vegan

vejetaryenliğin levıl atlamış halidir. vejetaryenler et yemezken, veganlar et yemedikleri gibi, süt, yumurta, peynir gibi tüm hayvansal gıdaların tüketilmesini de hayvanların sömürülmesi olarak kabul eder ve bunların hiçbirini yemezler.

aslında yurtdışında soyadan yapılan ve gerçeğini aratmayan et, kıyma, salam, sosis gibi ürünlerle hem damak tadından vazgeçmeyip, hem de gerekli proteini almanızı sağlayacak ürün çeşitliliği vardır.

15-20 yıl önce amerikada bir abi olayı daha da ileri götürüp, bitkisel ürünleri de yemeyi reddetmişti. "bitkilere de yazık lan, resmen vahşilik bu" diyerek sadece suyla besleniyordu. bir ay geçmeden öldü tabi.

bu dereceye gelmiş vakaların antepli veya hataylı bir ailenin yanında bir ay misafir kalarak tedavi olabiliteleri vardır.
kimse alınmasın mantığını anlayabiliyorum ama bana zengin icadı geliyor. senin elinde yiyecek seçeneğin olmasa paran olmasa bok takarsın etmiş sütmüş. doğa bir kere adil değil hem primitiv takılmaya çalışılıp hem elinde telefonu interneti olması garip geliyor açıkçası. sen inkar etsen de doğa gayet kapitalist be gülüm
sol siyasetin aşamaları olduğunu elbet hepiniz biliyorsunuzdur... benim evrimimin son halkası vegan olmak oldu. on beş yıl kadar önce sosyal demokratım derdim sonra sosyalistim dedim. devam eden sürede radikal sola ve anarşiye vardım. artık yeşilciyim ve hayvan sömürüsünü red etmenin olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu anladım. etik meselelerden devşirdim vegan olmayı. uzun uzun okumalar yaptım. tıp, biyoloji, ekonomi, siyaset, insan ve hayvan hakları, tarım politikaları ve etik gibi disiplinlerin son vardığı nokta vegan yaşam günümüz için en barışçıl ve doğaya en az zarar veren yaşam şeklidir. vegan bir insanın neden olduğu karbon salınımı yıllık bazda etobur birine göre yedi kat daha az. insan bedeni vegan bir kökenden evrimleşti diyen ortak bir genelleme hakim. aslında savaşçı insan doğası, ki bu özümüzde olmayan bir doğadır, ortak atalarımızın etobur beslenmeye başlaması ile şekillenmiştir. bir de avcılık yapmadan ve çiğ et yiyemeyen tek etobur insan türüdür ve bu yine doğal beslenmemiz olmadığı fikrini doğruluyor.
doğu kültüründe yetişmiş biri olarak vegan olma kararını anneme anlattığımda "nasıl arkadaşların var, kimden öğreniyorsun bunları!" deyip ağladı. tabi ki etkilemedi.

veganlık sanıldığı gibi zengin işi değildir ve yine sanıldığının aksine zengin bir besin çeşitliliğidir. tahıllar, meyvalar, sebzeler, baklagiller vs. rahatlıkla tüketilir ve içeriğindeki protein değerleri de dahil olmak üzere yeterlidir.

dünyada bir çok vegan sporcu sağlıklı bir şekilde yaşamını da sürdürmektedir.

insan zaten öğütücü dişleri, gelişkin tükürük bezleri, düşük mide asitli, uzun bağırsak yapısı ile otçuldur. insanın vegan olması doğal olana dönüştür. kaldı ki etobur içgüdü taşısa kan kokusu tiksindirmez, haz verir. ayrıca timsahı çıplak elle parçalayacak güce sahip kuzenlerimiz goriller, tamamen otçuldur.

vegan protein kaynaklarına gelince buğday proteini (100gr'da 74gr protein vardır ve 100gr'ında 21gr protein olan ton balığının 3 katından fazladır. evde hazırlanır.), fıstık, kabak çekirdeği, muz, yabanmersini, bakla gibi ürünler soyadan çok daha öndedir.

vegan olmanın doğa ve çevre açısından faydalarına ise hiç girmeyeyim.
bir vegandan bebeklere süt ve süt ürünleri verilmesi tehlikelidir türünden bir şey duydum. daha doğrusu uyarıldım bu konuda. kendince dayandırdığı araştırmalar (!) da vardı. sabi sübyan ne yicek afedersin; patlıcan musakka mı verecekler 8 aylıkken!
hayvansal ürünler yemezsem ölmem. neden bana geyik eti vermiyorsunuz diye ağlamam. (biz genelde geyik eti filan yiyoruz evde)

devamlı ot, bitki, püsür yiyeceğimi düşünürsem ölebilirim. bunun düşüncesi bile öldürebilir beni.


veganlara selam olsun, ben dönmezem yolumdan.
vegan olana saygim sonsuz ama etciyiz be