aussie slang

avustralyada konuşma şekli diyebiliriz. sabah akşam durmadan kastığım sözcükler ve deyimler bütünüdür. şimdi bir göz atalım şu aussielerin diline.

.:: a ::.

ace! : muhteşem! harika!
aerial pingpong : avustralya futbolu.
amber fluid : bira.
ambo : ambulas veya ambulans şoförü.
ankle biter : küçük çocuk.
arvo : öğleden sonra.
as busy as a cat burying shit : meşgul olmak, kafasını kaşıyacak vakti olmamak.
as dry as a dead dingos donger : (yeterince) kuru.
as dry as a nuns nasty : kuru.
as dry as a pommys towel : aşırı kuru.
as mean as a cats piss : dandik, adi.
as cross as a frog in sock : çok ses çıkartan, yaygaracı ya da gürültücü.
as fit as a mallee bull : hayli zinde ve güçlü.
as full as a goog : sarhoş.
aussie : avustralyalı.
aussie salute / barcoo salute / bush salute : sinekleri elle kovmak.
avo : avokado.

.:: b ::.

b & s (bachelors and spinsters ball) : kırsal kesimlerde düzenlenen eğlenceli bir parti.
back of bourke / backwoods : uzak ve gelişmemiş bölge.
bail (somebody) up : birini (fiziksel anlamda) sıkıştırmak.
bail out : bir yerden ayrılmak (genellikle sinirli bir şekilde).
banana bender : queensland’li kişi.
barbie : barbekü.
barrack : desteklemek, tezahürat yapmak.
bastard : bir sevgi sözcüğü olarak kullanılıyor. birini ne kadar çok sevdiğinizi vurgulamak amaçlı kullanabiliyorsunuz.
bathers : mayo / yüzme kıyafeti.
battler : işçi sınıfı üyesi, sıradan işçi.
beaut, beauty : mükemmel, harika.
big-note oneself : övünmek, böbürlenmek.
bikkie : bisküvi ("it cost big bikkies" şeklindeki kullanımlarda "pahalı" anlamında.).
billabong : küçük akarsuyun son bulduğu yerde meydana gelen derin bir su birinkitisi, gölcük.
billy : çaydanlık.
bingle : motorlu taşıt kazası.
bities : ısıran böcek(ler).
bitzer : melez köpek. ayrıca “biraz ondan, biraz şundan” anlamında da kullanılır.
bizzo : iş.
black stump, beyond the : çok uzak, medeniyetin uğramadığı yer.
bloke : adam, herif.
bloody : çok.
bloody oath! : çok doğru!
blow in the bag : alkol kontrolüne girmek.
blowie : kara sinek.
bludger : tembel insan, otlakçı.
blue : kavga. (“make a blue” şeklindeki kullanımda, hata yapmak.).
bluey : paket, alet edevat.
bluey : avustralya çoban köpeği. adını renginden alır. daha çok büyükbaş hayvanları kolaçan etmekte tercih edilir. dünyanın en uzun ömürlü köpeğidir.
bluey : maden ya da inşaat işçileri tarafından tercih edilen bol yünlü bir ceket, mont.
bluey : bir denizanası türü.
bodgy : düşük kaliteli, kalitesiz.
bog in : yiyeceklere saldırmak, yumulmak.
bog standard : sade, şatafatsız, gösterişsiz.
bogan : dış görünüşüne aldırış etmeyen, gününü kaytararak ve bira içerek geçiren kimse.
bogged : kuma ya da çamura saplanmış (araç).
bondi cigar / brown-eyed mullet : denizde yüzerken görülen tezek.
bonzer : harika.
boogie board : gerçek sörf tahtasının yarısı kadar bir boyuta sahip sörf tahtası.
boomer : büyük erkek kanguru.
booze bus : sarhoş sürücüleri yakalamak için kullanılan polis aracı.
boozer : bar.
bored shitless : çok sıkılmış, bezmiş.
bottle shop / bottle-o : likör/içki dükkânı.
bottler : mükemmel (bir şey).
bounce : avare.
brekkie : kahvaltı.
brick shit house, built like a : güçlü adam, herif.
brickie : duvarcı, tuğlacı.
brisvegas / brizzie : brisbane’ye yakıştırılan isimlerden biri.
brumby : yabani at.
bucks night : bir nevi bekârlığa veda partisi.
buckleys / buckleys chance : hiç şansı yok.
budgie smugglers : erkek mayosu.
bull bar / roo bar : araçların önüne takılan ve aracı kanguruların araca çarpması durumunda hasardan koruyan aksam.
bundy : bundaberg’e yakıştırılan isimlerden biri. ayrıca bir rom markası.
bunyip : kırsal kesimde yaşadığına inanılan efsanevi bir yaratık.
bush (=outback) : kırsal kesim.
bush bash : kırsal alanlarda yapılan yarış. bizzat koşu ya da araçla yapılabilir.
bush oyster : sümük.
bush telly : kamp ateşi.
bushie : kırsal kesimde yaşayan kişi.
bushmans hanky : sümkürmek.
bushranger : haydut, kanun kaçağı.
butcher : güney avustralya’da küçük bira.
byo : kendi içkini, barbekünü ya da parti malzemelerini getirdiğin lokanta.

.:: c ::.

cab sav : cabernet sauvignon.
cactus : bozuk, işlemez, faaliyet göstermez, işe yaramaz.
cane toad : queensland’li kimse.
captain cook : bakma, göz atma (lets have a captain cook = let’s have a look).
cark it : işi bitmek, çalışmamak.
cattle duffer : at hırsızı.
chewie : sakız.
chokkie : çikolata.
chook : tavuk, piliç.
chrissie : noel.
chuck a sickie : hiçbir hastalığı yokken işten hasta diye izin alıp işe gitmemek.
chunder : kusmak.
clacker : anüs.
claytons : sahte.
cleanskin : markasız şarap.
cleanskin : damgalanmamış ya da kulağından işaretlenmemiş (büyükbaş hayvan).
click : kilometre.
coathanger : sidney limanı köprüsü.
cobber : arkadaş.
cockie : çiftçi.
cockie : kakadu.
cockie : hamamböceği.
cockroach : new south wales’lı kişi.
coldie : bira.
come a gutser : büyük bir hata yapmak, kaza yapmak.
compo : yarışma.
conch (adj. conchy) : dürüst, dikkatli, çalışkan kişi.
cook (noun) : (birinin) eş(i).
corker : mükemmel (bir şey).
corroboree : bir aborijin dans festivali.
counter lunch : bar yemeği.
countery : barda yenen yemek.
cozzie : mayo.
crack a fat : ereksiyon olmak.
crack onto (someone) : birine kendini kaptırmak, aşık olmak, vurulmak.
cranky : kötü durumda, sinirli.
cream (verb) : büyük bir farkla yenmek.
crook : hasta veya kalitesiz.
crow eater : güney avustralyalı kişi.
cubby house : çocukların oyun alanı olarak kullanılan ve bahçede yer alan küçük ahşap ev.
cunning as a dunny rat : aşırı kurnaz.
cut lunch : sandviç(ler).
cut lunch commando : (geride duran) yedek asker.

.:: d ::.

dag : komik insan, ahmak ya da gaf.
daks : pantolon.
damper : su ve undan yapılan bir tür ekmek.
date : pop, kıç.
dead horse : domates sosu.
deadset : doğru, gerçek, gerçeklik, hakikat.
dero : evsiz kimse, avare.
digger : asker.
dill : gerzek, ahmak, aptal.
dingos breakfast : sızıntı veya esneme.
dinkum, fair dinkum : doğru, gerçek, hakiki.
dinky-di : gerçek, hakiki.
dipstick : "loser", salak.
divvy van : suçluların taşınması için kullanılan polis aracı.
dob (somebody) in : birini gammazlamak.
docket : fiş, makbuz, fatura.
doco : döküman.
dog : çekici ya da etkileyici olmayan kadın.
dogs eye : etli börek.
dole bludger : yardım eden kimse.
donger : penis.
doodle : penis.
down under : avustralya ve yeni zelanda.
drink with the flies : tek başına içmek, tek takılmak.
drongo : budala,salak.
drum : bilgi, tüyo.
duchess : büfe.
dunny : dışarıda yer alan tuvalet.
dunny budgie : karasinek.
durry : sigara, tütün.
dux : sınıfının en iyisi ya da sınıfının en iyisi olmak.

.:: e ::.

earbashing : dırdır etme ya da hiç susmayan.
esky : piknik ya da barbekü için kullanılan büyük yiyecek ve içeçek kabı.
exy : pahalı.

.:: f ::.

fair dinkum : gerçek, hakiki.
fair go : şans.
fair suck of the sav! : bir şaşkınlık, korku, merak veya kuşku ünlemi (“sav” da deniliyor.).
fairy floss : pamuk helva.
feral : hippi.
figjam : "f*ck im good; just ask me" kısaltması.
fisho : balıkçı.
flake : köpekbalığının parçaları (yemek için satılan parçalar.).
flat out like a lizard drinking : meşgul.
flick : sıyrılmak, kurtulmak.
flick it on : (acil bir ihtiyaç için) bir şeyi satmak.
fly wire : pencere veya kapıyı kaplayan tül.
footy : avustralya futbolu.
fossick : altını üstüne getirip aramak, didik didik etmek.
fossick : (maden, altın, petrol vb.) aramak.
fossicker : maden, altın, petrol vb. şeyleri arayan kimse.
franger : kondom.
freckle : anüs.
fremantle doctor : perth’de öğleden sonraları esen serinletici rüzgâr.
freo : fremantle.
fruit loop : ahmak.
full : sarhoş.
furphy : yanlış veya söyleyenine güvenilmeyen dedikodu.

.:: g ::.

gday : merhaba!
gabba : wooloongabba (brisbane’deki kriket sahası.).
gafa : “great australian f*ck all” kısaltması. avustralya’nın uçsuz bucaksız kırsal arazileri için de kullanılır.
galah : ahmak, aptal kişi.
garbo, garbologist : belediye çöpçüsü.
give it a burl : bir dene!
give a gobful : küfretmek.
gobsmacked : şaşırmak, hayretler içinde kalmak.
going off : parti ya da bir gece eğlencesi için kullanılan “harika, her şey tıkırında.” anlamlı söz.
good oil : gerekli bilgi, iyi fikir, gerçek.
good onya : aferin, iyi iş, çok iyi.
greenie : çevreci, çevre dostu.
grinning like a shot fox : çok mutlu.
grog : likör, bira.
grouse : harika, muhteşem, çok iyi.
grundies : iç çamaşırı.
gutful of piss : sarhoş.
gyno : jinekolog.

.:: h ::.

his blood’s worth bottling : "(o) harika (biridir).", "(o) yardımsever(dir)." anlamlarında bir söz.
he hasn’t got a brass razoo : "(o) çok fakir (biri)." anlamında bir söz.
he doesn’t know christmas from bourke street : “beyni yavaş çalışır.” anlamında bir söz.
have a naughty : seks yapmak.
handle : tutacak yeri olan bira şişesi.
heaps : çok, fazla.
holy dooley! : “sürpriz!” anlamında bir söz.
hoon : holigan.
hooroo : güle güle.
hotel : bar, pub.
hottie : sıcak şu şişesi.

.:: i ::.

icy pole, ice block : lolipop.
in the nuddy : çıplak.

.:: j ::.
jackaroo : (büyükbaş hayvan işindeki) erkek stajyer.
jillaroo : (büyükbaş hayvan işindeki) kadın stajyer.
joey : bebek kanguru.
journo : gazeteci.
jug : kettle.

.:: m ::.

mad as a cut snake : çok sinirli.
maccas : mcdonalds.
make a quid : (para) kazanmak.
manchester : yatak örtüsü, çarşaf.
mappa tassie : tazmanya haritası. kadınların erojen bölgelerini ifade eden bir söz.
mate : arkadaş, badi.
mates rate, mates discount : arkadaş indirimi.
matilda : rençper yatağı veya yanında taşıdığı malzemeler.
metho : metilen.
mexican : güney queensland veya new south wales ahalisinden olan kişi.
mickey mouse : harika, çok iyi. bazı kesimlerde de tam zıttı şekilde kullanılabiliyor.
middy : new south whales’da 285 ml’lik biralar için kullanılan tabir.
milk bar : küçük büfe.
milko : sütçü.
mob : kanguru sürüsü.
mongrel : adi, aşağılık kimse.
moolah : para.
mozzie : sivrisinek.
mug : enayi, kolay kanan kişi.
mull : ot (çekilen).
mystery bag : sosis.

.:: n ::.

nasho : vatani görev.
never never : avustralya’nın ortasında yer alan uçsuz bucaksız otlaklar, çöller.
nipper : genç cankurtaran.
no drama : “endişe etme!” anlamında bir söz.
no worries! : “takma!”, “boş ver!”, “yaparım!,” “yapabilirim!” veya “unut gitsin!” anlamlarında bir söz.
no-hoper : ümitsiz vaka.
not my bowl of rice : “benim tarzım değil”, “sevmedim”. anlamlarında bir söz.
not within cooee : “çok uzak.” anlamında bir söz.
not the full quid : düşük iq.

.:: o ::.

o.s. : denizaşırı.
ocker : basit, sıradan insan.
offsider : asistan, yardımcı.
old fella : penis.
oldies : ebeveyn.
op shop : ikinci el ürünleri bağış için satan dükkan.
outback : avustralya’nın iç kesimleri. “never never” ile aynı anlamda.
oz : avustralya!
off one’s face : sarhoş.


.:: p ::.

pash : uzun ve tutkulu bir öpücük.
pav : pavlova (bir avustralya tatlısı).
perve : karşı cinsi arzulamak.
piece of piss : çocuk oyuncağı (argo-argo ;)).
pigs arse! : “seninle aynı fikirde değilim.” ya da “sana katılmıyorum.” anlamında bir söz
piker : asosyal, içine kapanık.
pint : büyük bira (özl. güney avustralya’da.).
piss : bira.
plonk : ucuz şarap.
pokies : kumarhanelerdeki eğlence makineleri için genel bir tabir.
polly : politikacı.
pom, pommy : ingiliz.
pommy bastard : ingiliz.
pommy shower : duş almak yerine deodorant ile temizlenmek.
porky : yalan, gerçek dışı.
port : valiz.
postie : postacı.
pot : 285 ml’lik bira (queensland ve victoria’da).
pozzy : pozisyon.
prezzy : hediye, armağan.

.:: r ::.

rack off : “defol!”, “kaybol!” ya da “hemen burayı terket!” anlamlarında bir söz.
rage : parti.
rage on : partiye devam etmek.
rapt : memnun olmak, hoşnut kalmak.
reffo : mülteci.
rego : araç kaydı.
rellie / relo :akraba
ridgy-didge : orijinal, hakiki.
rip snorter : harika, mükemmel.
ripper : harika, mükemmel.
road train : tır.
rock up : varmak, ortaya çıkmak.
rollie : (içen kişi tarafından sarılmış) sigara.
roo : kanguru.
root : “f*ck” yerine kullanılır.
root rat : azmış kimse.
ropeable : çok sinirli.
rort : dolandırıcı, düzenbaz, sahtekâr (politikacılar için kullanılır genelde. ne tesadüf!).
rotten : sarhoş.
rubbish : eleştirmek.

.:: s ::.

sandgroper : batı avustralya halkından olan.
sanger : sandviç.
schooner : queensland’de büyük bira; güney avustralya’da orta büyüklükte bir bira.
scratchy : piyango bileti.
screamer : parti düşkünü, çok az içki ile bile sarhoş olabilen kimse.
seppo : amerikalı.
servo : benzin istasyonu.
stands out like a shag on a rock : alen, apaçık.
shark biscuit : sörf acemisi, sörfe yeni başlamış kimse.
she right : her şey yolunda gidecek/her şey tıkırında gidecek/bir aksilik olmayacak.
shell be apples : her şey yolunda gidecek/her şey tıkırında gidecek/bir aksilik olmayacak.
sheila : kadın.
shit house : düşük kalitede; zevksiz.
shit house : tuvalet, lavabo.
shonky : şüpheli, güvenilmez.
shoot through : ayrılmak, terk etmek.
show pony : çevresindekileri etkilemek için çok fazla uğraşan kişi.
sickie : “chuck a sickie”de kullanılır (“c” harfine bakınız.).
skite : övünmek, böbürlenmek.
skull/skol : birayı fondip yapmak.
slab : 24 şişelik bira şişesi ya da kutusu.
sleepout : yatak odasına dönüştürülmüş veranda.
smoko : sigraya veya kahve molası.
snag : sosis.
sook : (insan veya hayvan) evcil, mülayim.
spag bol : spagetti bolonez.
spewin : çok sinirli.
spiffy, pretty spiffy : harika, mükemmel.
spit the dummy : bir şeye çok üzülmek veya bozulmak.
spruiker : hanutçu.
sprung : hatalı ya da yasadışı bir şey yaparken yakalanmak.
spunk : güzel görünen kişi.
squizz : bak!
stands out like dogs balls : apaçık.
standover man : isteklerini çevresindekilere fiziksel gücüyle yaptıran kimse; serseri.
station : büyük çiftlik.
stickybeak : her şeye burnunu sokan kişi.
stoked : çok memnun.
stonkered : sarhoş.
strewth : nazik(?) bir küfür.
strides : pantolon.
strine : avustralyalı argosu ve telaffuzu.
stubby : 375ml.’lik bira şisesi.
stubby holder : “stubby” tutacağı.
(i feel)stuffed : yorgun(um).
(i’ll be)stuffed : şaşırma ifadesi.
sunbake : güneşlenmek.
sunnies : güneş gözlüğü.
surfies : sörfçü.
swag : “swagman” yağması.
swaggie : “swagman”.
swagman : çapulcu.

.:: t ::.

tall poppies : başarılı kişiler.
tall poppy syndrome : başarılı insanları eleştirmeye eğilimli olma sendorumu.
tallie : 750ml’lik bira şisesi.
taswegian : tazmanyalı kişi.
technicolor yawn : kusmak.
tee-up : (görüşme) ayarlamak.
that’d be right : kötü haber(ler)i kaçınılmaz olarak algılama göstergesi bir söz.
thingo : zamazingo, ıvır zıvır, zımbırtı.
thongs : ucuz terlik.
throw-down : çabucak tüketilen küçük bira.
tinny : bira tenekesi.
tinny : küçük alüminyum bot.
tinny, tin-arsed : şanslı.
to come the raw prawn : saçmalamak.
togs : mayo.
too right! : “kesinlikle!” anlamında bir söz.
top end : avustralya’nın en kuzeyinde yer alan kısımlar.
trackie daks/dacks : eşofman altı.
trackies : eşofman.
trough lolly : çiş kokusunu giderme amaçlı kullanılan parfümlü katı madde.
truckie : kamyon şoförü.
true blue : vatansever.
tucker : yiyecek, yemek.
tucker-bag : yiyecek çantası, yemek kutusu.
turps : neft yağı.
the salvos : kurtarma timi.

.:: u ::.

uni : üniversite.
unit : daire, ev.
useful as an ashtray on a motorbike / tits on a bull : beş para etmez veya işe yaramaz kişi/nesne.
ute : kamyonet.

.:: v ::.

vedgies : sebzeler.
vee dub : volkswagen.
veg out : tv karşısında keyif yapmak.
vejjo : vejetaryen.

.:: w ::.

waca : batı avustralya kriket federasyonu ve perth’deki kriket sahası.
waggin school : okuldan kaytarmak.
weekend warrior : yedek asker.
whacker, whacka : ahmak, aptal, salak.
whinge : şikâyet.
white pointer : üstsüz güneşlenen kadın.
whiteant : bir şeyi birilerinin satın almaması adına eleştirmek, kötülemek.
wobbly : heyecanla.
wog : soğuk algınlığı veya önemsiz bir hastalık.
wog : akdenizli kişi.
wombat : yiyip içip sıçıp giden kimse (aynen böyle vallahi. ehehe.).
woop woop : küçük önemsiz kasaba/yerleşim birimi.
wowser : yobaz, bağnaz.
wuss : korkak.

.:: x ::.

xxxx : “four x” şekliyle okunur. queensland’de üretilen bir bira markasıdır.

.:: y ::.

yabber : çok konuşmak, lafazan olmak.
yabby : avustralya’da yaşayan bir tür kerevit.
yakka : iş.
yewy : u dönüşü yapmak.
yobbo : kaba saba kişi.
you little ripper! : iyi bir haber alındığında söylenen sevinç ünlemi.

.:: z ::.

zack : beş sent. genellikle “beş parasız” denilecek kişilerin söz konusu olduğu anlarda kullanılır.

kaynak: www.aussie-slang.com, http://www.koalanet.com.au/australian-slang.html, ekşi..