sanırım virüslerin tedavisinin olmaması göndermesi benimle ilgili. şansa bir tane virüsün tedavisi bulunmuş, hemen gaza gelinmiş. virüs eradike edilmesi diye bir şey olamaz. nanometrelik patojeni eradike ettiğinizi nereden bileceksiniz? gidip bir tane canlıya saklanmıştır, kibirinizin arttığı günü bekliyordur. milyarlarca canlıyı kontrol mü ettiniz? 10 tane virüsü kontrol edersiniz, 100 tanesi gelir. virüsler bakteri gibi, mantar gibi değil ki. hepsinin ayrı ayrı çalışma prensibi var.
bearwww'de özel resimler, aslında özel değil. ancak, özel resimlerin adlandırılmasında "sphynxinator.1234ab.jpg" gibi nickin yanında 6 karakterli a-z0-9 karakteri içeren bir karakter katarı kullanılıyor. kolay bir javascript kodu ile kodu bulabilirsiniz, ancak toplam 36^6 ihtimal olduğu için bayağı uzun sürer. bir tane fransız çiftin fotoğraflarına ulaşmaya çalışırken farkettim.
hayatın ne kadar değersiz, boş ve kopuk olduğunu hatırlatmak. insanın acizliğini hatırlatmak. koronavirüs, siz nefessiz kalıp acı çeke çeke ölürken, ace2 enziminizde oturup patlamış mısır yiyordur kesin. u mad bruh
yoktur. hepimiz yakalanacağız. bağışıklık sistemi güçlü olan, başkalarına bulaştırıp kendini koruyacak. güçsüz olanlar ölecek. hayatta kalanlar da bir sonraki pandemiye kadar rahat olacaklar. tabi epidemilerden kurtulabilirlerse.
yoktur. eğer birisi size herhangi bir virüsün tedavisini bulduğunu söylerse gönül rahatlığıyla siktiri çekebilirsiniz. antiviral tedaviler %99 ihtimalle bir "şart"la gelir. örneğin grip aşısı sadece o yıl sizi korur. hepatit aşısı, hepatite yakalanmadıysanız belirli bir süre korur. sars'ın da tedavisi bulunamayacak büyük ihtimalle. çünkü bu virüs denen varlıklar miniş miniş oldukları için rahat rahat evrim geçirebiliyorlar.
karbon atomu ile azot atomunun üç bağ yapması ile oluşurlar. sodyum siyanür, potasyum siyanür gibi tuz halleri çok tehlikelidir. medyada siyanür değildiği zaman, genellikle siyanür tuzlarından bahsedilmek isteniyor sanırım. potasyum siyanür özellikle.
the witcher 3'teki crones, gerçekten çok başarılıydı. oyunda ilk göründükleri andaki "pislik", "rahatsızlık", "kötülük" gibi kavramları yüzünüze çarpıyorlardı. oyun tarihinin en tuhaf karakterleridir herhalde bunlar.
rap nasıl uyuşturucuya özendirmezmiş? "trap" sözcüğünün uyuşturucu alım satım yerlerinin adı olduğunu bilmiyorsunuz herhalde. trap rapte, bildiğin, uyuşturucu satılırken yaşanan olayları, nasıl kanun dışı iş yapıp paraları cukkaladıklarını falan anlatır rapçiler.
2005'te gece açan kaktüsün çiçeğini ve kokusu unutamam. seviştiğim adamın balkonundaki kaktüs ile aynı kaktüs türündendi. pis kaktüs. neden hep büyüleyici olan ama bir daha gelmeyecek zamanları hatırlatırsın ki.
çok güzel kokuyor. böyle demirsi bir yasemin gibi. eve aldım, çok güzel çiçekleri açtı. sonra internette paylaşınca insanların fesatlığı tuttu, nazarları değdi ve bütün çiçekleri ve tomurcukları dökülüp böceklendi.
zaten gülşen hayranıyım, şarkı sözlerindeki her şeyi geçen aylarda yaşadığım için çok içime oturuyor bu şarkı. üzüle üzüle dinliyorum. ozan çolakoğlu ile klipte sarılmalarını falan görünce "iyi bari gülşen yalnız kalmadı en azından" falan diyorum.
2 ay önce oldu. birlikte olduğum adam bayağı tatlı bir şeydi. çok da kibar davrandı. growlr'da çok çok uzun süre yazışmıştık ve birkaç ay önce de yine konuşup silmiştik birbirimizi whatsapp'ta. sonra ne olduysa ben işe giderken, beni yolda gördü. ben de adamı görünce "ohaa boya bak, çok tatlı bi herif" demiştim. sonra bu adam bana hemen growlr'dan yazdı, evime gel dedi. ben de biraz korkmuştum ama sonra kendimi zorladım ve "beğenmezsen birlikte olmazsın" diye düşünüp, evine gittim. gerçekten de birazcık öpüşüp, daha sonra ayrılacaktım. ancak adamın yanına gidince çok etkilendim ve orada biraz yakınlaştık. daha sonra elimden tutup, yatağına götürdü. orada ilişkiye girdik, ancak penetrasyon yapamadı. çok acımıştı. her neyse, beni kibar olması ve nazik olması etkilemişti. çok çok kibar davranıyordu ve erkeksiydi. ben "bir şeyler yaşarız" diye düşünmüştüm ama devam etmedi. adam nedense yazmayı kesti. 1 ay önce mesaj attığımda görmesine rağmen dönmedi. çok ilginç. erkeklere güvenimi kaybediyorum sanırım.
merhaba. ben bu siteye üye olalı 5 yıl olmuş. hala dışlanmaya çalışmam tuhaf geldi. akp'li ve mhp'li lise arkadaşlarım bile benim ateist olduğumu bilmelerine ve eşcinsel olduğumu tahmin etmelerine rağmen, 1 yıl sonra aralarına almışlardı. ama bu sitedekiler, dışlanmışlığın ve yalnızlığın vermiş olduğu psikolojik rahatsızlıktan dolayı sanırım, bir türlü varlığımı kabul edemediler. gerçi istenmediğim, daha önce söylenmişti. ben burası için her şeyi yaptığımı düşünüyorum. önceden farketmemiştim ama bu siteye girince içimde bir olumsuzluk ve çöküntü oluşuyormuş. neyse, size soğuk ve izole hayatınızda başarılar dilerim.
bazı salaklar dalga geçmese, tuhaf karşılamasa çoğu aktifin yapacağı şey. bi de bazen pasifler falan tuhaf karşılıyo. ulan ne güzel aktifin sikini yalıycak. ama yok, sen karşındakinin erkekliğine laf et sırf seni mutlu etmek istedi diye. karaktersiz...!
mao zedong'un iyice fıttırması ile savaş açtığı hayvan türü. tahıllardan otlanıyorlar diye 2 milyar serçeyi öldürünce ortalık haşere doluyor ve 3 yıl süren kıtlıkta 20 milyon kişi hayatını kaybediyor. ekolojik dengeye cahil cesareti ile çomak sokma eğilimi diktatör egolarının bir ortak noktası galiba. (bkz:kanal istanbul)
şunları kararlaştırdık başlangıç olarak: -sitede eksi oy yok. -sitede facebook'taki gibi sinirli falan koyacaktık ama onları şimdilik koymuyoruz. -sitede lgbt ile ilgili kanal, en üstte tutturulacak ki heterolar görebilsin. -artı 18 içerik olmayacak sitede. -gönderileri en çok like alan, başlıkları en çok gönderi giren şeklinde sıralayabiliyoruz. -ingilzce kanalı olacak, ama nasıl bir yol izleyeceğimizi bilemiyoruz. ingilizce bölümünü ayrı bi bölüm mü yapsak yoksa sadece kanal mı olsa?
daha tartışıyoruz. hiç bu kadar kendimi değerli hissetmemiştim canlar.
4 kişi yeni lgbt sitemizi konuşuyoruz ve gerisi ortalıkta yok. sorsan herkes aktivist, herkes ilerici. tabii ki konuşmak zorunda değilsiniz de en azından lgbt insanları sanki sizin umrunuzdaymış gibi davranmayın. seks başlığı açsaydık üşüşürdünüz hepiniz. gruptaki kişilerin o beğenmediğiniz lezbiyenler ve genderfluid'ler olması ironik. stonewall isyanını da translar zenciler başlatmıştı. onları da sevmiyorsunuz ya.
sözlükteki en mükemmel insanlardan birisi. hiç unutmam, psikolojim altüst olduğu zaman hiç tanımadığı halde yanımda olmuştu. yeri geldiğinde babamız olabilen bir insana bu kadar nefret niye anlamıyorum. biseksüel olduğu için midir bu nefret? kolaysa siz yapın sözlük bakalım tutacak mı? dergi çıkartın, dernek kurun. yemez tabi. anca birilerine laf sokma çabasına girersiniz.
türkçe ve japonca, bunlardan ikisidir. türkçede örneğin "sil" dediğimizde, neyi kastettiğimiz, bağlamdan anlaşılır. ingilizcede bu sorun yok sanırım. bilgisayardaki bir dosyayı silmek istediğimizde "delete", camı silmek istediğimizde "clean" ya da "rub" kullanabiliyoruz.
japonca bağlamsallığın bokunu çıkarır. gramerleri bile bağlamsallığa yöneliktir. "gitmek" yazarsınız, o bağlama göre "gider", ya da "gidecek" olur. bağlama eğer eşsesli sözcükleri eklersek boku çıkar. "şi" sözcüğünün en az 5 tane falan anlamı vardır mesela. yazı dilinde bağlam olmayacağı için, japonların yazıda kanji kullanmalarının nedeni budur. konuşmada kanjiye gerek yok çünkü zaten konuşmaların bir bağlamı olmak zorundadır.
bu işte sırası ile şunlar yapılır: -ilk önce adama bir gülücük atılır, o da sana güler, böyle gülücükler falan birbirini takip eder. -daha sonra her iki taraf da azar ve iki taraf da birbirinin dudağına yapışır. -birbirinin dillerini emerken kendinden geçen taraflardan sikici olan adam, diğerini soyar. soyduktan sonra pasif tarafın meme uçlarına yapışır. -daha sonra yarrağa aç olan pasif, aktif olan adamın yarrağını 20 yıldır yarrak görmemişçesine ağzına alıp emmeye başlar. -aktif adam ıslandıktan ve kıvama geldikten sonra o anki zevkin verdiği güçle pasif olanı güçlü ve kıllı kollarıyla kaldırır ve kucağa oturtur. -öpüşmeler burada da devam eder. pasif olan, bir yandan da aktif olan erkeğin yumuşacık vücudunu eller, erkeğe sarılır ve kokusunu içine çeker. o sıcaklık hiçbir şeyde yoktur. bir anlığına da olsa bütün dertlerinden kurtulmuştur. -daha sonra aktif adam iyice azar ve pasif olan erkeği kucağında hoplatmaya başlar. -aktif olan seksi adam pasifin götünü dağıtırken, git gel yaparken, pasif olan erkek kendinden geçmiştir. o an tek düşündüğü şey, ne kadar güvenli olduğu, güven veren bir erkeğin kollarında olduğudur. -bu sırada aktif olan adam hala adamı kucağında hoplatmaktadır. bir yandan da birbirinin boyunları, vücutlarını öperler. -pasif olan erkek, o azgınlıkta aktif olan adamın parmaklarını yalamaya başlar. ellerinde emmediği yer bırakmaz. -daha sonra aktif olan adam bağırmaya başlar. o yüzündeki hoşlanma ifadesi, adamın kendisinden bile seksidir. daha sonra seni yarrağına götürür ve yüzüne patlar. -aktif adam, pasif adamın meme uçlarına yarrağını sürter. alınan zevk, iki taraf için de tarifsizdir. -seksi elleriyle sana o güzel spermlerini yedirir. bir yandan aktif adamın seksi ellerinin tadına da bakmaktadır pasif olan erkek. -daha sonra aktif adam, pasif olanı koltuğa tekrar oturtur ve tekrar sikmeye başlar. -pasif adam yüzünden anlaşılacağı kadarıyla zevkten çıldırmıştır ve boşalmak üzeredir. büyük ve azgın bir bağırışla partnerinin vücuduna boşalır. -ikisi de rahatlamış bir şekilde birbirine sarılarak, ne kadar güzel bir erkekle seks yaptığını düşünür iki taraf da. geriye kalmış tek şey vardır, o da büyük bir rahatlık hissi.
elimde kitap vardı, deniz kıyısında okumuştum, daha sonra eve gitmek için yürümeye başladım. bir parkın önünden geçerken, yakışıklı bir adam* bana ingilizce bir şeyler söyledi. ben de ingilizce bildiğim için yanına gittim ve "pardon anlayamadım" dedim. adam meğersem benden hoşlanmış, niyeti kötü.* beni eve götürüp cinsel münasebet uygulayacak üzerimde.* adam iran'lıymış. ben "olmaz öyle şey, ben namuslu bir insanım efendim" deyince bana "ama biz iran'da bu kadar rahat olamıyoruz, senden cinsel olarak etkilendim dedi" ve bunu demesi ile penisi erekte olması bir oldu. "ellemek istemez misin" dedi. ben de bu durumda çok kırıldım ve "afedersiniz ama ben ahlaksız değilim" dedim. "heterolar bizi yanlış tanıyor" diye ekledim. adam işi iyice abarttı ve daha önce hiç duymadığım cümleler kurdu. "ben senin ağzına boşalırken, sen de benim penisime sakso çekersin" dedi. benim bu lafı duymamla şoke olmam bir oldu. o şokla elimdeki kitabı düşürdüm ve ağlamaya başladım. "sizin yüzünden onca emek verilen gay onur yürüyüşlerinin amacı boşa çıkıyor!" diye bağırdım. o anda adam yanlış bir şey yaptığını anladı ve sustu. hiçbir şey diyemedi. oradan geçen heteroseksüeller de bir an duraksadı ve "inanamıyorum, ne kadar namuslu bir gay" dedi. daha sonra heteroseksüellerin gay'lere karşı olan fikirleri bir anda değişti. eve doğru giderken dağların ardında gökkuşağı belirdi ondan sonra.
düzenleme: az önce bu yazımı okuyan bir anne özel mesaj attı. gay oğlu için çok endişelenmiş ve bir anda bu sözlüğü bulmuş. buradaki yazıları okurken ahlaksızlıklar karşısında morali bozulmuş, ama benim yazımı okuduktan sonra "iyi gay'ler de varmış" diye düşünmüş ve rahat bir nefes almış.
şunları kararlaştırdık başlangıç olarak: -sitede eksi oy yok. -sitede facebook'taki gibi sinirli falan koyacaktık ama onları şimdilik koymuyoruz. -sitede lgbt ile ilgili kanal, en üstte tutturulacak ki heterolar görebilsin. -artı 18 içerik olmayacak sitede. -gönderileri en çok like alan, başlıkları en çok gönderi giren şeklinde sıralayabiliyoruz. -ingilzce kanalı olacak, ama nasıl bir yol izleyeceğimizi bilemiyoruz. ingilizce bölümünü ayrı bi bölüm mü yapsak yoksa sadece kanal mı olsa?
daha tartışıyoruz. hiç bu kadar kendimi değerli hissetmemiştim canlar.
kendisine yapılan yardım karşısında kösteklik yapan yazar. yok terbiyesizmişim de, ırkçıymışım da. sen dua et ben sana yardım ettim, yoksa rüyanda bile zor görürdün o insanları.
videodakiler gay değil. drag galiba. zaten bu tiplere bakıp da aşağılamamak olmazdı. insanlar gaylik adı altında türlü maymunluklar yapabiliyor. arap şerefsizini savunmuyorum elbette ama birbirilerini yemelerini istiyorum sadece.