porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25458 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

ayı sözlük izmir kahvaltı zirvesi

zirvetör de işaretli olan kişilerin ya da gelmeye niyeti olanların bana kesin bir sayı bildirmesi akabinde rezervasyon işlemini yapacağım. en kısa sürede smellycate ya da bana geri dönüş sağlamalarını rica ediyorum.

aziz kiraz

ebru gündeş'i fazlasıyla sevdiğinden olsa gerek, şarkı söylerken mimiklerinden, ağız büküşlerinden, şarkı triplerine girişlerine kadar ebru gündeş'i izliyorum hissi yaratıyordu bende. bu sebepten dolayı itici ve yapmacık bulduğum bir yarışmacıydı kendisi. 1iliği emre sertkayanın alışına üzülmedim, aksine hakettiğini düşünüyorum. eğer hislerim beni yanıltmıyorsa * o da bizden * *

kırmızı saçlı kadın

orhan pamukun yapı kredi yayınlarından daha bugün çıkan yeni kitabı. almak ve okumak için sabırsızlanıyorum.

peron yuzyirmisekiz

hoşgelmiş, sefalar getirmiştir.

ayı sözlük itiraf

her zaman bir kıyaslama ya da yerme, kötüleme, karalama içine sokulan izmiri ve izmr insanını gerçekten seviyorum. izmirli olduğu içinde ekstra gururluyum. çoğu zaman bunun karşılaştırmasını kendi içimde yaptım. "acaba fazla mı abartılıyor bu şehir?", "acaba, gereksiz yere mi göklere çıkarılıp övgüyle bahsediliyor" diye çok çelişkilere düştüm. fakat yok, bugün ciddi anlamda buna karar verdim. bu şehir cidden farklı, insanı, insanının başka bir yabancı ile diyaloğu, samimiyeti her şeyi ile diğer gittiğim * ile kıyasladığımda da fark çok büyük. izmir için söylenen ne kadar söz varsa, hepsini hakediyor.

yeraltı edebiyatı

kimse de dememiş ki, bizim de yeraltı edebiyatından yazarımız var, hakan gündaydır kendisi. ne zorlamadır ne de ergen edebiyatıdır. çok sevdiğimiz dövüş kulübü filmi aynı isimli kitaptan uyarlama olup, en bilindik yeraltı edebiyatına örnektir.

ayı dergi

"ayı olun ama ayılık yapmayın" mottosunu benimsediklerini söyleyen. içeriği güzel bir dergi. twitter adresleri oldukça eğlenceli ve samimiyet içerir.

http://www.ayidergi.net/

yapılmış en aptalca dalgınlıklar

otobüs durağında telefonla konuşurken, arkamı dönüp yürümeye devam etmem camı farketmemem ve amele sümüğü gibi cam'a yapışmam.

ayı sözlük izmir kahvaltı zirvesi

kıskanılan zirve olacağının sinyalini * başlığın açılmasının akabinde aldığım mesajla anladık. kordon da yapılacak kahvaltı için daha ne denilebilir ki, keyifli ve tadından yenmeyecek bir zirve olacağı kesindir. *

dersaadet

istanbulun 41 farklı ismi içinde en güzellerinden bir tanesi. mutluluk kapısı anlamına gelir.

ters oturamıyorum midem bulanıyor insanı

ters gidemediklerini iddaa edenlerin baya ters oturup, gidebildiklerine şahit olmuşluğum vardır. gereksiz bir eylemdir. bir de bunların; otobüste giderken kitap okuyamıyorum triplerine girenleri vardır ki akıllara zarar. insanlar * ayakta okuyanlar var. onlar ne yapsın?

vinegar and salt

hooverphonic grubunun insanda soft sevişme hissiyatı uyandıran şarkısı.

sözleri de burda;

ben senin nefret ettiğin şeyleri seviyorum
ve sen… benim sevdiğim şeylerden nefret ediyorsun
ama bu canımı acıtıyor
dürüstlük senin kilişen
ama bazen
yalan söylemek daha iyidir
ben sirke ve tuzum
ve sen benim hayal kırıklıklarımı
dürüstlük sınırlarımı
eriten yağsın
ama bazen
yalan söylemek daha iyidir
ben sirke ve tuzum
ve sen benim hayal kırıklıklarımı
sınırlarımı eriten yağsın
ama bazen
nedenini sormaya cesaret edemiyorum

american horror story

dün sabah 5'e kadar ilk sezonu, evde tek başına izleme cesareti göstermişimdir. ilk sezon cidden iyi. bakalım darısı diğer sezonların başına.

bazı yaralar yararlıdır

yaralar, hayatın besin suyudur. o besin'i alamazsak, her defasında çocukluğumuzda yaptığımız gibi dizler kanar, avuçiçlerimiz taş ve toprak kokar.

ayı sözlük itiraf

ilk itiraf;
kendimi bildim bileli, belirli bir olgunluğa ve hayat tecrübesine sahip insanlarla konuşurken, onlara sorduğum soru üzerine son günlerde kafam çok meşgul. "hayat sana şu yaşına kadar en iyi neyi öğretti? bu soruyu onlara yöneltmeyi ve sonrasında gelecek cevabı dinlemeyi çok seviyorum. çünkü kendimi içine sokabilmeyi o cevaplarda parçalarımı birleştirmeyi, bazen yenilenmeyi, bazen parçalamayı, düşünmeyi seviyorum. aklımda bu cevaplardan oluşan bir blog ya da kitap fikri cereyan ediyor. belki de cevapları kendime saklamalıyım. sahi "hayat sana şu yaşına kadar en iyi neyi öğretti?

ikinci itiraf;
son ilişkimin üzerinden sonra, ilişkiler üzerine artık inançsızlaştım ve korktuğum ben'e bürünmeye başladığımı hissediyorum. kişilerle tanışıyor, konuşuyor fakat, kimse beni kendi dünyasının içine çekemiyor. her konuşmada yapılan yersiz ve gereksiz detaylardan ve onun getirdiği * * sex arayışı güden insanlardan sıkıldım ve bıktım.

üçüncü itiraf;
biliyor musun, bilmiyorsun ya neyse..çehresi, mimikleri sana benzeyen adamı gördükten sonra sana bir mektup yazmayı düşündüm, düşünmekle kalmayıp yazdım da. sana yollamayı, okumanı ve içimde sana dair ne olduğunu tam çözemediğim duygularımı anlattım. tam iki sayfa. sana yollamadım, yollayacaktım. nedenler yoktu yollamamak için ta ki senin halen daha aynı kafada ve girdiğin dünyadan çıkamadığını gördükten sonra içimde o kırıntının adı her neyse ufalandı, hiçbir şey kalmadı. aklımda kalmadı.

istanbul

son gidişimde sevgilime kavuşuyor gibiydim, özlemiştim, o da beni özlemişti.. şarkıda da geçiyordu zaten dört günlük birşeydi bunun adı, ötesi olamazdı. "belki başka sefere" dedim. sesini çıkarmadı. çünkü dönmem gereken bir şehr-i sevgilim vardı. hiç yüzüne karşı söyleyemedim, ama seni seviyorum istanbul.

bitmiş bir ilişkinin tekrar başlaması

geçmiş ile geleceğin birbirine istesede yetişemeyeceği durum kadar netdir, bitmiş bir ilişkinin tekrardan başlaması. çünkü geçmiş, bitmiştir. gelecek, başlamaktır.

adele

son albümü 25'in içindeki hello şarkısının bu denli abartıldığı günlerde albümün içinde gizli; sizi işte tam buradan vuracağım; hatıralarınızdan, çocukluğunuzdan, pişmanlıklarınızdan, keşkelerinizden dediği bir şarkı vardır adelein. yoksa siz daha dinlemediniz mi millions years ago şarkısını? * *

hooverphonic

vinegar and salt parçası ile tanıştığım müzik grubu. bu şarkı ben de şu duyguları uyandırıyor; salonun spot ışıklarını açmış, dışarıda kar yağarken elinizdeki kırmızı şarabımı yudumluyorum. hayattan üç dakikalık kopmanın hiç de fena olmadığını sonraki üçer dakikalık kopmaları istemsizce yaşadığınızda anlıyorsunuz.

ceylan ertem

haksızlık ettiğimi kabul ediyorum yorumcu çok güzel. zamanında -hatırlamadığım- bir şarkısı sebebi ile ceyl'an ertem'i dinlememiştim ta ki odalarda ışıksızım'ın cover yorumunu dinleyene kadar. bu aralar kör heves düetine taktım. artık, beni sesinle ele geçirdin ceyl'an. forever, listen ceyl'an.
  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

yiğidim aslanım

bir zülfü livaneli parçası, ilginç bir öyküsü de var; bedri rahmi eyüboğlu, nazım hikmet ran için yazıyor, zülfü livaneli de uğur mumcu için besteliyor bu parçayı.

şarkı sözlerini de yazalım yiğidim aslanım

şu sılanın ufak tefek yolları
ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
tepeden tırnağa şiir gülleri
yiğidim aslanım burda yatıyor.

bugün efkarlıyım açmasın güller
yiğidimden kara haber verirler
demirden döşeği taştan sedirler
yiğidim aslanım burda yatıyor.

ne bir haram yedim ne cana kıydım
ekmek kadar temiz su gibi aydım
hiç kimse duymadan hükümler giydim...
yiğidim aslanım burda yatıyor...

mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
azrail aç susuz canın alır mı
yiğidim aslanım burda yatıyor

http://ayisozluk.com/lnk/aaeb85

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

türkiye'de sadece 24 sokak çocuğu var

aile ve sosyal politikalar bakanı fatma şahin'in açıklaması.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/229341... *

"şahin'in verdiği bilgiye göre 2007'de 775, 2008'de 474, 2009'da 197, 2010'da 101, 2011'de 106 ve 2012'de 24 çocuğun sokakta yaşadığı tespit edildi ve bu çocukların bakanlık hizmetlerinden yararlandırılması sağlandı. verilen bilgiye göre, 2012’de en çok çocuğun sokakta yaşadığı il istanbul oldu. istanbul’da 15, ankara’da 5, izmir ve samsun’da 2’şer çocuk sokakta yaşıyor."


bu tespit neye göre yapıldı sorarım size, şaka yapıyorsunuz demi bakanım? oturduğunuz makam koltuğu alçak sanırım, görememenizi normal karşılıyorum. çıkın bir sokağa da tespitinizi kendiniz yapın! lafla peynir gemisi yürümez!

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.