cbb

Durum: 94 - 0 - 0 - 0 - 24.02.2017 23:09

Puan: 1420 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

umursamaz dünyayı umursamaz yaşarım
  • /
  • 5

gece gece sevişip sızmak istiyorum

akıl çeldirme kapasitesi bulunabilen mesajdır, dikkatli olunmalıdır yoksa gece gece kapsamı içinde sadece bir sevişme ve +300 dakika her yöne horlama olarak geri döner

başka galaksilerde yaşam aramak

insanlarin artık çok tahmin edilebilir olmasından kaynaklı öğrenecek yeni bir şeyler arama çabasıdır ya da boşver muhtemelen sömürecek başka bir şey arıyoruzdur.

sadece işi düşünce arayan yazan insan

arayıp da bulamayınca, işini hallettirmek için belirli aralıklarla hal hatır sorar insan'a evrilirler bu yüzden tedaviye ilk aşamada başlamak büyük önem taşır aksi taktirde başkasının sorunlarını yüklenme ve cüzdanda nakit eksikliğine yol açar, hastalık seyir halindeyken niye aramıyorsun hayırsız, ben aramasam hiç aramayacaksın gibi belirtileri vardır

aşık olunan kişinin eşcinsel olmaması

üzücüdür zamanında üniversitedeki dersimden sonra part time işime otostop çekip bir mercedese binmiştim kendisi bir bankada bölge yöneticisi ve 26 yaşındaydı, çok güzel muhabbet ediyorduk askere gittiğini sevgilisinden ayrıldığını işine odaklandığını hayatını sevdiğini falan söylüyordu bense bu sevgilinin gerçek kimliğini gizlemek için bir trick olabileceğini düşündüm sonra indikten sonra bana kartını verdi beni çok sevdiğini ve cv olarak da kendimi iyi geliştirdiğimi başlangıç için iyi bir pozisyonda başlamama yardımcı olacağını söyledi, inme vakti yaklaştığı için teşekkür edip kartını aldım üzerine kendi numarasını yazdığını söyledi tekrar teşekkür edip indim. oldukça etkilenmiştim aslında çok karizmatik ve hayatta istediği birçok şeyi elde etmiş birine benziyordu aynı zamanda güçlü gözüken biriydi ki bu da benim zaafımdır güçlü erkeklere dayanamam. 2-3 gün sonra whatsapptan mesaj atıp halini hatrını sordum biraz konuştuk bir şeyler içelim falan dedim tabi dedi, o ara kendisini gerçekten çok hoş bulduğumu ve daha yakından tanımak istediğimi söyledim, ve bu güçlü adam beğenildiği için çok gururlandığını ve cesaretim konusunda etkilendiğini söyledi ve maalesef kendisinin heteroseksüel olduğunu, ama homoseksüel olsa beni havada kapacağını söyledi. ve bu adam gözümde bu davranışıyla çok daha yüce bir yere geldi, ben ise vay be demem ile kalakaldım, dünyada ne güzel insanlar var.

hornet

türkiye'nin daha özellikli grindr'idir, browser uygulaması ile kendini sevdirir, basittir, verdiği haklar boldur, raporlar dikkate alınır, bug splat bulunmaz, engellediğiniz kişi anında hayatınızdan çıkar. tek eksiklerinden biri çok kolay üyelik açılabilmesi ve engellediğiniz kişinin sürekli aynı yerde küçük bir siğil gibi bitebilmesidir.

tchibo

aksesuar olarak ilginç şeyler satar, yani bir tchibo'ya girdiğiniz zaman şunu almam lazım diye girmezsiniz, girersiniz ve bu da güzelmiş bana lazımdı der alır çıkarsınız. fiyatları ortalamadır hatta uygun bile sayılabilir, kahve makineleri güzeldir fakat alırken dikkat edilmesi gereken bir durum vardır ki tchibo'nun kahve makineleri kapsüllüdür ve kapsülleri 2 lira civarınındadır bundan dolayı biraz pahalıya mal olabilir ama saklama ve bayatlamama açısından avantaja sahiptir, fiyatları ise yine ortalamadır. kahve çeşidi olarak çekirdek bakımından çok fazla seçenek mevcut değil kahveleri de bana biraz fazla aromalı ve ağır geliyor o yüzden tercih etmiyorum ama az miktarda çektirebilme ve kahvenin müthiş kokusu aklınızı çeliyor ara sıra. kahvenizi oturup orada da içebilirsiniz güzel kahve yapıyorlar fakat kahve çekirdeği olarak her zaman son tercihimdir.

kıllı erkek

kesinlikle vazgeçilmezimdir, siyah saç ve kahverengi-siyah gözle birlikte baktığım 3.kriterdir kendileri, çok çok aşırısı mutlu etmez ama ideali tadından yenmez, kılsız erkek de gözümde soğuk bir betonu andırır, o yüzden ayı candır, canandır

inanç özgürlüğü

inanç özgürlüğünün, benim inancımın özgürlüğü, olarak benimsenmesinden dolayı insanı hayatından bezdiren durumdur. benim inancıma saygı göster, benim inancım bunu söylüyor haberin olsun, benim inancım en güzeli, benim inancım bunu söylüyorsa sen böyle yaşayamazsın, ben ben ben ben ben. bir kere olsun karşı taraf düşünülmez, çoğunluk olduklarını öğrendikleri an kümülatif bir oluşum haline gelir ve klanlar halinde gezinirler, kendinden olmayanlara karşı kötü gözle bakarlar. bunun örneği türkiyede müslümanlık, elin amerikasında hristiyanlık veya başka bir yerde başka bir oluşum olabilir. iç huzuru bulmak değil karşısındakini tehdit etmek, davranışlarını kendi istediği boyuta sokmak, kendi istediğini yaptırmak için kullanırlar. bu tehlikelidir, bu inanç özgürlüğü değildir. inanç özgürlüğü her insanın ruhani huzurunu bulabilmesi için elzem iken, benim inancımın özgürlüğü her insanın ruh sağlığını bozmak için idealdir.

profilinde fotoğrafı olan ayı sözlük yazarları

aralarına girmek istediğim güzide topluluk, tabi ki çaylaktıktan çıkar çıkmaz

yer var mı

profil ve arayıştan sonra fırtlayan yegane mutluluk kaynağı soru cümlesi, aynı zamanda gay profillerin kenar kanaviçesi, kitap arası gülüdür. aslında arayışın hiçbir öneminin olmadığını ve profilin de çok az etkisinin olduğunu gösterir, yerin olmadığı eğer öğrenilirse genellikle profil ve arayış da çöpe gider, eğer gitmezse araç var mı, bildiğin bir yer var mı olarak geri döner. ona göre sevişilmesi gerekmektedir ve sevişilecektir.

türkiye

tüm pisliklerin en tepeye çıkartıldığı tüm iyi insanların da en altlara itildiği, eskiden türk filmlerinde sevenlerin kavuştuğu, fakirlerin bir şekilde yüzü güldüğü, herkesin birbirine yardım ettiği, bir şekilde mutlu olunabilen güzel bir ülkeyken şimdiki zamanda ayrımcılığın, ikiyüzlülüğün, paracılığın, samimiyetsizliğin, yalnızlaşmanın hüküm sürdüğü ülkedir kendisi. yoruldum ben burada yaşamaktan herkes gibi. herkes sever ama katlanabilen var mı orasını bilemiyorum

tame impala

uzun yıllardır müzik piyasasında olmalarına karşın çok fazla bilinmeyen avustralyalı grup.
innerspeak ve lonerism aslında az çok birbirine benzeyen tarza sahiptir fakat currents ile olayı çok farklı bir boyuta taşımışlardır bu da dinleyici kitlesinden kimilerinin ağır tepkisine yol açarken kimilerinin de çok iyi oldu çok da güzel oldu, farklı bir çizgiye geçtiler demelerine sebep oldu. şahsi görüşüm currents tam bir başyapıttır, neyi ne zaman çıkartacaklarını çok iyi bildiklerinden tam bir pazarlama harikasıdır. eksi diyebileceğimiz bir şey olursa o da bazı şarkıların diğerleri yanında artık gibi kalmış olması olabilir. ayrıca yakın zamanda rihanna'nın new person same old mistakes'a cover çekmesiyle adları çok hızlı bir şekilde duyulmaya başlamış ve bu beni derin bir kıskançlık sürecine itelemiştir.
dinlenmesi elzem olan currents parçaları
let it happen, eventually, new person same old misatakes, the moment

ayı sözlük yazarlarının ilişki durumları

ayrı şehirlerde olmaktan muzdaribiz 1 sene gibi bir sure zarfı sonrasında yanına gidecek olsam da ilişkiye geçip geçmemekte pek bir kararsızız ve ikimiz de pek bir aşığız kotu durum vesselam. nsa diyelim o zaman, kendisini her şeyden çok sevdigim için umrumda olmayan bir durumdur aynı zamanda

harem daha çok bir okuldur

her seferinde ortaya çıkan ve bir süre sonra unutulacak hiçbir değer taşımayan argümanlardan biridr, söyleyen kişinin dikkate alınması için bir sebep var mıdır bu insan neyin uzmanıdır, bu konu üzerine ne kadar okumuş bilgi sahibi olmuştur ki topluma ders vermektedir, komiktir, acıklıdır ve tekrarlıyorum unutulacaktır tıpkı bunlar gibi:
(bkz: müslüman kadın börek açmayı bilmiyorsa o aile dagilmaya mahkumdur) (bkz: kadın evinin süsüdür) (bkz: tecavuze ugrayan kendini oldursun )
  • /
  • 5
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 94

overwatch'ın lgbti karakterlere yer verecek olması

blizzard'ın overwatch adlı fps oyununa yeni hikayelerle birlikte karakterlerin lgbti yönünün ortaya çıkarılacağını açıklandı. eklenecek hikayelerle birlikte oyunun hikayesine sadece romantik bazda değil ailevi ilişkiler babında da yeni içerikler katacağı söyleniyor

tabi ki eklenecek olan hikayelerle birlikte yerelde bulunan karakterlerin hikayesinin gün yüzüne çıkartılması ile birlikte yeni lgbti karakterlerin de geleceğini varsayabiliriz

overwatch'ın başyazarı micheal chu: "her kesimden çeşitli karakterlere sahip olmak bizim için çok önemli ve daha önceden sorulmuş bu soruyu göz ardı etmediğimizi hatta ve hatta yakınlarda eklenecek olan içerikle beraber karakterlerin hikayelerini bu yönlemde geliştireceğimizi söyleyebilirim lgbti hikayeler blizzard için çok önemli bir yere sahip" dedi.

kaynak: newnownext

http://www.diken.com.tr/acim-ac-diye-bag...

yer var mı

profil ve arayıştan sonra fırtlayan yegane mutluluk kaynağı soru cümlesi, aynı zamanda gay profillerin kenar kanaviçesi, kitap arası gülüdür. aslında arayışın hiçbir öneminin olmadığını ve profilin de çok az etkisinin olduğunu gösterir, yerin olmadığı eğer öğrenilirse genellikle profil ve arayış da çöpe gider, eğer gitmezse araç var mı, bildiğin bir yer var mı olarak geri döner. ona göre sevişilmesi gerekmektedir ve sevişilecektir.

10 kasım 2016 koç holding atatürk'ü anma videosu

"sana borçluyuz 10 kasım 2016 (koç holding)" açıklamasıyla paylaşılmış ve birçok kanalda yayınlatılan reklamdır

şu zamanlarda ihtiyacımız olan şeydir ve nelere sahip olduğumuzu bize bir kez daha hatırlatmıştır



(bkz: 10 kasım 1938)

ne kadar meraklısın ibne olmaya

öğretmenden öğrencisine: ne kadar meraklısın ibne olmaya!..

olay 9 kasım çarşamba günü onur ateş anadolu lisesinde meydana geldi.

tenefüs boyunca sınıftaki tahtaya soru yazan bir öğretmen, ders başlarken sınıfa giren öğrencilerden kulağında küpe olan bir erkek öğrenciye, küpesinden dolayı hakaret etti. küpeli öğrenciye sinirli bir şekilde "ne kadar meraklısınız kız gibi dolaşmaya, i.ne olmaya, dışarda kime ibnelik ediyorsanız edin, burası okul, izin vermem" dedi.

öğrenciler, okul yönetiminin küpeye izin verdiğini söylese de, öğretmen ali kalyoncu buna itiraz etti.

kaynak abc gazetesi

az

her seferinde daha fazlası olamaz herhalde dediğimiz halde daha fazlasının önümüze servis edilmesi ve eğitimin düştüğü durum

çocuk sahibi olan ve olmayı düşünen ailelerin yerine kendimi koyduğum zaman dehşete kapılıyorum bir insanın çocuğunun böyle zavallı kişilerce yetiştirilmesi utanç verici

tame impala

uzun yıllardır müzik piyasasında olmalarına karşın çok fazla bilinmeyen avustralyalı grup.
innerspeak ve lonerism aslında az çok birbirine benzeyen tarza sahiptir fakat currents ile olayı çok farklı bir boyuta taşımışlardır bu da dinleyici kitlesinden kimilerinin ağır tepkisine yol açarken kimilerinin de çok iyi oldu çok da güzel oldu, farklı bir çizgiye geçtiler demelerine sebep oldu. şahsi görüşüm currents tam bir başyapıttır, neyi ne zaman çıkartacaklarını çok iyi bildiklerinden tam bir pazarlama harikasıdır. eksi diyebileceğimiz bir şey olursa o da bazı şarkıların diğerleri yanında artık gibi kalmış olması olabilir. ayrıca yakın zamanda rihanna'nın new person same old mistakes'a cover çekmesiyle adları çok hızlı bir şekilde duyulmaya başlamış ve bu beni derin bir kıskançlık sürecine itelemiştir.
dinlenmesi elzem olan currents parçaları
let it happen, eventually, new person same old misatakes, the moment

ayı sözlük itiraf

kendime iyi geceler diyerek başladığım bir gece oldu bu, facebook üzerinde dolaşıyordum arkadaşlarımı bir check edeyim ne yapıyorlar merak ettim diyerekten arkadaş listemi gözden geçiriyordum. benim arkadaş listemde de sadece yakın arkadaşlarım mevcut hiçbir şekilde yakınımda olmayan insanlar ve akrabalar giremiyor. göz atarken eski bir lise arkadaşımın 2 tane profiline denk geldim. (ona yeliz diyelim şimdilik) içimden '' eh be yeliz tamam o zamanlar kekoyduk falan ama 2 tane açıp da böyle ulu orta bırakmak hele ki herkese açık fotolarla'' dedim içimden. bunu dedikten sonra yeliz hakkında birçok şey aklımda canlandı, bu başlığa yazma sebebim de bu yüzden, bazen üzerine düşünüyorum nasıl hayatlar yaşıyoruz hepimiz diye, o yüzden size kendimin ve yeliz'in hikayesinden bahsetmek istiyorum biraz. hem biraz günah çıkartmak amaçlı hem de üzgünlüğümü gidermek için. biraz uzun bir entry olacak şimdiden uyarıyorum.

benim zor bir lise hayatım oldu her zaman, ilkokul da zordu ama lise gerçekten bir nevi cehennemdi 11. sınıfa kadar özellikle. 9. sınıfta pek arkadaşım yoktu, olmasını da umursamıyordum aslında hayatım boyunca hep kendi kendime yeten biri oldum. ama bazen insanın birilerine ihtiyacı oluyordu kendisine ses olacak nefes olacak. okuduğum lise yüksek puanlı bir liseydi bu yüzden biraz zeka seviyesi ve hoşgörü seviyesi en azından biraz yüksek olur diye umuyordum girmeden önce, zira öyleydi fakat yeterli değildi. sınıf da kendi içinde arkadaş çevrelerine bölünmüştü. cool'lar - nispeten cool'lar - vasat tayfa - inekler - ezikler olmak üzere. cool'lar nispeten cool'larla iletişim içinde olabilse de, bir cool'un bir inek ile iletişim içinde olmasının tek sebebi çıkar ilişkisiydi. eziklerle genelde vasat tayfa muhabbet ederdi çıkar ilişkisi olmadığı sürece vasat üstü grupla altı grup asla iletişim halinde bulunmazdı. bana soracaksınız şimdi sen hangi tayfadaydın diye, vasat tayfada görünmez biriydim ben, kendi işimi görürdüm bir şekilde ama iletişim kurmak istediğimde her türlü iletişim kurabilirdim her türlü grup ile. lisenin zor olmasının sebebi tabi ki bir umursamazlığım sebebiyle şakaların dozunun üzerimde fazla kullanılmasıydı ama içten içe yaralanan bir yapım olduğundan zarar vericiydi. neyse o aralar iyi iki adet burs tutturup derslerle uğraşıyordum genel olarak, burslardan biri klasik para bursu öbürü ise büyükelçilik ingilizce eğitim bursuydu, birkaç arkadaşlarım da seçilmişlerdi bu bursa. yeliz de onlardan biriydi, yeliz eğlenceli dansı çok seven ve enerjik bir kızdı. güzelliği vasat denebilecek kısa boylu ve ara sıra saçma davranışlarıyla sınıfın dalga konusu olurdu. ama her şeye rağmen hayat enerjisine hayran kalırdım. dansı bir tutku ile yapıyordu ve bundan dolayı adı orospuya çıkmıştı. her zamanki klasik olaylardan biriydi benim için voleybol oynayan bir erkeksen eşcinsel damgası yersin, çok iyi dans ediyorsan ve bu konuda tutkuluysan ve biraz da açık giyiniyorsan orospu damgası yersin, çok ders çalışıyorsan inek ve ezik damgası yersin bu hiç değişmez.

yeliz ara sıra kafa şişiren biri olsa da bana çok yardımı dokunan biriydi, ara sıra okulda onunla takılıp çok eğlendiğim zamanlar olurdu, kurstan dönerken serviste bize dans numaralarını gösterirdi, servisçi amca sesi sonuna kadar açardı biz de dans ede ede eve dönerdik. bir gün yeliz'in evine gittim ders çalışmak için, bize yakın sayılabilecek bir yerde oturuyordu. babası ile tanıştım ve annesiyle çok tatlı insanlardı, kızları okusun ve sosyal biri olsun diye her şeyi yapıyorlardır diye düşünüyordum onları ilk gördüğümde. bizi rahatsız etmemek için koca salonu bize bıraktılar ve küçük oturma odasına televizyon izlemeye gittiler. yeliz'in aile hayatını görünce çok etkilenmiştim, benim ailem de dünya tatlısı insanlardır ama durumları kötü olmasına rağmen dişini canına takan böyle aileleri görünce insan bir başka oluyor. biz yeliz'le ders çalışmaya başladık ara sıra erkek arkadaş kız arkadaş mevzularından konuşuyorduk, yeliz'in düşünceleri biraz fazla yaşına göre uçarıydı.'' insanları tanıyamamış daha bu kız'' demiştim içimden, ''umarım başına kötü bir şey gelmez.'' ders olayını bitirip evime döndüm annesin yaptığı bir kutu kurabiye ile. ve yaklaşık 1 sene sonra yeliz okuldan ayrılıp daha düşük seviye bir okula geçiş yaptı. ben bu davranışına anlam verememiştim herkes yapamadığı için geçti diyordu, pek inandırıcı gelmese de inanmayı tercih edip mevzuyu kafamda kapattım. yeliz aynı zamanda kursu da bırakmıştı. hayatımdan bir insan tamamen çıkıp gitmişti, kaybolmuştu adeta.

ve okul bitti ben mezun oldum üniversiteye başladım bir gün makroya alışveriş yapmaya girdim, istediğim her şeyi aldıktan sonra kasaya geldim ve kafamı kaldırdığımda bir gördüm ki yeliz. mahcup bir tavırla selam verdi ben de onu bu kadar senenin ardından görünce garip olmuştum. ama neden kasiyerlik yapıyordu bunu çözememiştim, yaz olduğu için deneyim olsun diye yapıyordur büyük ihtimalle dedim. ''dışarda bi' sigara tüttürelim mi?'' dedi bana, ben de ''ayıp ettin sen istersin tüttürmez miyiz'' dedim. patrondan izin alıp dışarı çıktık birer winston slim yaktık, ''ee yaz tatilinde burada çalışıyorsun ha'' dedim, ''sadece yaz tatilinde değil'' dedi. şaşırdım ''neden burada çalışıyorsun senin derslerin hep 10 numaraydı, ağzın da iyi laf yapardı hani'' dedim. ''beni sen iyi tanırdın her zaman, böyle olması gerekti, lise hayatımı çarçur ettim'' dedi. '' nasıl çarçur ettin anlamadım, daha düşük seviye bir liseye geçtin de çalışmadın mı yoksa başına ailevi bir sıkıntı falan mı geldi'' dedim. ''başıma ailevi bir sıkıntı gelmedi, bir erkek arkadaşım vardı beni kullanıp attı, hamile kaldım çok geç haberim oldu, babam beni öldürecekti'' dedi. ''birini buldum, evlendik mutluyuz şimdilik çok şükür, işimden de memnunum, neyse benim işe dönmem gerekiyor bizim patron manyağın teki'' dedi son olarak ve sarıldıktan sonra arkasından '' bu hayata en berbat durumda bile tutunabilecek biri varsa o da sensindir, kimseyi dinleme yeliz'' dedim birbirimize bir süre baktık ve eve doğru yola çıktım. aklımdan bir sürü soru geçiyordu cevaplarını bulmaya çalıştığım, soru-cevap soru-cevapsızlık arasında gidip gelerek eve yol aldım. eve girdim facebook'u açtım ve eski resimlerimize baktım toplu resimlerde yeliz oradaydı, kendi eski yorumlarıma baktım ergence ve saçmaydı.

aklımda hala bir soru vardı ve hala var ergence ve saçma halden bu kadar iğrenç bir hale nasıl gelebildik?

ve hadi bu hale gelebildik, ergen olmama rağmen kalbimin ve vicdanımın olduğu o dönemde ben neden içimden geçenleri yeliz'e söyleyip onun aklının bir köşesinde onu koruyamadım? dans etmesi ve güzel okullarda okuması gereken yeliz şu anda kasiyer olarak çalışıp, 17 yaşında çocuk sahibi olup çocuk bakıyor ve evini çekip çeviriyor. sebebi ise bir şerefsiz evladı madem bunu yapan bir şerefsiz evladı sen neden sustun ve hayatından kaybolup gitmesine izin verdin. belki de kimsesi yoktu sustu korktu, susmayı korkmayı en iyi bilen senken yanında bile olmadın.

günah çıkartma bir entry ile olsa işim kolay olurdu, hayat solup gidince renklerin de bir anlamı kalmıyor. hepimiz kendimizi affetsek de hatalarımızla yaşıyoruz, ve bazen hatırlayıp kederleniyoruz.

nevruz

her sene duyduğumda beni rahatsız hissettiren bayramdır, acaba o gün ne olacak acaba kaç kişi zarar görecek, acaba ben zarar görecek miyim, acaba yine nasıl saçma sapan davranışlar kavgalar göreceğim.
bayramdan çok rahatsızlık sebebidir, yapılan bir şey amacından çıkmıştır. amacından çıkartan insanlar da bu bayramı bu kadar sahiplenen kürt halkından başkası değildir, komik ama gerçek.

patlama ihtimali en düşük il bilecik hehehe diyen istanbullu

küçük trollüklerle gösteriş sahibi olduğunu sanmaktadır, patlamanın ardından olay yeri kamerasına el sallar, ailesi onu havalı havuç kafalı olarak çağırır, battaniyeye sarıp sobanın yanında besleyip büyütülmelidir yoksa istenilen leşlik seviyesine ulaşamazlar.

ebru gündeş'in çocuğunun psikolojisi

anlayamadığım nokta şu, çocuğumun psikolojisi falan filan diyorsun da sanki yüce fare kralı mı sizi bu hale soktu, kendi kendinizi bu hale soktunuz, çocuğunun psikolojisini bozduysan sen bozdun o babası denilen adam bozdu sanki bütün dünya çocuğunun akli sağlığını bozmaya çalışıyormuş gibi bir havaya girmeyelim ebru hanımcığım, zira kimsenin, senin çocuğun içerenköyün ortasında bulgar oryantal dansı bile yapsa, umrunda değil.

(bkz: gündemde kalabilmek için son çırpınışlar)
Henüz takip eden biri yok.