high as hope

iyi ki varlar dediğim florence + the machine'in 4. albümleri.

florence bir önceki albüm ile çok daha kişisel sulara dalmaya niyetli olduğunu göstermişti. bence tam olarak florence'in gitmek istediği yoldaki duraklardan biri bu albüm ve henüz bu yolculuk bitmedi. ilerde keskin virajlar ile başka janrlar içine dalar mı bilmiyorum ama ulaşılacak yeri düşünerek yolun verdiği keyfi kaçırmak niyetinde değilim.

florence + the machine her albümde farklı bir mekanda albüm yayınlıyormuş gibi hissediyorum. içindeki eşyalar hala onların, her yeni mekanda bu eşyalardan, mekanın onlara ait olduğunu anlayabiliyoruz ama mekanlar farklı, hisler farklı.

ilk iki albüm havalı eski ve büyük bir ibadet binası gibi iken 3. albümde duvarlarda bu ibadethanenin aksesuarlarını yerleştirdikleri bir konser salonunda, rock müziği dinleyenlerle vakit geçirmek istediler. bu son albüm ise güzel döşenmiş, havadar ve geniş bir apartman dairesi. albümü dinlediğimiz odada quartet ve elektronik gitarların sığması için epeyce yer var ama bu sefer çok kalabalık değil. şarkı sözlerine baktığımızda hala duvarda koca bir haç durduğunu söyleyebiliriz. ama burası çok daha kişisel.

her ne kadar bu albümün şarkı sözleri daha direkt ve işlenmemiş görünse de bence bu albümü oluşturma zamanının büyük çoğunluğunu bu şarkı sözleri almış. prodüksiyon daha minimal, ritmler daha spontone, nasıl çıktılarsa florence'in ruhundan, cilalanmadan, öyle yer almışlar albümde.

çoğu kişiye göre en zayıf albümleri gibi görünse de benim bir önceki albümden daha başarılı bulduğum (özellikle ilk yarısını) ama ilk iki albümün gerisinde olduğunu düşündüğüm bir albüm.

yine de bir sonraki albümde bu kadının uğrayacağı noktayı çok merak ettiğimi söylemeliyim.

her ne kadar içinde bulunduğu albüm favori listemde en sonda olsa da what kind of man'in yapmış ve yapacakları en iyi şarkı olduğunu düşünüyorum.
2 Entry Daha