doğru bilinen yanlışlar

insanoğlunun inşa ettiği hangi yapı ay’dan görülebilir?
çin seddi’nin “insanoğlunun inşa ettiği ve aydan görülebilen tek yapı” olduğu düşüncesi çok yaygındır ama bu doğru değildir. insan eliyle yapılmış hiçbir şey aydan çıplak gözle görülemez.


dünya’nın ne kadarı sudur?
dünya yüzeyinin yüzde 70’i suyla kaplı olabilir ama su, gezegenin kütlesinin 5 binde birinden daha azına tekabül ediyor,yaklaşık olarak yüzde 0.1.


üç saniyelik hafızaya sahip olan şey nedir?
bu konuda henüz kesin bir sonuca ulaşılmış değil. ancak yaygın kanının aksine, bir japon balığının hafızası birkaç saniyelik değil. yapılan araştırmalar, japon balığının en az üç aylık bir hafızaya sahip olduğunu ve değişik şekilleri, renkleri ve sesleri ayırt edebildiğini gösterdi.


yaşayan en büyük canlı nedir?
fil, mavi balina ya da dev sekoya ağacı? hayır, dünyadaki yaşayan en büyük canlı bir mantar. kesilmiş bir ağaç kütüğünün üzerinde büyüyen bal mantarından (armillaria ostoyae) şu ana kadar görülen ve oregon’daki malheur ulusal ormanı’nda bulunan en büyük numune 890 hektarlık bir alan kaplıyor ve yaşı 2000 ila 8000 arasında tahnin ediliyor.


bir kırkayağın kaç tane ayağı vardır?
kırkayak kelimesi, latince “yüz ayak” anlamına gelen centipeda kelimesinden gelmektedir. kırkayaklar yüz yılı aşkın bir süredir kapsamlı bir biçimde incelenmelerine karşın tam olarak yüz ayağa sahip bir örneğine rastlanmamıştır. türkçe’deki adlarına bakarak bu hayvanların kırk ayaklı oldukları da söylenemez.


acı biberin en acı kısmı neresidir?
acı biberin en acı kısmının çekirdekleri olduğuna dair inancın tersine asıl acı olan kısım, o çekirdeklerin tutunduğu merkezdeki zardır. bu zar, en fazla kapsaisin içeren kısımdır. kapsaisin bibere ayırt edici acılığını veren renksiz, kokusuz bileşiktir.


şampanyayı köpürten şey nedir?
şampanyayı karbondioksit değil, pislik köpürtür tamamen pürüzsüz ve temiz bir kadehte karbondioksit molekülleri görünmez bir şekilde buharlaşır, bu yüzden uzun zamandır kabarcıkların oluşmasına neden olan şeyin bardaktaki küçük kusurlar olduğu varsayılırdı. fakat, yeni fotoğraf teknikleri bardaktaki iz ve pürüzlerin bu kabarcıkların sürekli asılı kalmalarına yetecek boyutta olmadığını gösterdi: bardakta kabarcıkların oluşmasına neden olan şey, bardağın içindeki mikroskobik toz ve tüy parçacıklarıdır.


“ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen kimdir?
“1789 yılıydı ve fransız devrimi tüm hızıyla cereyan etmekteydi. paris’teki yoksullar ayaklandılar çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. bu sırada kraliçe marie antoinette “ekmek bulamayanlar pasta yesin” şeklindeki ahmakça öneriyi ortaya attı.” çoğu kişinin doğru bildiği yanlışlardan birisi daha... ilk sorun şu ki, bahsedilen şey pasta değil brioche adlı verilen ve ekmeğe çok benzeyen bir çörekti. bu durumda bu sözler iyi niyetli bir girişim olabilir: “eğer ekmek istiyorlarsa onlara iyi cinsinden verin.”kaldı ki bu sözleri söyleyen marie antoinette değildi. bu ifade en aşağı 1760’tan beri aristokratik çürümenin tasviri olarak yazılı bir biçimde kullanılıyordu. jean-jacques rousseau bu ifadeyi daha 1740’ta duyduğunu ileri sürüyordu.


evren ne renktir?
siyah? mavi? hayır, resmi olarak bej rengindedir. 2002 yılında, johns hopkins üniversitesi’nden amerikalı bilimciler, avustralya kırmızıya kayan galaksileri inceleme kurumu’nun topladığı 200,000 galaksi ışığını inceledikten sonra evrenin soluk yeşil renkte olduğu sonucuna vardılar. ancak birkaç hafta, hesaplamalarında bir hata yaptıklarını ve evrenin aslında daha çok köstebek derisi renginin kasvetli bir tonu olduğunu itiraf etmek durumunda kaldılar.


kafasını kuma gömen şey nedir?
devekuşu yanlış cevap.. asla bir devekuşunun kafasını kuma gömdüğü görülmemiştir. bunu yapsaydı boğulurdu. bir tehlikeyle karşılaştığında her aklı başında hayvan gibi devekuşu da var gücüyle kaçar.


evrendeki en soğuk yer nerededir?
kuzey kutbu'nda bir yer deği, finlandiya’da. helsinki teknoloji üniversitesi’nden bir ekip 2000 yılında bir rodyum parçasını, mutlak sıfırdan (-273oc) derecenin on milyarda biri kadar daha yüksek bir sıcaklığa kadar soğuttu.laboratuarlarda oluşturulan bu son derece düşük sıcaklıklar dikkate değerdir. derin uzayda bile sıcaklık -245oc’nin altına nadiren düşer.bunun bilinen tek istisnası, avustralyalı gökbilimciler tarafından 1979’da saptanan bumerang nebulası’dır. bu nebula bir bumeranga (ya da bir papyona) benzer. merkezinde, güneş’ten üç kat daha ağır, ölmekte olan bir yıldız vardır.

edit: önemli bir ek bilgi olarak; *

büyük ayaklı adamların büyük penisi olur?
hiç büyük ayaklı bir adamın vücudundaki başka uzuvlarının da büyük olabileceğini düşündünüz mü? kimileri bir erkeğin ayak büyüklüğüne bakıp cinsel organının da büyük olabileceği kanaatine varıyor. kimileri de el ve burnun buna işaret ettiğini düşünüyor. bu fikrin kökenini bilimsel verilere dayandıranlar da yok değil. kanada'da yapılan bir araştırmada 60 erkeğin penis uzunluğu ile boy ve ayak uzunluğu arasında az da olsa bir ilişki olduğu belirlenmiş.

ancak daha büyük kapsamlı bir araştırmada farklı bir sonuç ortaya çıkmış. iki ürolog tarafından yapılan araştırmada 104 erkeğin ayak numaraları ve penis boyları incelenmiş ve aralarında herhangi bir bağ kurulamamış. araştırmalar aynı zamanda penis ve parmak uzunluklarının da birbiriyle ilişkili olmadığını gösteriyor. istediğiniz kadar erkeklerin ayaklarına ve ellerine bakabilirsiniz, ama onlar size 'boyunu' söylemeyecekler, bunu aklınıza yazın.

hayata dair iç burkan detaylar

dün taksimde otururken kulak ve göz misafiri olduğum durum. yanıma evsiz olduğu belli olan bir adam oturdu elinde koca bir bardak ondan bir şeyler içiyordu. 5 dakika sonra kılık kıyafeti aynı şekilde olan bir adam daha geldi takır tukur seslerinin eşliğinde. büyük ihtimal teneke kutu topluyordu. ve çuvala oturdu ardından başladı diğer adama anlatmaya:
-biliyorum, sen de bendensin. halinden anlaşılıyor zaten. nefret ediyorum bu insanlardan o bahsettikleri yardımlaşma, merhamet, sevgi kavramları koca bir yalan. hepsi şu bizim kullanamadığımız, bizi bu hale düşüren kağıt parçası için insanlıklarını kaybediyor daha fazlasını istiyor. ne zaman anlayacaklar bunun bir sonu yok, kendini idare edeceğin kadar olsa yeter. evdeki küçük kızım bile baba para diyip duruyor. ben parasızlıktan kafayı yerken, bizim seçtiğimiz insanlar ayakkabı kutularında paraları götürürken hala doymuyorlar.
diğer adam: "doğru söylüyorsun da napalım?"
-"o ağızlardan düşürülmeyen yardımı yapalım, destek olalım ve aza kanaat edelim yetmez mi? yeter tabi ki!... neyse ben başını şişirdim kendine iyi bak" dedi ve gitti.
ben ise apışıp kaldım içim buruk bir şekilde.

özdemir asaf

şu mısralarına bayıldığım şair...

dün sabaha karşı kendimle konuştum 
ben hep kendime çıkan bir yokuştum 
yokuşun başında bir düşman vardı 
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

dissosiyatif kimlik bozukluğu

kisinin icinde birbirinden farkli kisilikler hissedip, bu kisiliklere uyan davranislarda bulunmasi, bu kisiliklerin etkisi altinda oldugu anlarda yaptiklarindan habersiz olma halidir. bu kisilikler bireyin kendi cinsiyetinden, yas grubundan, sosyoekonomik ve kulturel durumundan farkli olabilir. bu kisiliklere ait kafasinin icinden gelen ve kendisini yonlendiren sesler duyabilir. farkli kisilikler var olan "evsahibi" kisilige zarar verici davranislar gosterebilir (es ya da karsi cinsle uygunsuz iliskiler, suca yonelik davranislar gibi). evsahibi kisiligi oldurup, yerine gecmek icin intihar girisimlerinde bulunabilirler.

nasil olusmaktadir?

genellikle cocukluk yaslarinda cok agir fiziksel (dovulme, agir cezalandirmalar), cinsel (tecavuz, cinsel tacizler) ve duygusal (sevgi gosterilmeme, saglik, egitim ihmalleri ve bakim gereksinimlerinin yerine getirilmemesi gibi) travma yasantilari sonrasinda gelisir. bu donemde cocuk bu olaylar esnasinda kendini olayin etkisinden kurtarmak icin bir savunma mekanizmasi seklinde “o olayi yasayan ben degilim, bu olanlar bana yapilmiyor, ben bunlari hissetmiyorum” vb dusunce degisiklikleri gelistirir. bu zamanla normal disi bir hal alip, bu bozukluga donusur. bu sekil bir savunma sureci, agir travmalara uyum saglamada onemli bir yere sahiptir.

dissosiyatif kimlik bozuklugunun birincil belirtileri:

iki ya da daha fazla birbirinden ayri kimligin ayni kiside varligi (herbirinin kendi icinde sureklilik gosteren cevre ve benlik algisi, iliski kurma ve dusunme bicimi vardir). bu kimliklerden en az ikisi zaman zaman tekrarlayarak kisinin davranislarini denetim altinda tutar. onemli kisisel bilgileri siradan bir unutkanlikla aciklanamayacak sekilde animsayamazlar.

toplumda ne oranda gorulmektedir?

% 5-10 arasinda gorulmektedirler. daha cok kadinlarda teshis edilmektedir. erkek hastalarin ise suc isledikleri icin daha cok adli sistem icinde olduklari ve bu nedenle tani konulamadigi dusunulmektedir. kisilerin ozellikle kafalari icinden gelen sesler duymalari, yaptiklarini hatirlamadiklari seylerle karsilasmalari gibi belirtilerin, ogrenilmesi halinde kendilerinin “akil hastanesine kapatilacaklari ya da toplumda damgalanacaklari ” yonundeki inanclari nedeniyle tedaviye basvurmadiklari gorulmektedir.


tedavi:

hastalik bu rahatsizligi bilen psikiyatristlerce uzun dönemli psikoterapi ile tedavi edilmektedir. tedavide kisiliklerin bir araya getirilerek bir butun olusturmasi ve gecmiste yasanan ve bazi hallerde unutulmus olan travma doneminin aydinlatilip, bunun normal bilinc hali ile birlestirilmesi ve butunlestirme sonrasi eslik eden diger kisilik sorunlari ve yaklasimlarin tedavisi ile surdurulur. psikoterapi esnasinda farkli kisiliklerin etkisi ile sikayetlerde alevlenmeler gorulebilir. bu durumlarda ilac tedavileri ve kisa sureli yatakli tedaviler gerekebilir.  

berberde gözü kapatmak

yapamadığımdır. özellikle uzun süre yapamıyorum maksimium 10-15 saniye. daha uzun süreli kapalı tutarsam aklıma berber konulu porno filmleri geliyor. bunun sonucunda da erekte olurum, mal gibi kalırım diye düşünüp geriliyorum (bkz: ayı sözlük itiraf) *

ayı sözlük oyun kütüphanesi

gerçek hayatta:
(bkz: voleybol) favorim, pek severim <3 sokak, salon, plaj. her türlüsü olur fark etmez.
(bkz: yakar top) ikinci favorim. her türlü kapışırız. *
(bkz: istop) top havaya atılır. ebe topu tutana kadar herkes uzaklaşır ardından ebe bir renk söyler herkes onu bulmaya çalışır.
(bkz: 9 aylık) ön eleme olarak top ayakta sektirilir. en az sektiren kaleye geçer her gol 1 puandır-kafa hariç o 3 puan- 9 puan tamamlanınca kişiye şut çekilir hiç birini kurtaramazsa çocuk doğurmuş olur. nasıl saçma bi oyunmuş lan bu böyle. *
(bkz: saklambaç) bir ebe gözlerini kapatıp belirlenen sayıya kadar sayar. sayma işi bitince saklananları bulmaya çalışır. bulduğu kişiyle adeta yarışa girer gözlerini kapattığı yere koşarlar ebe onu orada sobelerse yani sayı saydığı yere bulduğu kişiden önce ulaşırsa sıradaki ebe o sobelenen kişi olur.
(bkz: köşe kapmaca) genelde römork gibi köşeli yerlerde oynanır. ebe ortadadır köşelerdeki kişilerin kalkıp yerlerini değiştirmelerini bekler. kalkan kişilerden birinin yerini kaparsa yeri kapılan kişi ebe olur.
(bkz: sessiz sinema) bir kişi aklından bir film, dizi tutar. jest ve mimikleriyle karşısındaki kişilere bu filmi anlatmaya çalışır.
(bkz: ortada sıçan) diğer adıyla (bkz: can) yakar topun kardeşi. karşılıklı en az iki kişi vardır ve bunların ortasında bir ya da birden fazla kişi vardır. amaç bu kişileri topla vurup oyundan çıkarmaktır.
(bkz: dokuz taş) dokuz taş üst üste dizilir. sonra topla yıkılır ardından herkes kaçışır. ebeler bu kaçışan kişileri vurmaya ve bu sayede dokuz taşın tekrar üst üste dizilmesini önlemeye çalışır
(bkz: mendil kapmaca) ortada biri mendil tutar. iki kişi karşılıklı olarak aynı anda koşarlar. mendili ilk kapan oyunu kazanır.
(bkz: beş taş) beş tane taşın farklı şekillerde havaya atıp tutulması ve toplanmasıyla oynanan bir oyundur.
(bkz: ip atlama) hunharca zıplayıp kalorilerinizi yakmaya yardımcı olan oyun. *
(bkz: aç kapıyı bezirgan başı)

(bkz: yakalambaç) bir ebe kendisinden kaçan herkesi yakalamaya çalışır. yakaladığı herkes onun tarafına geçer ve son kişi kalana dek devam ederler.
(bkz: yerden yüksek) mantığı köşe kapmaca ile aynıdır. herkes yerden yüksekte bir yerde durur. ebe yerdedir. kişiler yer değiştirirken ebe onlardan birinin yerini kapmaya çalışır.
(bkz: ali baba saatin kaç) ebe diğer oyunculara arkasını dönmüştür. diğerleri sırayla bu soruyu sorarlar. "ali baba saatin kaç?" mesela "5" der. oyuncular da 5 adım yaklaşırlar ebeye. tabi herkes kendince adım attığından kimi daha yakın, kimi daha uzak olur. ali baba döner bakar ne kadar yaklaşmışlar diye. tekrar arkasını döner, aynı şey tekrarlanır. amaç ali baba henüz arkası dönükken atılan adımlar esnasında ona ulaşıp, sırtına vurmaktır. bu olay gerçekleştiği anda herkes başlangıç çizgisine geri kaçar. ali baba kimi yakalarsa o ebe olur.

ataride:
(bkz: mortal combat)
(bkz: adventure island)
(bkz: circus)
(bkz: road fighter)
(bkz: sonic)
(bkz: contra)
(bkz: tank)
tekrar oynamak ve daha fazlasını görmek için: http://www.atari.gen.tr/

insanlıktan nefret etme sebepleri

her şeyin en iyisini kendilerinin bildiklerini sanmaları hatta o durumu yaşayan ya da bu konuda uzun yıllar araştırma yapmış insanlardan bile daha iyi bildiklerini sanmaları. işin ilginç kısmı cahilinden bilgilisine, öğrencisinden öğretmenine kadar herkesin yapması.
yaşım 21. aşkı ve ardından cinselliği keşfettiğimden beri -yani yaklaşık 11-12 yaş civarı- hemcinslerime ilgi duyuyorum. evet eşcinselim. bilinçli bir şekilde, kendimi bildim bileli bunu hissediyorum. akıl sağlığım gayet yerinde. çoğu erkekten daha sakallı ve kıllıyım. cinsel kimliğim oturmuş vaziyette. tacize ya da tecavüze uğramadım. bunun yanında tüm bilimsel otoriteler bunun doğuştan gelen bir yönelim olduğunu belirtiyor ama insanlar napıyor? çoğu bunu hastalık sanıyor. bu bahsettiğim insanların yarısı psikolojik danışma okuyan öğrenciler ve öğretmenler. utanmadan bir de sunumlarda bunun cinsel kimliğin oturmamasından kaynaklı olduğunu, hormonal bozukluklardan kaynaklı olduğunu, cinsel organla ilgili yaşanan travmaların buna sebep olduğunu söylüyorlar. hala hastalık olduğu konusunda ayak diretiyorlar, sen bilmezsin diyorlar. lan eşcinsel olan benim, kendimi tanıyan benim ama bilen sensin. bravo! hll spr dvm! biz burada saçma sapan şeyleri tartışıp vakit kaybediyorken insanlar çatır çatır hemcinsleriyle evlenip istediği yaşama kavuşuyor. ben napıyorum canım ülkemin insanları yüzünden korka korka geziyorum ve istediğim hayatı yaşayamıyorum! hepinizden iğreniyorum!

not: olur da homofobik insanlar sözlüğe girer ve incelerlerse bunu da bilsinler istedim.

stockholm sendromu

türkçesi celladına aşık olma durumu. bu kişiler kendilerini rehin alan kişiye duygusal anlamda bağlanırlar. söz konusu psikolojik rahatsızlığa bu ismin verilmesinin sebebi ise 1973 yılında stockholm'un normalmstorg semtinde yaşanan kredit banken soygunu girişimine dayanıyor. jan erik olsson isimli soyguncu, üç banka memuresini rehin alır. polisle pazarlıklar 6 gün sürer. sonunda, polis operasyon yaptığında beklenmedik bir durumla karşılaşılır. rehineler, kurtarılmaya aktif biçimde direnir ama kurtarılırlar. sonrasında rehineler, mahkemede soyguncu aleyhine ifade vermekten kaçınır. dahası, aralarında para toplayıp soyguncuların savunmasına yardımcı olur. bu süre zarfında rehineler, soygunculara duygusal bir yakınlık hissetmeye başlamıştır. iddiaya göre rehinelerden biri nişanlısını terk ederek olsson'un hapisten çıkmasını bile bekler. bu soygun girişimi sırasında polise yardımcı olan kriminolojist ve psikiyatrist nils bejerot, rehinelerin bu psikolojisini, 'stockholm sendromu' olarak kavramsallaştırdı.
çok tanıdık geldi değil mi? celladına aşık olan kişilerin ülkesi?

hiçbir şeyden memnun olmayan insan modeli

çevresindeki kişilerde zerre yaşama hevesi bırakmayan insan modelidir. ya arkadaş bi insan her şeyden mi memnuniyetsiz kalır, hiç mi bir şeyi beğenmez. tamam o beğenmediğin şey mükemmel olmayabilir ama şunu da bilmen lazım hiçbir şey mükemmel olmak zorunda da değil. karşındaki insan belki de bin bir hevesle, araştırarak, okuyarak, deneyerek vs. bir şekilde bir ürün ortaya koymuş en azından bir teşekkür et o da olmadı bir tebessüm et. yok illa bir bok atmalar, bir iğnelemeler, bir burun kıvırmalar. sırf beğenmemek için gösterdiği o çabayı aslında az da olsa pozitif bir yöne kanalize edebilse aslında belki de yapıcı eleştiri yapıp katkıda bulunabilecektir bu insan ama hayır o en iyi bildiği şeyi yapacaktır "hıh bu ne be pööffss" demek. cidden böyle yapıcı olmak yerine yıkıcı davranan insanları hiç sevmiyorum. insanı yormaktan zevk alıyorlar herhalde. platon'un bir lafı var o sözü bu arkadaşlara hediye etmek istiyorum: insanlara karşı düşünceli olun. çünkü karşılaştığınız herkes en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.

hayatında hiç grup seks yapmamış eşcinsel

çağırdınız da biz mi gelmedik *

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

cemil demirbakan-ceviz ağacı:

yazarların ruh halini en iyi anlatan şarkılar

yumurta bile kıramayan erkek

sebebinin yeteneksizlik olmadığını düşündüğüm durum. bu erkek yeteneksiz erkek değil, özbakım becerileri gelişmemiş ve toplumun dayattığı "erkek adam ev işlerinden anlamaz" anlayışının meyvelerinden yararlanan erkektir. aslında olaya "insanım ve doğal olarak yemek yemem gerekiyor. bu yüzden yemek yapmayı az da olsa öğrenmeliyim. hem böylece kimseye muhtaç olmam ve çevremdekilere rahatsızlık da vermem" boyutunda bakabilse pek ala yumurta da kırabilir, makarna da pişirebilir. kimse ondan elindeki malzemelerle harikalar yaratmasını ya da master chef olmasını beklemiyor sonuçta.
Henüz takip ettiği biri yok.