yalnızlık
yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
memleketim geliyor aklıma, benim gibi düz o da, renksiz, yalnız, ayazı tüysüz suretinden jilet gibi geçer toprağının
hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka diyesim geliyor, onun gibi..
keşke yalnız bunun için sevseydim seni
diyemeyeceğimden, vazgeçiyorum.
içim yanıyor, içim içini kurutuyor.
kardeş kavgası
genelde, büyük olmama rağmen dayak yediğim kavgadır. oyuncak bebek gibi hık ediyorum.
kavga etmekten korkmak
haklı olsam da olmasam da sonuçta ağlayacağım ve kendimi harap edeceğimi bildiğimden sürekli hissettiğim durum.
kendi kendine konuşmak
annemi arıyorum. defalarca aramış, ağlamaktan duymamışım o gece. artık neye ağladığımı da bilmiyorum. sersem gibiyim. ben! müzkten nefret eden şu lanetli ruh! can havliyle notalara sığınıyorum. evim büyük, duvarlar boş. o vurdukça adını bile bilmediğim müzik aletine, yankılar üzerime yürüyor. köşeye sıkışmışım iyice, buz kesmiş tenim. cam kesiği var sanki, yakıyor hüzün beni. hüzün de değil, bilmiyorum o şey nedir..
annemi ararken içime ağlıyorum. anlarsa ölür.. dayanamaz. annemle konuşmak, o beni ben yapan varlığımla konuşmak, her şeyden daha da ağır geliyor o günlerde. kızıyorum, tersliyorum kapatıyorum telefonu. kalbim gözyaşı dolmuş, koyuveriyorum sesimi ortaya ama bu kez bir nedene sahip olmanın haklı sevincini de yaşıyorum!annemi üzdüm.. birden her şey bu oluveriyor. gönlünü alsam her şey geçecek sanki. alıyorum ertesi gün gönlünü ben onun, nazlanıyor bana ama telefondan sarılıyoruz birbirimize. çok sıcak, çok çok çok işte!
ama geçmiyor. annem ilk kez yaramı saramıyor. kahroluyorum.
kendi kendine konuşmak
aciz bir durum. kişi duvara ne kadar çok bakarsa, duvar halini alıyor bir süre sonra. demem o ki duvarlara çok bakmayın.
-
ama yüzeysel olduğu görüşüne katılmıyorum. misal: bu tablodaki kadırga yalnız ve tek başına. sevecek sevilecek birine muhtaçlık değil bu yalnızlık, tabir yerindeyse bir simyaci yalnızlığı. misal: dalgaların boyu gemi direklerinin neredeyse 2 katı yüksekliğinde. misal: kara bulutların arasından gümbürtüyle inen yıldırımlar var. misal: bu geminin girdaplarla fırtınalarla boğuaşarak varmaya calıştığı bir liman var. misal: dümende kimin oldugunu bilmiyorsunuz. misal: dümeni tüm kuvvetiyle kucaklayan bu şahıs direncinden vazgeçmiyor, bir saniye olsun gözünü budaktan esirgese bu yalpalayan gemi alabora olacak.
-
devam edersem kalbim yırtılacak. kalp bir kas yığını, bilirsin , yırtılırsa ölürüm.
-
parmaklarımda yetenek hiçtir ama düş kurmak yetenek gerektirmez.
o halde bahsini ettiğimiz bir yağlı boya tablosu olsun. siyah, mavi,
beyaz ve kahverengi tonlarında: üstte korkunç ve karanlık siyah bulutlar, altta yüksek ve beyaz köpükler saçan vahşi ve mavi dalgalar ve aralarına sıkışmış, yelkenlerini indirmiş ve korkunç fırtınada sürüklenen, bir görünen bir kaybolan kahverengi bir kadırga.
iste tüm resim bu. erden bir yanılgı, gizem. ebleh bir yalan. onulmaz bir
sayrı. tinsel bir tuzak..
gördüğüm bu kadar ama hissettiğim fazlası.
yaşadığım ise, hiçbiri.
affetmek
güvenmediğiniz insanı affetmeyiniz. güvenmeden affetmek olmasın. o söz verip, sonra cayan soysuzlardan olmayınız. temiz olunuz. ferah.
öpeyim de geçsin
geçiyor. size yeminler olsun geçiyor. morluklarınız diniyor, acınız hafifliyor. eğer o öptüyse geçiyor. ama öpmesin. alışmayın. zavallılaşmayın. insanlar kötü.
nekrofili
oldukça ciddiye alınması gereken bir durum. lakin bunun yanında nekrofili insanından da korkmak yersiz ve geri zekalıca.
penetrasyon
inanılmaz cool bir kelime. penetre ediyor..
uygulamalı seks okulu
devlet destekli mi oluyor bu diye merak ettiğim kurum.