bu tatlı herifin keşanlı ali olduğunu hayal edin. böyle pala bıyıklı, eli tespihli falan. işte ben onu izledim yıllar önce. o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. olamadı.
bir kadın bir erkek'e rakip bir gay çift programının ismi olabilirmiş aslında bu. oyuncular da engin alkan ile çağlar çorumlu olurdu mesela.* çok eğlenirdik lan... aramızda yapımcı ayılar varsa bunu bir düşünsün derim. fikir için telif hakkı istemeyeceğim.
arkasında yatan taşlamayı üstüme alınıp koşa koşa gelerek doğru olmadığını kanıtlamaya çalıştığım ihtimal önermesi* inşallah diğer suskunlara da örnek olurum.
burger king'de cam kenarındaki dört kişilik masaya tek başına oturup whopper yemektir. her taraf patates yağı ve kahkaha kokarken siz buram buram yalnızlık kokarsınız. aldırmayın. ne yaptığını bilen hareketlerle etrafa bakmaksızın tamamen yemeğe odaklanmış gibi yaparak, bugün yalnızlığı kendiniz tercih etmişçesine cool görünmeye çalışın. ve şu anda yeryüzündeki diğer burger king'lerde yalnız başına whopper yiyen yakışıklı ayıları düşünün. dünyanın bütün yalnız burgercileri birleşin! güçlerimizi birleştirirsek bu işin üstesinden gelebiliriz bence. evet.
ayrıca en süper bir orhan pamuk romanı olan kara kitap'ta kayıplara karışan dişi kahramanın adıdır. çok da tatlı bir kız ismidir bence. hetero olsam verirdim.
beni ikide bir kapı dışarı eden ayı gezegeni. iki dakka geziniyorum, üçüncü dakka bir bakıyorum offline olmuşum. yüzsüz misafir gibi tekrar giriş yapıyorum. sanki içerdeki ayılar bana "yine mi sen" der gibi bakıyor. partiler içinde yalnızları oynuyorum. zavallı ben.
bulunduğu sokak arasının yanından her geçtiğimde kulağıma gelen canlı müziğiyle kafamı istemsiz olarak çevirip baktığım ve rengarenk bayrağını görüp sevindirik olduğum kafe... idi... geçen gün geçerken müzik çalmadığı halde bu sefer istemli olarak yine baktım ama ne bayrak vardı ne de sevindirik. sanırım her güzel şey gibi o da bitti. r.i.p. sugar cafe *
sevişme sahnesiyle aklıma kazınmış olan filmdir. bambaşka dünyalardan kopup gelmiş iki yabancının o kıytırık otel odasındaki çırılçıplak ama ürkek halleri üzülmeye değer doğrusu...
oscar törenlerinde ödül kazananların salya sümük içerisinde art arda söylemesiyle insanı george clooney'den bile soğutan memnuniyet belirtisi söz öbeği.
dünyanın en tatlı ayısı tarafından terk edilmemin akabinde sergilediğim "yıkılmadım, ayaktayım, oo yaşadım" performansıyla bu sene yine yeni yeniden aday olduğum ödüllerdir. bu sefer şeytanın bacağını kıracağım.
yıllar önce bir gün kankamla arayıp tarayıp bulamadığımız dergiydi. o zamanlar 12 buçuk falandık heralde. hangi cesaretle nasıl gaza gelmişsek artık, istiklal caddesindeki bütün kitapçılara, büfelere "pençe var mııı?" diye sorup duruyorduk. insanların yüzündeki "what the fuck?" ifadesizliğini görmeliydiniz sevgili ayılar. çok başarılıydı.
beni ikide bir kapı dışarı eden ayı gezegeni. iki dakka geziniyorum, üçüncü dakka bir bakıyorum offline olmuşum. yüzsüz misafir gibi tekrar giriş yapıyorum. sanki içerdeki ayılar bana "yine mi sen" der gibi bakıyor. partiler içinde yalnızları oynuyorum. zavallı ben.
bir kadın bir erkek'e rakip bir gay çift programının ismi olabilirmiş aslında bu. oyuncular da engin alkan ile çağlar çorumlu olurdu mesela.* çok eğlenirdik lan... aramızda yapımcı ayılar varsa bunu bir düşünsün derim. fikir için telif hakkı istemeyeceğim.
burger king'de cam kenarındaki dört kişilik masaya tek başına oturup whopper yemektir. her taraf patates yağı ve kahkaha kokarken siz buram buram yalnızlık kokarsınız. aldırmayın. ne yaptığını bilen hareketlerle etrafa bakmaksızın tamamen yemeğe odaklanmış gibi yaparak, bugün yalnızlığı kendiniz tercih etmişçesine cool görünmeye çalışın. ve şu anda yeryüzündeki diğer burger king'lerde yalnız başına whopper yiyen yakışıklı ayıları düşünün. dünyanın bütün yalnız burgercileri birleşin! güçlerimizi birleştirirsek bu işin üstesinden gelebiliriz bence. evet.
sevişme sahnesiyle aklıma kazınmış olan filmdir. bambaşka dünyalardan kopup gelmiş iki yabancının o kıytırık otel odasındaki çırılçıplak ama ürkek halleri üzülmeye değer doğrusu...