arvellian

Durum: 1977 - 0 - 0 - 0 - 09.01.2017 17:05

Puan: 30754 - Sözlük Kaşarı

10 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

vampyre of time and memory
  • /
  • 99

fatgalcga

entrylerini okurken bir kitaptan bölümler okuyormuşum gibi hissettiren yazar. kitap yazması gereken yazar.

ayı sözlük itiraf

okuldaki iki çocuğu haremime almak istiyorum sozluk

bugün eve yalnız dönmek istiyorum

abartılı cinsellikle doldurulmuş boş eşcinsel filmlerine cevaptır bence.
uzun zamandır bu kadar iyi bir eşcinsel temalı film izlememiştim. hatta bu kadar iyi bir film izlememiştim. abartısız, doğal, kendi halinde bir film. oyuncuların hepsi birbirinden tatlı. kör çocuğu oynayan ghilherme lobo özellikle.
belle & sebastian'ın there is too much love şarkısını kullanmaları harika olmuş. filmi özetlemiş şarkı.

--- spoiler ---

sondaki bisiklet sahnesi ağlattı. mutluluktan ağladım önce. sonra bende yok diye ağladım :(

--- spoiler ---

bir de küçük not: liseliler kızgın. bizi niye kampa götürmediler hiç? aha son birkaç ayım kaldı yetkililere sesleniyorum.
(bkz: hoje eu quero voltar sozinho)

nihat doğan

geçen şu "taağrz" moda yarışmasında gördüm yine. yıllar önce kurduğu cümlelerin aynısını kurmaya devam ediyor. sonra millet ağlıyor falan. komik :)

dragon age 2

dragon age origins'in devam oyunudur. ilk oyundaki kaydınızı girerek seçimlerinizin etkilerini bu oyunda da görebiliyorsunuz.
ilk oyundaki gelişmiş karakter yaratma seçeneklerinin aksine, bu oyunda güçlü bir protagonist olan hawke ile oynayabiliyoruz sadece. hawke blight sırasında kasabası yok edilen ve bu sebeple ailesiyle ferelden'ın kuzeyindeki özerk şehir kirkwall'a kaçmak zorunda kalan kadın ya da erkek bir insan. ben kadın olan marian hawke ile oynamayı seçtim. kadın ve erkek için iki default tip var, isterseniz tiplerini de değiştirebiliyorsunuz. ama yarattığınız karakter default karakter kadar cool olamıyor. normalde yapmam ama default oynamayı tercih ettim bu yüzden.

önemli bir nokta ise bu oyunda karakterinizin sesinin olması. origins'te diyalogları seçmekle yetiniyorduk. da2'de ise karakterimiz seçtiğimiz diyaloğa göre konuşuyor. gerçi diyaloglar ilk oyundaki kadar bol seçenekli değil ama sesimizin çıkması güzel bir şey.
mülteci olarak gittiğiniz kirkwall'da kendinizi yavaş yavaş şehre kabul ettiriyorsunuz. yolda tanıştığınız aveline adlı kadın asker ilk yoldaşınız oluyor. bir de kardeşiniz var gerçi onu saymıyorum pek. başta seçtiğiniz kariyere göre ününüz yayılıyor şehirde. oyun ilerledikçe grubunuz büyüyor.
da2 ilk oyundaki tek ana hikayenin aksine üç hikayeden oluşuyor. dünyayı etkileyen büyük bir olay yok bu sefer. siyaset, şehir sorunları ve mage-templar çatışması üzerinden ilerliyor hikaye. ilk oyundaki kadar sağlam ilişkileriniz olamıyor yoldaşlarınızla fakat hikayeyi daha çok sevdim diyebilirim. karakterimi daha çok benimsedim daha doğrusu.
ilk oyundaki gibi yine büyücü oldum ve bu oyundaki mage-templar çatışmasında her zaman büyücüleri destekledim. ilk oyundaki gibi circle büyücüsü de değiliz zaten direk apostate oluyoruz büyücüysek.
oyun hikaye olarak ilk oyundaki kalıp fantastik edebiyat hikayesinden ayrılıyor. sürüyle yan görev hikayeyi zenginleştiriyor ve ortaya başarılı bir sentez çıkıyor.
oynayış olarak ilk oyundaki gerçekçi hantallığını kırmış, biraz daha eğlenceli bir dövüş sistemine geçmiş diyebiliriz. ama oyunda gereksiz bir aksiyon var. şehirde sürekli birileri önünüzü kesip soymaya çalışıyor, örümcekler fırlayıp duruyor, iki dakika rahat yürüyemiyorsunuz yolda. bir yerden sonra sıkıyor tabi kavga dövüş.
mekan tasarımları bakımından kirkwall şehri çok başarılı olsa da şehir dışındaki zindanlar ve mağaralar rezillik resmen. bir tane zindan tasarlamışlar, farklı noktalardan mağaralara giriyoruz, bir bakıyoruz yerdeki çiçeğine kadar aynı zindan. kolaya kaçılmış, hiç hoş olmamış. ayıp olmuş hatta ilk oyundaki mekan zenginliğinden sonra.
işte böyle. iyisiyle kötüsüyle başarılı bir devam oyunu bence. darısı inquisition'a.

dragon age origins

dragon age'in ilk oyunudur. rpg'nin hasıdır. tekrar tekrar oynanılası oyundur.
hikaye thedas adlı bir dünyada, ferelden ülkesinde geçiyor. darkspawn adlı yaratıkların yaptığı blight denen istilalar yüzyıllardır dünyayı tehdit ediyor. grey wardens adlı savaşcı bir grup da dünyayı birleştirerek blightlara son verme görevini üstleniyor.
5. blight kapıdayken dahil oluyoruz oyuna. grey warden lideri olan duncan adlı abimiz, başta yarattığımız karaktere göre bizi grey wardens'a alıyor. mesela cüceyseniz orzammar adlı yeraltı şehrinden geçiyor o sırada duncan. ya da insansanız duncan soylu ailenizi ziyaret ettiği zaman karşılaşıyorsunuz. elfseniz ya şehirde varoşlarda yaşıyorsunuz ya da ormanda bir elf kabilesinde. son olarak büyücüyseniz (hangi ırk olduğu fark etmeksizin) circle denen büyücü kulesinden giriyorsunuz grey wardens'a.
ben oyunu üç kere bitirdim. üçünde de büyücüydüm. oynaması en zevkli sınıf bence. ayrıca oyunun ana çatışmalarından biri olan mage-templar çatışmasının merkezinde oluyorsunuz. templarlar, yani tapınakçılar, chantry denilen dini oluşumun bünyesinde, görevi büyücüleri dizginlemek olan askerler. büyücüler zamanında (yüzyıllar öncesinde) özellikle kan büyüsü denen büyüyle herkese çok çektirdiğinden, büyücüleri küçükken ailelerinden koparıp circle'a kapatıyorlar. büyücüler de burada eğitim alıyor, burada yaşıyor. bir nevi ev hapsinde oluyorlar.
karakterinize göre giriş bölümünüzü bitirdikten sonra yavaş yavaş oyun ilerliyor ve grubunuza elemanlar eklenmeye başlıyor. dragon age'in en önemli özelliği burada devreye giriyor zaten: karakterler ve karakter gelişimi.
yoldaşlarınızla oyun boyunca diyalog halinde oluyorsunuz. seçimlerinizden etkileniyorlar, tepki veriyorlar. hayat hikayelerini öğreniyorsunuz, arkadaş oluyorsunuz ve hatta aşk yaşayabiliyorsunuz. yapay zeka tavan yapmış oyunda. karakterler o kadar gerçekçi ki biriyle tartıştığınızda gerçekten sinirlenebiliyor, arkadaş olduğunuzda mutlu oluyorsunuz.
ilk iki oyunumda alistair adlı templar bir delikanlıyla ilişki yaşadım. spoiler vermeyim ama terk etti beni ikisinde de.
üçüncü oyunumda ise leliana adlı bard bir kadınla aşk yaşadım. sonsuza kadar da mutlu yaşadık hatta. (arada diğer grup üyeleriyle tatlı kaçamaklar yaşadım tabi)
oyunun en sağlam karakteri ise morrigan adında bir cadı. kendisi circle'a bağlı olmayan bir büyücü. yani bir apostate. hayatı boyunca korcari ormanlarında annesiyle yaşamış. annesi dediğimse flemeth adlı yaşlı bir büyücü. flemeth efsanelerde ismi geçen bir orman cadısı. morrigan kendine özgü bir havaya sahip. feminist, ateist, agresif fakat arkadaş oldukça yumuşayabilen (sadece size) harika bir kadın. mesela oyun boyunca leliana'yla tanrının varlığını tartışıp durur. değişik felsefelere sahiptir.
yani oyun seçeneklerinizle ilerleyen, adeta yaşayan bir oyun. 5. blight'ı önlemek için dünyayı birleştiriyorsunuz ve türlü türlü macera yaşıyorsunuz.
kısaca bir rpg klasiği.

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği bilgisayar oyunları

robert kirkman

ağzıma sıçıp duran çizgi roman yazarı. the walking dead'in tanrısı.
1. ve 100. sayı arasında kimler geldi kimler geçti be! sürpriz ölümler, aptal ölümler, üzen ölümler. ölümler, ölümler, ölümler...
neyse ki bi yirmi sayıdır falan önemli biri ölmedi. sanırım herkes pro olduğundan ölümler de azaldı. ama tetikteyim ben, bekliyorum. götü yaymak yok, her an bir yerde 'walker' çıkabilir.
bu arada eşcinsel karakterle arası olan yazardır. (bkz: jesus was gay )

sarılmak

sarılmayı çok seviyorum. öpüşmekten bile anlamlı bir hareket bence. fakat şöyle dişime göre bir ayı bulamıyorum ki sarılayım. ben ayıyım, insanlar çubuk kraker. sıksam kırılacaklar korkuyorum yani.

liseli lgbti

bazı okullarda yarı-açık gruplar oluyor böyle. solcu-lgbt tarzı. bizim okulda da var ama pek ilgimi çekmiyorlar. gökkuşağı bayrağı altında poz verip ağzı açık selfie çekmekle pek bir ilerleme kaydedileceğini zannetmiyorum.
tamam özgürsün, kendini buldun falan ama fırsattan istifade biraz kendini geliştir, bilgili ol.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

sağlam arkadaşlar edinip açılın. sağlam derken harbi sağlam. vakit geçirilecek eğlenceli tipleri falan kastetmiyorum. gerisi rahat zaten.
üzgün müsün? ağlamak mı istiyorsun? git omzuna yat arkadaşının. sonra hönküre hönküre ağla. o da aşık olduğun çocukla dalga geçsin, isimler taksın, kusurlarını bulsun. sonra gülün birlikte.
depresif misin? kimseyle konuşmak istemiyor musun? koy kafanı sıraya ağla çaktırmadan. arkadaşın anlayacak ve eşsiz koruma sistemiyle insanları sana ulaşmasını engelleyecektir.
inin bahçeye arkadaşınızla erkekleri kesin. sonra puanlayın.
çok mu fantastik oldu bu anlattıklarım? valla değil ben buldum, siz de bulabilirsiniz.

neden tüm fanteziler liseli sorunsalı

bence homoseksüel fantezilerin kaynağı lise.
(bkz: soyunma odası)

gençlik dizilerinde lise öğrencisi rolünü büsbüyük adamların kadınların oynaması

diyorum, verin bütçeyi adam gibi lise dizisi çekeyim gerçek liselilerle. bakın karakterle de hazır:
kendini yeni keşfetmeye başlayan depresif eşcinsel erkek (tabi ki başrol)
namuslu, milliyetçi, lider okul reisi,
reisin aşık olduğu solcu kız,
sağ sol mu kaldı diyen apolitik amerikan gencimsiler,
tek kurtuluşu ders çalışmak olan inek kız,
burs bekleyen fakat bursunu ailesine vermek zorunda kalan orta sınıf erkek,
okulun en güzel kızı (bu salak oluyor biraz)
okulun en yakışıklı erkeği (bu da hem yakışıklı hem inek maşallah, kıza bakmıyor dolayısıyla ;) )
daha çok karakter çıkarırım. anlayacağınız televizyondakilerin liseyle uzaktan yakından alakası yok. ha yıllarca sınıfta kalmışlarsa bilemem keko olmaları normal.
kıssadan hisse: liseyi liseli olmayan anlayamaz.

platonik aşk

neler yaptırmaz ki insana...
bakarsın, izlersin. o güler kendi kendine, sen de gülersin. birlikte gülmenin hayalini kurarsın.
düşersin yollara, geçtiği yerlerden geçersin. "belki görürüm lan" dersin. göremezsin. fakat yine denersin.
gün gelir gider o. varlığından haberi vardır ama tüm varlığınla duyduğun sevgiyi tahmin bile edemez. bu da yer bitirir seni.
"belki geydir lan" dersin kendi kendine. "geçen gün bi gey geldi gözüme." ama biliyorsundur gerçeği. çarpıtmakla yetinirsin o yüzden.
sonra gider. gider işte süslü şeyler bulamadım buraya yazacak. içindedir hala ama unutmazsın.
çok sevdim be sözlük.

gay accountlarda profilinizi düzenli ziyaret eden platonik insan

benim o.
valla saplanıyorum şöyle güzel bir adam görünce. bakma ihtiyacı duyuyorum. zararsızım bence.
ama mesaj atasım gelmiyor kim uğraşacak.

kitap okumak

son günlerde yapamadığım eylem. zorluyorum ama ı ıh olmuyor.
bak hala almaya devam ediyorum ama. belki bir gün okurum.

ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler

  • /
  • 99
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1977

adem ve adem forum

ilk göz ağrım olan sevimli mi sevimli forum. kendinizi keşfeden taze bir ibne iseniz apollo abinizden azar işitip naramsin aplanızdan kucak dolusu kokulu öpücük alabilirsiniz. ya da tam tersi.
en kısa zamanda geri döneceğim forumdur.

çay içme bahanesiyle ilk buluşmada yapılabilecekler

bir kere çay içmek kendi başına yapıldığında bile huzurlu ve oldukça keyifli bir eylem. bahane olarak kullanmaya gerek yok bence. başka biriyle içildiğinde çok daha zevkli zaten.

eşcinsel aşk büyüsü

arkadaşlar inanmayın buna, a4 kağıtta fotoğrafla olmaz bu işler. platoniğinizin tükürüğü, saç teli, tırnağı falan lazım. çok daha güçlü olmasını istiyorsanız bir damla kan hatta, bakın bu da yılların vampirinden tavsiye size. ah bu günümüz büyücüleri... 3d printerla voodoo doll yapacaklar utanmasalar.

türkiye'de zombi olmanın zorlukları

beyin yoksunluğundan kaynaklanan zorluklar bütünüdür. ne yiyecek bu zombi?

sevgilinin aynı zamanda en iyi arkadaşın olması

sıkılmamak için olması gereken gibi sanki. seks ve romantizm dışında eğlenebilmek, konuşabilmek, birlikte arkadaşça vakit geçirmek sağlıklı olmalı bir ilişki için. zaten sevgili dediğin arkadaşlık üzerine seks ve aşk ekleyince oluşan bir formül değil mi? değilse de bilemem, benim algım bu şekilde.

sözlüğün hdplilerden oluşması

hatalı bir gözlem. ben ldp'liyim mesela. barajı kaldıracağını güvenerek verdim oyumu hdp'ye, pişman da değilim. sığ bir yorum olacak ama akp'ye koyduk mu? koyduk.
şu saatten sonra tek istediğim şey barış ve akan kanın durması. eminim hdp'ye oy veren diğer insanların istediği de bu. türkiye intikam döngüsünü kırarsa iyi yerlere gelecektir, artık umutla bakıyorum buna.

ayı sözlük itiraf

bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.

eşcinsel aşk

kendine ve diğerlerine nefret kusmaktan mütevellit sevmenin ve sevilmenin, saf ve karmaşık duyguların, özlemenin ve özlenmenin tadına bakamamış trajik insanların olmadığını iddaa ettiği duygu.
iki gey bi taksiciyle yattı diye (ki yatabilir kimseyi ilgilendirmiyor bu) (rastgele cinsel ilişkiye giren heteroseksüellerin aşkında bir sıkıntı yok ama değil mi?) koskoca aşk kavramını sikiş sokuşa indirgeyebilen çirkin zihniyetleri gösteren başlık ayrıca. uzaktan bakıp ağlayarak otuz bir çekmeye devam edin neden kimse beni sevmiyor diye. biz de yorulmalayım siz de.

eşcinsel evliliklerin abd'nin her eyaletinde serbest bırakılması

henüz gerçekleşen sevindirici olay. obama şu tweeti attı ardından:
"today is a big step in our march toward equality. gay and lesbian couples now have the right to marry, just like anyone else. #lovewins"

parti kursanız yanınıza alacağınız yazarlar

"hepsi" diyerek cevap vereceğim başlık. koca partide bir yer bulunur herkese mutlaka. ne kadar gerilsek de tartışsak da şu sözlüğe emek veren herkes değerli bence. valla politik olmaya çalışmıyorum hepinizi seviyorum.**

feminenlere ilgi duymayan gay

cinsellik konusunda kafası çok karışan insanları gösteren başlık. insan ilişkileri o kadar sığ boyutlara gelmiş ki yani... neyse.

halklailiskilerci

tuğçe kazaz'la bir akrabalığı olup olmadığını merak ettiğim yazar.

ayı sözlük itiraf

zorlama edebiyatçılar yüzünden çaya olan sevgimi dile getiremiyorum. valla fantastik edebiyat dışında edebiyat kültürüm çok yoktur, twitter'da cemal süreya rt'lemiyorum, zeki demirkubuz izlemiyorum. ama çayın yeri çok ayrı bende ya. şu an yazdığım bu girdiyi eksilemek istiyorum mesela, bu zihniyeti yaratana lanet olsun. *

sözlükteki türk kürt çatışması

öyle bir şey yoktur. ortada bir çatışma da yoktur. hdp'nin varlığını kabullenememiş insanların demokratik hakkını kullanan insanlara hakaret etmesi ve ülkenin %13'ünü terörist ilan etmesi vardır. varsın etsinler. nefret etmek kolay iş.

ayı sözlük itiraf

gözüm bir entry'yi okumadan önce entry'nin sağ alt köşesine kayıyor, buna göre okuyup okumayacağıma karar veriyorum ve zaman kaybını engellemiş oluyorum.