nükleer santralleri destekleyen insan

1 Entry Daha
ülkemizde rüzgar , güneş enerjisi gibi alternatif enerji türlerinde en fazla yararlanma imkanı olan bir yerdir. hele hele almanyada sadece bir kasabadaki çatılarından elde edilen güneş enerji ile kendine yeten hatta ve hatta kısıtlı da olsa civara bile fayda sağlayacak kadar üretim yapılabiliyor. hemde söz konusu ülke almanya iken.

bunun dışında bünyadaki bor rezervinin çok büyük bir kısmı ülkemizde bulunmaktadır. yani bir bor santrali bile kurulabilir bununla ilgili çalışmalar yapılabilir. bahsettiğimiz bor minerali ise bir damlasıyla aynı hacimdeki başka hammadelerden kat ve kat fazla enerji üretebilmektedir. üstelikte atık sıkıntısı da olmayan bir hammaddedir.

insanlar verimli enerji tüketimine sahip teknolojilere teşvik edilerek tüketim azaltılabilir. mesela bu konuda bazı ülkelerde akkor ampul satışları yasaklanmıştır. onun yerine zenon, led... gibi tasarrfulu ürünlere yönlendirilmiştir.

enerji aktarımındaki kayıpların önlenmesi için daha uygun maddeler kullanılabilir.

çöpten enerji üreten sanrtaller kullanılabilir. isveç bu konuda enerji üretebilmek için norveçten çöp bile ithal etmiştir.

izlanda hidro termal kaynaklarını kullanarak bazı şehirlerinin elektriğini gayet güzel karşılayabilmektedir.

ingilterede deniz dalgaları kullanılarak küçük yerleşimlerin enerji ihtiyacını karşılanmaya çalışılmakta hatta derin akıntılar kullanılarak enerji üretimi üzerinde çalışılmaktadır.

hidro elektrik santraller aslında çok önemli bir enerji kaynağıdır. fakat çevresinin çok iyi planlanıp, maksimum mühendislik becerisi kullanılarak yapılması şarttır. baraj çevresinde ağaçlandırma yapılır ise iyi hesaplanıp, eko sisteme minimum zarar ile planlanırsa verimlidir. bunlar düşünülmediği takdirde heyelanla ya da birikmeyle havzaya dolan toprak o santralin etkisini minimize eder ya da işe yaramaz hale getirir. fakat önüne gelen yere hes yaparak değil elbette.



kısacası alternatifler bu kadar çok iken çapsız ve plansız yaşamaya çalışan ülkemizde anca geçici çözümler üretilebilmektedir. ki bu bağlamda nükleer santral acil elektrik ihtiyacımızı karşılacaktır elbette. fakat sinopta sık sık meydana gelen selleri ve mersin gibi karstik araziyle kaplı* bir bölgeyi ve depremi göz ardı etmemek gerekmektedir. elbetteki bu bölgeler araştırmalar ve fizibiliteler sonucu karar verilmiştir fakat kötünün iyisi olduklarını da kabul etmek gerekmektedir.

en önemlisi de biz nükleer konusunda teknoloji ithal etmek durumundayız. ve bu teknoloji ithalatı da bizim sokakta gördüğümüz pazar mantığı ile yapılmaktadır. yani son teknoloji olan şey pahalıdır. buna nazaran eski teknolojiler daha ucuzdur. santral yapılacak diye dünyanın en iyi en gelişmiş santralinin türkiyede yapılmasını beklemek fazlasıyla hayalcilik olur.

bir de nükleer mühemdislik konusunda deneyime sahip değiliz. yani mühendisliği bu kadar küçümseyemeyiz belki ama nükleer atık problemi ile baş etmek fazlasıyla zor bir iştir. hele hele bu durum türk vurdum duymazlığı ve boşvermişliği, tedbirsizliği ile birleşince resmen kendi topraklarını bombalamak gibi bir şeydir. japonya, fransa, almanya alternatif kaynaklardan ihtiyacını besleyip günün birinde nükleer santralleri yavaş yavaş kapatmayı planlamaya çalışırken, biz altın bulmuş gibi sevinemeyiz. çünkü kontrol edilmesi çok zor bir güçtür nükleer.

elbette enerji çok büyük ve acil ihtiyacımız ve buna bakarak nükleer santrale boyun eymek zorunda bırakılıyoruz. çünkü hala kısa vadeli çözümler peşindeyiz. fakat bu durum her zamanki gibi gelecekteki enerji ihtiyacını hiç bir zaman planlamadığımız için başımıza gelmektedir.

yani kısacası geçmişte ülkedeki alternatif enerjileri maksimum kullanmaya kafa yoracağımıza, bu enerji çeşitlerini geliştirip marka olacağımıza, şu anda sike sike bu santrallere boyun eymek durumundayız gibi gözüküyor. birde bununla beraber japonya'dan türkçe uyarıyı yabana atmamak gerekiyor. yoksa başımıza gelecekler fazlasını elde etmek için didinirken evimizi başımıza yıkmaktan farksız olacaktır.

(bkz: nükleer enerji)
7 Entry Daha