yalnızlığıyla meşhur yazar. hatta bununla ilgili yönetilen ne kadar yalnızsınız sorusuna; kafka kadar yalnızım cevabını vermiştir. aforizmalarını topladığı bir kitabı bulunmaktadır.
son yıllarda ülkemizde bir hayli popüler olan bir yazardır. aşk kitabıyla türk edebiyat tarihinin en çok satanlar listesinde yer almıştır. son olarak iskender kitabıyla çok eleştiri almıştır. kitabının içeriğinin ingiliz yazar zadie smith'in inci gibi düşler kitabıyla benzer olması eleştiriye maruz kalmasına neden olmuştur.
1 mayıs bir görüş kabininde bir oğul büyütmelisin bu memleket bizim büyü cane cemo cesaret cesaret çağrı çav bella dağlara gel deniz koydum adını gel ki şafaklar tutuşsun güleycan gün doğdu haklıyız kazanacağız haziranda ölmek zor kızıldere madenciden sevda türküsü uğurlama
genellikle şu şekilde olur. bizler çağdaş insanlarız, ayrılsak da arkadaş olarak kalabiliriz pek ala. ama işte öyle olmuyor, bu yapmacıklık uzun sürmüyor. bir yerde patlak veriyor.
tehlikeli oyunlar adlı kitabında hayranlıkla okuduğum bir bölümü vardır ki harikadır;
sevgili bilge,
bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda, ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de. insanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde bırakmasaydım. kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine düşmeseydim. bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi bilge, aklını başına topla. ben iyi değilim bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. hiç olmazsa arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. kendime, söyleyecek söz bırakmadım. kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. aslına bakılırsa, bu sözleri kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir şey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. sen, aşk ve her şeyin olduğu günlerde böyle kararlar alınamazdı. yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu kararlar. şimdi her satırı, bu satırı da neden yazdım? diyerek öfkeyle bir öncekine ekliyorum.
bir zamanların efsanevi futbolcusu, şimdiden en işe yaramayan milletvekili. onu milletvekili yapan zihniyete laf söylemek lazım aslında, onun bir suçu yok. mecliste sadece toplam 1 dakika o da yerinden konuşmuş milletvekilidir. chp yalova milletvekili muharrem ince'nin;
-eğer hakan şükür spor yorumculuğu yapıyorsa 200 bin liraya ve buna meclis izin veriyorsa (meclis başkanının onayı olmadan başbakan izin vermiştir! nasıl oluyorsa), ben dilekçe vermişim meclis başkanlığına; balgat'ta ömer seyfettin lisesinde dersler boş geçiyor, ben fizik öğretmeniyim, ücretsiz olarak ders vereyim. meclis başkanının verdiği cevap ise olumsuz olmuştur.
öyle bir meclisten söz ediyoruz ki, hakan şükür'e ayda 200 bin lira spor yorumculuğu yaptıran, ücretsiz bir şekilde okulda öğretmen olmak isteyen vekile ise izin vermeyen. takdir sizin saygıdeğer yazarlar.
şişli'de bulunan türkiye'nin en küçük alanına sahip üniversitelerindendir. ucuz olsun, üniversite okumuş olayım tarzı bir üniversitedir. sosyal imkanlar diğer üniversitelere nazaran sıfıra yakındır.
en alt rütbesi asteğmen olan askerlerdir. teğmen, üst teğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay, tuğgeneral, tümgeneral, korgeneral, orgenaral diye devam eden askeri gücümüzün simgeleridir.