bugün ne oldu

bu başlığın olması gerektiğini düşünüyorum , büyük bir eksiklik olarak hissediyorum.günlüğünüze doldurduğunuz herşeyi buraya yazabilirsiniz.duygularınızı özgürce anlatmak istediğinizde biz burdayız , lütfen korkusuzca yaklaşın her konuda her olayda.yaşamın olağanüstü büyüsünü atıp gidin istediğiniz gibi yaşayın.özgür olmak nedir diye sorsalar hiçbirimiz cevaplayamayız.çünkü özgürlüğü sakınacak olmayacak hatta küçümsenecek bir zerre olacak kadar bir şey sayabiliriz.belki de çok da fazla bilmiyoruz bu hayatı nasıl yaşayabileceğimizi....
ben bugün safran ı gördüm. yedim onu yedim *
kardeşim nişanlandığını telefon da söyledi.sevinmem gerekirken içimi önce bir hınç sonra kıskançlık kapladı.konuşmanın ilerleyen dakikaların da ise pişmanlıkla karışık içim burkuldu.kendime kızdım,kardeşim bu mutlu haberi benimle paylaşmak istedi bense asla benim böyle bir imkanım olmayacak diye çocukça kıskandım.
özür dilerim hımmm hayırlı olsun dan daha fazla bir şey diyemediğim için.kısa kestim çünkü konuşmaya devam edemezdim.inşallah seni hak eden bir kızdır.*
bugün pırlanta gibi 3 ayıcanla tanıştım. hepsi farklı şehirlerden. hepsi çok tatlı.
birde yaklaşık 1 yıl aradan sonra camfroga girdim. hala çıkabilmiş değilim.
bu gün güzel bir gündü, sevgilimle buluşmadım, güzel bir gündü, sevdiğime anlatamadım, güzel bir gündü, aşkım var ya ona anlatamadım, güzel bir gündü, bu günü yaşadım sonuçta her gün kendini yeniler nasıl yaşamak istediğiniz önemli değil nasıl yaşadığınız önemlidir.
sabah uyandığımda şununla karşılaştım, ya ölmek ya da öldürmek istedim :
http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=radikaldetayv3&articleid=1104570&categoryid=77
bu gün çok şey oldu ama hangi birimiz herşeyi anlatabilir, sadece birini anlatabiliriz diye düşünüyorum , ama ben bu akşam çok değindim bu günü anlatacağım diye ve anlatacağım da ama biraz bekledim, sırası var dedim benden önce anlatmak isteyen bir çok arkadaşım olabilir..
belki ahmet adinda biri, otobüste, yada okul sirasinda, yada bir bankta otururken, yada vezne kuyrugunda, belki otobüs duraginda ali adinda biriyle karsilasti. yok, önce gözleri karsilasti. ikiside hiç bir sey konusmadan bakistilar bir süre.. bir sicaklik sardi ikisininde bedenini, kalp atislari hizlandi. ahmet aliye dogru yürüdü.. yada tam tersi, ali atti ilk adimi. saçma sapan bir soru sordu biri digerine.. belki saatin kaç oldugunu, belki sigara yakmak için atesi olup olmadigini, belki o anda uydurulmus bir adresi.... digeri cevap verdi kekeleyerek. baska anlamlarla sorulmus sorulara, baska anlamlara gelecek cevaplar verilerek sürdürülen sifreli bir muhabbetle sinadilar birbirlerini.. tehlikeli ve yabanci bir dünyada her an avlanma tehlikesi yasayan ürkek iki hayvan gibi, birbirlerini tedirgin bakislarindan tanimislardi. belki yalnizca bir günlük, belki uzun bir süre yasanacak bir kader ortakliginin, yol arkadasliginin baslangiciydi bugün. bugün ahmet ali ile tanisti. ve bugün ahmet' in yüregi mutlu olabilecegi ihtimali ile çarpti. ve bugün ahmet gelecege iliskin güzel düsler kurdu. ve bugün baska yüzlerce binlerce insanlik hallerinin yasandigi siradan bir gündü. ama ahmet ali'yi sevdigi için kiyamet kopmadi... ülke bölünmedi... din
elden gitmedi... sadece dünyada ask ile çarpan kalplere yeni birtanesi eklendi. siradan bir gündü... ahmet ali'ye asik oldu.
bugün ben birinden vazgeçtim. çoktan yapmam gerekirdi ama bugün canıma tak etti.
huzurla uyanabildiğim için şükrettim, sol yanımı hala ihlal eden biri olmadığı için gözlerimi kısıp pencereden seyre durduğum manzaraya pis bakışlar attım. kırılmadım, düşmedim, aynada karşılaştım 'çok güzelsin' dedim sessizce, biraz daha yaklaştım kendime; içime döndüm kuytularıma saklanmış eskilerime, biriktirdiklerime baktım imrenerek. özlediklerimin listesini yapıp yazdım aklıma birer birer, vefasızlıkla suçlamadım kimseyi, sabahtan yıkadığım çamaşırları sererken benim olmayan bir tişört aradı gözlerim. yazmayı ne çok özlediğimi fark ettim, sevmekten yana umudunu yitirmiş olanı düşündüm, gülümsedim. kelimelerin sonsuzluğuna inancım biraz daha arttı.
bugün sadece game of thrones'un bölümlerini düşündüm. derse girdim beynimde ejderhalar ak yürüyenler dolaşıyordu. yıllardır bu diziye başlamamak için direnmiştim halbuki..
bugün iş yerinde çok yogun bir gündü. bu nedenle çok yoruldum.
cidden kendimi ucuz boktan biri gibi hissettim...amaç ne dedim cevap veremedim?sonra gittim bi sigara içtim
ilkokul 4. sınıftan beri tuttuğum bir günlüğüm vardı bir aralar geçen onu buldum sayfaları karıştırmaya başladım ilk iki seneyi yazdığım iki defter gayet de düzgün bir şekilde akıcı ve uzun cümlelerle kurulurken sonra ki senelerde genelde hep aynı şey var "biri bugün ne oldu diye sorsa ne olabilir ki hayatımda diyeceğim, bir bok olmadı, eften püften bir gündü yine" hayatı pembiş pembiş gördüğüm o iki senelik kısım haricinde her gün eften püften yaşıyorum
bugün sinemaya 9 ve 5 yaşlarında 2 çocuğunu yalnız gönderen anne baba, biliyor musunuz? büyük olan küçük olanı film boyunca dövdü! lanet olsun size ki, çocuklarınıza sinemada eşlik etmeniz gerekirken bunu yapmadığınız için... yoktunuz!

bu iki çocuğun etrafında oturan onlarca diğer izleyici. lanet olsun size, film boyunca bu duruma tanıklık edip sessiz kaldığınız için, tepkisiz kaldığınız için... yoktunuz! ülkenin şuanki durumunun sebebi küçücük bir sinema salonunda bile gözler önüne serilebiliyor. bize bir şey olmazcılar! siz öyle sanıyorsunuz! susmaya ve tepkisizliğe devam edin... yok olun!
geçmişe dair tüm fotoğraflarımı yakıp galata köprüsünden küllerini dökeli saat olmadı , bebeklik mezuniyet ne varsa yakıldı ios geçmişinden hepsi temizlendi , öldükten sonra benden bir hatıra kalmasın dünyada … şimdide bunun şerefine kadeh kaldıracağım .
bugün yerim belli oldu, pazartesi günü asker ocağına teslim olmam gerekiyor. bu ne kadar gurur verici bir şey anlatamam lakin, bu ülkedeki son sorumluluğumu veya görevimi yerine getireceğimden mutluyum.